Jerome Chaplier, Avrupa Birliği Komisyonu’nun girişimine şüpheyle yaklaşıyor. Chaplier, “Avrupa Kurumsal Adalet Koalisyonu” adlı, kurumsal sosyal sorumluluk alanında bağlayıcı yasal düzenlemeler hazırlanması için mücadele eden bir sivil toplum kuruluşunun üyesi. Chaplier, hiç olmazsa insan haklarına ilişkin standartların şirketlerin keyfiyetine bırakılmaması gerektiği görüşünde.
Avrupa Birliği Komisyonu son dönemde bu konuda hem bağlayıcı hem de gönüllülük prensibine dayanan kuralları kapsayan bazı yasal girişimlerde bulundu, ancak bunlardan hiç biri yürürlüğe girmedi. Komisyon’un her yetkili biriminin başına buyruk hareket ettiğini söylüyen Chaplier, “Avrupa Birliği, özellikle de Komisyon, kurumsal sosyal sorumluluğu, yani ekonominin yanı sıra insan haklarını da öncelikli konu haline getirmeyi başaramıyor. Her Genel Müdürlük, kendi bölümüyle ilgileniyor ve insan haklarını da fazla dikkate almıyor" şeeklinde konuşuyor.
"AB'nin yetkisi yok"
Avrupa Birliği Komisyonu’nun ortak pazardan sorumlu genel müdürlüğü, şirketleri, faaliyetlerinin toplumsal etkilerini irdeleyen raporlar tutmakla yükümlü kılacak bir yasa tasarısı hazırlığı içinde. Söz konusu düzenlemenin ekim ayında hazır olması bekleniyor. Ancak sivil toplum kuruluşları bu düzenlemenin yeterince açık kurallar içermemesinden endişeleniyor.
Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre 'kurumsal sosyal sorumluluk' konusunda esas sorumluluğu taşıyan Avrupa Birliği Komisyonu Sanayi ve Şriketler Genel Müdürlüğü ise halen gönüllülük ilkesini savunuyor. Genel Müdürlük uzmanlarından İris Korening, AB'nin bu alanda bağlayıcı yasalar getirme yetkisi olmadığına şu sözlerle dikkat çekiyor:
“Avrupa Birliği, yalnızca Avrupa Birliği içindeki şirketlerin davranışlarını düzenleme yetkisine sahip. Ancak şayet şirketler AB dışında da faaliyet gösteriyorlarsa, AB dışında da kurumsal sosyal sorumluluk ilkesine uygun davranmalılar. Bence AB'nin yetki meselesi nedeniyle, bunu yasal bir düzenlemeye tabi kılmak oldukça zor. Bunu şirketlerin faaliyet gösterdiği ülkeler yapmalı.”
"Yasalar sertleşsin"
Ancak aktivist Chaplier ise Avrupa Birliği’nin daha sert yasalar hazırlayabileceği görüşünde: “Örneğin kerestenin çıkarılmasını ve sevkiyatını düzenleyen yeni bir karar var, bu karar yasadışı kerestenin Avrupa Birliği’nde satılmasını yasaklıyor. Yani, belli kriterleri yerine getirmeyen ürünlerin ithalatına sınırlama getirmek mümkün. Peki, aynı şey neden insan hakları için de geçerli olmasın?”
Avrupa Parlamentosu'nun Sosyal Demokrat Partili Alman milletvekili Bernd Lange, kurumsal sosyal sorumluluk konusunda bağlayıcı kuralların geçerli olmasını isteyenlerden. Lange'nin bu konuda üç önerisi var:
“İlk olarak kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerine açıklık getirmesi gereken bağlayıcı raporlar hazırlanmalı. İkinci olarak ürünün üretim sürecini değerlendiren ve ona göre sertifikalandıran bir denetim ağı oluşturulmalı. Üçüncü ve son olarak ise iş sözleşmelerine, şirketlere sosyal sorumluluk alanında daha fazla yükümlülük getiren maddeler konulmalı. Böylelikle bağlayıcılık artar ve gönüllülük azaltılmış olur.”
Lange, kurumsal sosyal sorumluluk alanında şirketlere bazı yasal yükümlülükler getiren yasaların Avrupa Parlamentosu’nda çoğunluğun desteğini alarak, yürürlüğe gireceğinden ümitli.