TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu, Karadeniz Bölgesi’nde yoğun yağışların ardından yaşanan sel felaketleri ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. “Karadeniz’de afet risklerini artıran hatalı yatırım ve planlama kararlarına son verilmelidir” başlığıyla yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Bartın, Düzce, Kastamonu, Karabük, Sinop, Zonguldak illerinde 27-28 Haziran 2022 tarihlerinde gerçekleşen yoğun yağışların ardından yaşanan sel felaketlerinde bazı bölgelerde yıkılan köprü ve yollar nedeniyle ulaşım kısıtlanırken, mahsur kalan yurttaşlar için kurtarma çalışmaları yapılmakta, kent merkezleri ve yerleşim yerleri tedbir amaçlı tahliye edilmektedir. Kuvvetli yağışlar nedeniyle su baskını, heyelan ve sel riskinin sürdüğü bölgede kaygı verici gelişmeler devam etmektedir.
Karadeniz Bölgesi’nde daha önce de 2012’de Samsun, 2015’te Artvin, 2019’da Trabzon ve Düzce, 2020’de Giresun’da yaşanan; son olarak 2021 yılı Ağustos ayında Kastamonu, Sinop ve Bartın’da resmi verilere göre 82 kişinin hayatını kaybettiği, onlarca yurttaşın kaybolduğu sel ve heyelan felaketlerinin yıldönümünde bölgede afet risklerini azaltacak önlemler alınmamış; sel kontrolü için hazırlanan projelere ilişkin ihaleler ödenek yetersizliği nedeniyle iptal edilmiş, sel-taşkın yaşanan alanlarda inşaat faaliyetleri kısıtlanmadığı gibi yeni yapıların yapımına izin verilmiştir.
Bölgede Sahil Yolu Projesi ile başlayan tahribat; nükleer santral, hidroelektrik santral (HES), termik santral inşaatları; dere yataklarının ıslahı, kaçak yapılaşma, deniz dolgu alanları oluşturulması, madencilik ve taş ocağı faaliyetleri ile giderek artmaktadır. Bu projeler ve kaçak yapılaşmalarla; doğal çevre tahribatı büyürken afet riski, kamu yatırımları yoluyla artırılmaktadır.
Akarsular üzerinde birbiri ardına hiçbir bilimsel araştırmaya dayanmadan teknik ilkelere aykırı biçimde uygulanan ıslah çalışmaları ile derelerin akış rejimi bozulmakta, akarsu yatakları kanallar içine alınıp düzleştirilerek akış hızı artırılmakta, yalnızca Doğu Karadeniz’de 271 HES projesi, binden fazla maden ve taşocağı sahası için ağaçlar kesilerek bölge heyelana açık hale getirilmekte, yeşil alanlarda ve dere yataklarında imar affı yoluyla kaçak yapılaşmaya izin verilerek yerleşim yerleri afetlere karşı savunmasız bırakılmaktadır.
Doğal değerlerini yitirerek afetlere açık ve güvensiz hale gelen kentsel ve kırsal yerleşim alanlarında; bölgede en fazla yağışın düştüğü sonbahar mevsimiyle birlikte önümüzdeki aylarda yaşanabilecek su baskını, sel ve heyelanlara karşı önlem alınmalıdır.
Meslek odaları, akademik kuruluşlar, bilim insanları ve ilgili tüm kesimler dikkate alınarak; afet ve afet sonrası süreçlerin yönetimine dair politikalar oluşturulmalı; yaşanan felaketlere sebep olan rant odaklı politikalar terk edilmeli, çevre karşıtı yatırım ve plan kararları ivedilikle durdurulmalıdır.
Mimarlar Odası olarak kentlerimizin sağlıklı ve güvenli gelişimi için; afet risklerini arttıran merkezi ve yerel yönetim politikalarına karşı mücadelemizi sürdürmekte kararlı olduğumuzu ve bu konudaki deneyim, birikim ve bilgilerimizi afet baskısı altındaki kentlerimiz için toplum yararına kullanacağımızı değerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz.”
(Fotoğraf:AA)