17 Ocak tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre, 3. Havalimanı kapsamında kalan köylerde TOKİ tarafından acele kamulaştırılma yapılacak.
Evrensel'den Sinem Uğurlu'nun haberine göre, köylüler, Bakanlar Kurulu tarafından alınan bu çılgın kamulaştırma kararına itiraz etmeye hazırlanıyor. Şimdiye kadar 3. Havalimanı ve Kuzey Marmara Otoyolu projesine ilişkin 23 dava bulunuyor. Bakanlar Kurulu tarafından alınan acele kamulaştırma kararının iptal edilmesine yönelik açılacak davayla birlikte bu rakam 24’e yükselecek.
İtiraz süresinin bitimine sayılı günler kala, Türkiye Barolar Birliği ve Kuzey Ormanları Savunması, acele kamulaştırma kararı verilen Yukarı Ağaçlı ve Yeniköy’e ziyarette bulundu.
Vızır vızır hafriyat kamyonları
Köylere giderken yol boyunca, vızır vızır çalışan onlarca hafriyat kamyonuna tanık olduk. Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu Başkanı Ali Arabacı karşılaştığımız manzarayı, “Gerçekten korkunç bir katliamla karşı karşıyayız. Ağaçları kesmişler ve her yeri açmışlar. Yüzlerce kamyon çalışıyor” diye tanımladı.
Köylülerde iki görüş hakim. Köylülerin bir kısmı 3. Havalimanına ve topraklarının ellerinden alınmasına karşı çıkarken, diğer kısmı arazilerinin değerinin çok altında alınmasına tepkili. Özellikle kadınlar, havalimanına ve kamulaştırma kararına karşı.
Çoğunluğu Bulgaristan göçmenlerinin oluşturduğu Yukarı Ağaçlı köyünden Mediha Berk, “Ağaçlarımızı kestiler hep. Bu İstanbul nasıl nefes alacak? Buraları alırsa devlet, hayvanlarımızı ne yapacağız? Doğamızdan, ormanımızdan çok memnunuz biz. Çocuklarımız burada yaşasın, büyüsün istiyoruz” dedi.
Yine aynı köyden 75 yaşındaki Ayşe Akat da “Ben buradan nereye gideyim? 5-10 dönümlük yerimiz var, onu da vermek istemiyoruz. Rahatımız iyi burada. Havamız, doğamız bize yeter” diye konuştu.
Yeniköy’den 33 yaşındaki Edip Demirbilek, arazilerinin ellerinden alınmasına isyan ederken, “Hadi biz gençler gider İstanbul’da da yaşarız. Ama benim annem, babam ne yapsın? Evlerimizin önünde 150 metre bahçemiz var. Biberdi domatesti, pırasaydı yetiştirip, tarımla geçiniyoruz. Benim babam kalkıp da İstanbul’un beton evlerinde nasıl yaşayabilir?” dedi.