'Değişim/ Dönüşüm' ana başlığı altında uzman konuşmacıları ve sektör profesyonellerini buluşturan etkinliğin iki önemli gündem maddesini 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun' ve 'Mütekabiliyet Yasası' oluşturuyor.
"Artık aklımızı başımıza toplama zamanı geldi"
Mesleğe atıldığı 1961 yılından bu yana hep bu konuların konuşulduğuna tanık oduğunu söyleyen, ama sadece konuşmakla yetinildiğine dikkat çeken YEM Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol, sanayileşmeyle birlikte artan köyden kente göçün gecekondulaşmayı da beraberinde getirdiğini anımsattı. Toplantının açılışında yaptığı konuşmada, çarpık yapılaşmanın en büyük sorumlusu olarak ayrım yapmaksızın siyasetçilerin tamamını gösteren Hasol, çünkü gecekonduların hep bir oy deposu olarak algılandığını söyledi. Mimarlar Odası gibi meslek örgütlerinin sadece bu konulara dikkat çektikleri için hep herşeye karşı çıkmakla ve muhalif olmakla eleştirildiğine işaret eden Hasol, oysa Türkiye'nin her şeyden önce doğru bir planlamaya ihtiyacı olduğunun altını çizdi. Son büyük deprem olan 1999 İzmit felaketinin üzerinden 13 yıl geçmiş olmasına rağmen hala birşey yapılmadığına dikkat çeken ve artık aklımızı başımıza toplama zamanı geldi diyen Hasol, gündemde olan Afet Yasası'nı da gecekonduları doğru yerleşimlermiş gibi ele alıp, yıkıp yerlerine yenilerini yapmakla eleştirdi.
"Yeni Afet Yasalarına ihtiyaç duymamak için çalışmalıyız"
Konferansın bir diğer açılış konuşmacısı olan İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Genel Başkanı Nazmi Durbakayım da, bir 'milat' ve 'kurtarıcı' olarak değerlendirilen Afet Yasası benzeri bir yasal düzenlemeye ileride yine ihtiyaç duymamak için tatmin edici bir çalışma görmediklerini kaydederek, en azından büyük kentlere olan göçün kontrol alınması gerektiğini bildirdi. Söz konusu yasanın başarılı olması için birkaç kamu binasının yıkılıp yeniden inşa edilmesinden çok daha fazlasının yapılması gerektiğine işaret eden Durbakayım, henüz sivil bir uygulama örneğinin çıkmadığını söyleyerek, şöyle devam etti:
"Yasa çıkalı 4,5 ay oldu. Dönüşümü teşvik etmek için konutlarda bir emsal artışı öngörüyor; ancak bürokratlar, belediye çalışanları bu konuda çekimser davranıyorlar, ileride yargılanmaktan korkuyorlar. Oysa bunu özel sektörü, uygulamacısı, belediyesi, bürokratı, hep birlikte desteklemeliyiz. Ama plan yapma yetkisi de kontrol altına alınmalı; benim bildiğim 8 farklı merci var plan yapma yetkisi olan".
Sektörün son zamanlarda gündeminde KDV, tapu harcı zammı, tüketici yasasında yapılması düşünülen düzenlemeler gibi önemli başlıklar olduğunu aktaran Durbakayım, her türlü olumsuz durumda müteahhitlerin suçlanmasını eleştirdi. Sektörün disiplin altına alınmasında, kötü üreticilerin ayıklanmasında bir sakınca görmediklerini dile getiren Durbakayım, ancak tüketicinin de pazardan domates alırken gösterdiği hassasiyeti konut alırken de göstermesi gerektiğini, bu anlamda onlara önemli sorumluluklar düştüğünü sözlerine ekledi. Örneğin kat irtifakı olmayan bir projeden konut alınmamasını isteyen Durbakayım, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı da sektörün sorunlarının çözümü konusunda lider olmaya davet etti.
YEM Bilgi-Organizasyon Grup Yönetmeni Banu Durmuşoğlu da bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen 'Konut Konferansı'nın gelişimini özetleyerek, Türkiye'de çok önemli bir olgu olan 'konut'un sektörün tüm paydaşlarının katılımıyla ele alınıp tartışılabileceği bir platform oluşturmayı hedeflediklerini bildirdi. Konferansla birlikte bir de Konut Konferansı Gazetesi çıkarıldığını anımsatan Durmuşoğlu, gazeteyle de bir külliyat oluşturmak istediklerini anlattı. Konut Konferansı 2012'nin temasının 'Değişim/ Dönüşüm' olduğuna değinen ve çıkan yeni kanunlara vurgu yapan Durmuşoğlu, bazı sorunlar olmakla birlikte yeni fırsatların da söz konusu olduğunu kaydetti. Durmuşoğlu, "Bu yeni dönemde, sürdürülebilirliğin ve kentlilerin yaşam kalitesinin de göz önünde bulundurulmasını umuyoruz" dedi.