Avustralya'da bulunan 4 bin yıllık mağarayı inceleyen Dr. Paul Taçon, Radikal'in sorularını yanıtladı: Burası Aborijinler için bir sanat galerisiyle lüks otelin karışımı gibi EVRİM ALTUĞ
Avustralya'nın kültürel belleği, son 50 yılın en önemli bilimsel keşiflerinden biriyle tazelendi. Sidney'deki Avustralya Müzesi İnsan ve Yerleşim Araştırmaları Merkezi Başkanı, antropolog Dr. Paul Taçon'un başkanlığındaki bilim adamlarından oluşan bir ekip, geçen hafta geçmişi 4000 yıl öncesine uzanan bir 'kaya sanatı' mağarası bulduklarını açıkladı.
Aborijin halkınca yüzyıllar boyu ziyaret edildiği için 12 katmanda oluşan 203 ayrı kaya resmi ve el izi barındıran mağara, Avustralya'nın da, dünya kültür mirası kapsamında tıpkı Mısır, Çin ya da Mezopotamya uygarlıkları kadar 'hafızasının yerinde' olduğunu göstermesi adına büyük önem taşıyor.
Miras, tesadüfle geldi
Avustralya'nın Sydney kentinin kuzeybatısındaki Wollemi Milli Parkı yakınlarında bulunan mağaranın bulunuş öyküsü, yedi yıl öncesine dayanıyor. Doğa yürüyüşü yapan dört sporcu tarafından tesadüfen keşfedilen mağaranın ilk fotoğrafları, Avustralya Ulusal Parklar ve Vahşi Yaşam Kurumu'na iletilmiş, ancak mağaranın uygarlıktan uzaklığı ve coğrafi erişilmezliği nedeniyle keşif 2003 yılı Temmuz ayına kadar gizli kalmıştı.
Yaklaşık 12 metre uzunluğunda ve iki metre yüksekliğindeki mağaranın zarar görmemesi için tam olarak nerede olduğu, halen meraklılarından titizlikle gizleniyor.
İnsanlık tarihine ışık tutan keşif üzerine Radikal'e özel bir röportaj veren 'kaya sanatı' uzmanı Dr. Taçon'a göre mağaranın orijinal fonksiyonu, 'bir sanat galerisi ve lüks bir otelin karışımı'nı andırıyor.
Ortaya çıkan keşfe Avustralya hükümeti ve Aborijinlerin tepkisi nasıl oldu?
Her iki kesim de bu keşiften ötürü büyük mutluluk içindeler. Kaldı ki Aborijin halkı da, başından beri bu çalışmada bizim ortağımız durumunda. Projenin tasarımı ve çeşitli safhalarında onların onayı ve fikrine başvurmuş durumdayız. Ayrıca Avustralya hükümeti buluşu kamuoyuna parlamentoda resmi olarak duyurdu ve bu konuda benim de katıldığım bir basın toplantısı düzenlendi.
Ne tür resimlerle karşılaştınız, bu resimler ne anlatıyor?
Şu anda, mağarada bulunan resimlerin anlamları ve yapılış nedenleriyle ilgili yapabileceğimiz tek şey, spekülasyondan ibaret olur. Diğer yandan, mağaradaki zenginliğin bu denli iyi korunması hepimiz için bir şans. Bu keşfin bölge tarihindeki birçok boşluğu doldurmakla birlikte yeni soru işaretlerine de yol açacağını söylemek gerekiyor.
Resmedilen yaratıkların kimisi bölge yerlilerinin yaşamsal kaynakları: Kertenkeleler, kartallar, Avustralya'ya özgü bir hayvan olan wombat'lar... Diğer taraftan 'totemsi', dinsel gerekçelerle işlenmiş bazı varlıkların da tasvir edildiği gözden kaçmıyor. İnsansı bedenleri ve hayvansı, kuşa benzeyen kafaları var.
Danıştığımız Aborijinler, resimlerin manevi anlamları olan ilüstrasyonlar olduğunda hemfikir. Bu resimlerin, vaktiyle dünyayı yarattıklarına inanıldığı için bu tür yaratıkları anlattığını düşünüyoruz; kısaca resimler, Aborijin halkının inanç dünyasından geliyor.
Bu izlerin anlamı ne olabilir?
Bu izlere bildirim, ya da imza olarak bakılabilir. Orayı ziyaret edenler, 'Burası benim yerim' ya da 'Benim ülkem' demek için bunu yapmış olabilirler. Diğer anlamda, ait oldukları grup kimliğini açığa vurma kaygısının da bunda etkili olduğunu düşünebiliriz. Mağaranın gösterdiği bir detay da, bölge insanlarının materyallerine ait kültürü dışavurmuş olması. Bumeranglarının, baltalarının izlerini mağaralarına bırakmışlar.
Size göre bu 'geleneğin' 1800'lü yıllarda kaybolmasının ardında yatan nedenler nedir?
En 'taze' buluntular, 1855'e kadar geliyor. Bunun gerekçelerini Avrupalıların bölgeye gelişleriyle, Aborijinlere bulaştırdıkları hastalıklarıyla, sürülmüş olmalarıyla ve cinayetlerle açıklayabiliriz. Aborijinlerin yaşam biçimlerini değiştirmeye zorlandıkları belli.
Mağaraya, bir tür dinsel mekân olarak mı bakmalı?
Çok özel bir yer olduğu aşikâr. Daha çok bir sanat galerisiyle lüks bir otel karışımı diyebiliriz! Çünkü insanlar nesiller boyu oraya giderek konaklamışlar. Öte yandan elbette, dinsel bir içeriği de yok değil.
Bölgede bir kazı yapılıyor mu, ya da yapılacak mı?
Öyle bir düşüncemiz yok. Ancak mağaranın zemininde ciddi miktarda yoğun bir birikim, bir tortu var. Bunun içinde taştan toza dönüşmüş resim malzemeleri, insan kalıntıları olduğuna inanıyoruz.
Mağarada kullanılmış malzeme ve teknikler üzerine neler söylenebilir?
Buraya gelen ziyaretçiler desenlerde özellikle, sarı ve kırmızı kına ile, siyah tebeşir ve mum boya kullanmışlar. El ve alet izleri için ise, kına ve çubuklarıyla, kullandıkları malzemeyi tükürükleyip ağızlarında bir araya getirmişler. Daha sonra onları duvarlara ağızlarıyla püskürterek, kullandıkları alet edevatın izlerini negatif bir görüntü yaratması için duvarlara aktarmışlar.