A Space Between / Aramızdaki Mekân



Tophane’deki Antrepo No: 5, İstanbul’da gerçekleşecek olan yerel ve uluslararası sergiler için talep edilen mekan ihtiyacını karşılamak üzere İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından yenilenerek “İstanbul 2010 AKB Sanat Limanı”na dönüştürüldü. Mekanda paralel olarak görücüye çıkan dört etkinlikten biri, Eleni Kotsoni, Raziye Kubat ve Çağrı Saray’ın işlerinden oluşan “A Space Between / Aramızdaki Mekân” sergisi…

Kar amacı gütmeyen bir kurum olarak, Yunanistan’ın sanayi öncesi ve sanayileşme sürecindeki gelişmesini araştırmayı ve göstermeyi hedefleyen Piraeus Bank Grup’un Kültür Vakfı projesi olarak hayata geçirilen güncel sanat sergisi, mekâna özel bir enstalasyon olarak nesneler, çizimler ve resimler ile Yunan ve Türk sanatçılar arasında diyalog açan bir etkinlik oluşturuyor.

Serginin açıklama metninde, Eleni Kotsoni’nin işleri hakkında şu ifadelere yer veriliyor:

“Eleni Kotsoni’nin eseri, genellikle mekân kavramını düşüncenin yeri olarak ve geçiş kavramını bir güzergâh ve kayıtlama olarak belirtir. Yarattığı mekâna özel yerleştirmelerde, çizimler, resimler, fotoğraflar, dokunmuş kumaşlar, tahta parçaları, gündelik yaşamın basit malzemeleri ve eski eserlerinden geriye kalan parçaları kullanır; böylece bir çeşit ‘günce mekânı’ yaratır.

“Çizimlerinde örnek uygarlık motifleri kullanır; bunları sürekli bir düzenleme sürecinde tanımlar. Bir ön bakışla sayısız rastlantısal biçimlere uyarlanabilen, çeşitli öğelerden oluşan ve izleyicinin içinde kendisinin var olabileceği bir mozaik oluşturur.”

“Aramızdaki Mekan” sergisinde Raziye Kubat’ın “A4 Ahşap Sayfalar” ve “Türkiye Vapuru” çalışmaları da yer alıyor. “A4 Ahşap Sayfalar”, sanatçının İspanya’daki konuk sanatçı programına katılımı süresince ürettiği, küçük ahşap kartlar üzerine farklı tekniklerle aldığı notlardan oluşuyor. “Türkiye Vapuru” isimli çalışması ise bu sayfalara eşlik ediyor.

Çağrı Saray ise sergiye yeni bir yerleştirmeyle katılıyor. Sanatçının sergide görülebilecek işi hakkındaki açıklaması şöyle:

“Geride bıraktığı hayatı ve Kayıp Oda’yla birlikte sırra kadem basan tüm geçmişi artık çok uzaklarda… Her ne kadar öfkesini tek bir kişiye odaklamış olsa da, karşısında intikam alması gereken koca bir şehir var; doğup büyüdüğü, ‘ev’ dediği yer ve bir bayrak… Adam, kaderini yazmak üzere şehrin tepesindeki yerini almış durumda. Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan bu bekleyiş, şehri aniden saran sesle geri dönüşü olmayan bir ritüele dönüşüyor. Ses, tüm evlerin duvarlarına, çatılarına, antenlerine çarpıyor. Tüm şehir bu rezonansa direnç gösteriyor. Yakında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”

Sergi, 30 Temmuz – 19 Eylül 2010 tarihleri arasında görülebilir.