1923 yılında Lozan Antlaşması'na ek protokol uyarınca
Türkiye ve Yunanistan, kendi ülkelerinin
yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tuttu.
Mübadele ile 1.250 bin Ortodoks Hıristiyan Anadolu'dan
Yunanistan'a, 500 bin Müslüman Türk de Yunanistan'dan Türkiye'ye göç etmek
zorunda kaldı.
Şimdi mübadeleden 80 küsür yıl sonra Lozan
Mübadiller Vakfı ve Çatalca Belediyesi işbirliği ile
Türkiye'nin ilk mübadele müzesi Çatalca'da kuruluyor.
Mübadeleye tabi
tutulan Yunan ve Türk vatandaşları ile onların yakınları ve sonraki kuşaklar
için tarihi ve kültürel öneme sahip olacak müzede mübadillerin eşyalarından
yazılı belgelere, fotoğraflardan anılara kadar birçok şey yer alacak. Müzede
ayrıca Lozan Mübadilleri Vakfı'nın arşivindeki 1. kuşak mübadillerle yapılmış
görüşmeler de bulunacak.
Çatalca'da Kaleiçi Mahallesi'nde yer alacak müze
dışında Çatalca'nın birçok alanı da müzeyle paralel olarak düzenlenecek; bir
mübadele meydanı yapılacak ve mübadele anıtı dikilecek.
Biz de müzeyi
Lozan Mübadilleri Vakfı Başkanı Atilla Karaelmas ve bina bağışçısı Ertuğrul
Ölçer ile konuştuk:
Neden Çatalca?
Atilla
Karaelmas: İstanbul, mübadelede kapsam dışı bırakılmıştı. Ama, Çatalca, o günkü
İstanbul'un sınırları içerisinde değildi ve mübadeleye dahil edildi. Yani
Çatalca İstanbul'a en yakın mübadeleyi yaşamış bir yer, özellikle bu Kaleiçi
Mahallesi.
Kaleiçi Mahallesi'nde mübadele döneminden kalma çok sayıda
eser var. Zaten bu müze projesi tüm Kaleiçi projesinin bir başlangıcı veya bir
parçası. Bütün bu sebeplerden dolayı bu müze için, Çatalca'yı seçtik. Tabii
Çatalca'da çok fazla mübadil var.
Hemen hemen her sene Yunanistan’dan
Türkiye’ye çok sayıda insan geliyor, bunların çoğu da İstanbul’a geliyor. Çünkü
Patrikhane İstanbul’da. Projenin temel amacı, bu insanların Çatalca’ya gelmesini
sağlamak ve Kaleiçi’ni kültür ve tarih merkezi yapmak.
Burada insanlar
hala kendi aralarında Rumca konuşuyor. Burada yemek isimleri farklıdır, müzikler
farklıdır. Ama hep içe kapalı şekilde yaşandı. Ama daha sonra böyle önemli bir
konuda örgütlenmeye ve bu konuda çalışmalar yapmaya karar verdik. Daha sonra
çalışmalar çığ gibi büyüdü.
Yunanistan’da mübadeleyle ilgili müzeler 50
yıldır var. Burada ise çalışmalar 2000'li yıllarda başladı. Arada 50 yıllık bir
fark var.
Kaleiçi'nin değişimi
Ertuğrul Ölçer: 1984 yılından beri böyle bir projeyi Çatalca’da
uygulamaya çalışıyoruz. Kaleiçi burada terk edilmiş bir yer halini aldı. Bu
yerlerin birçoğu iskan için verilmiş binalar. Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından
da bu mahallenin birçok yeri koruma altına alınmış. Hiç kimse bir çivi bile
çakamamış, çakamıyor, tamir ettiremiyor. Çoğu çökmek ve yok olmakla yüz yüze.
Burayı nasıl kurtarırız? diye koyulduk yola.
Öncelikle restore edilecek.
Gelen turistlerden imkan sağlanacak, ücret alınacak ve dolayısıyla Kaleiçi
Mahallesi 'kurtarılmaya başlanacak. Sadece bir binanın müze olması, restore
edilmesi Çatalca’ya ve Kaleiçi Mahallesi’ne bir şey kazandırmaz. Amacımız,
buradaki tarihi dokuyu koruyacak şekilde diğer binaları da restore etmek,
Safranbolu gibi kurtarmak.
Bu projeyle tüm Kaleiçi Mahallesi’nde oturan
insanların gelir kaynakları da artmış olacak. Ben mübadil değilim, Çatalca’nın
yerlisiyim. Bu mahallede büyüdüm, bu mahallede çocukluğumu yaşadım. Ama böyle
viran hale gelmesi içimi acıtıyor. Umarız esas tarih değerini bulur.
Müzede neler
olacak?
Atilla Karaelmas: Mübadele ile ilgili birçok şey müzede
yer alacak. 'Nasıl taşındılar, ne zorluklar yaşadılar' ziyaret edenler bu
duyguyu yaşamalılar. Mübadeleyi yaşamış olanların eşyaları, mektupları, anıları,
fotoğrafları, dönemin belgeleri, yazılı anlaşmalar, videolar, Lozan Mübadilleri
Vakfı'nda yer alan arşiv belgeleri, hepsi müzede olacak.
Lozan
Antlaşması’nda kullanılan masayı da müzeye koyacaktık ama masanın boyutlarına
müze küçük geldi. 40 kişinin aynı anda oturduğu bir masayı düşünün. Ankara da o
masayı koyacak yer bulamadı. Cumhurbaşkanlığı'nın bir deposuna kaldırdılar.
Görüntü nasıl olacak?
Buraya gelen her grup o
dönemden bir şeyler bulacak. Eski Rum yemeklerinden, el işi çalışmalarına kadar
birçok şey. Meydan tamamen yaşayan bir Rum Mahallesi görüntüsüne kavuşacak.
Müze binası soyuldu, özel karolar, doğramalar yapılıyor, eski doğramalar
çürümüş. Bahçe kapısı açılıyor; öbür tarafa geçiş için. Asma kat yapılacak.
Tarih belli değil ama kasım ayına yetiştirilecek. Eylül sonunda tarihi
netleştirmek daha kolay.
Duvarlara resimler, vitrinler yapılacak. Asma
kat sergi alanı olacak. Bütün yönetim ve depolama birimleri, güvenlik birimleri
kültür evinde olacak. Bir bütünlük içerisinde olacak her şey. Dolayısıyla bu
meydan ve iki sokak da buranın bir parçası olacak. Sokaklarda ışıklı panolar yer
alacak. Müzenin yanındaki boş alana daha sonra bir anıt yapılacak. Müze
açıldıktan sonra da, çeşitli sponsorların çalışmalarıyla restorasyon çalışmaları
devam edecek.
Kemal Derviş şansı...
Birleşmiş Milletler’den 2
milyon Euro'luk bir talebimiz oldu. BM’nin böyle bir birimi var ve bu birimin
başında da şansımıza Kemal Derviş var. Bunu da değerlendirmek istiyoruz.
Bildiğiniz gibi, Kemal Derviş de bir mübadil. Onun dışında sponsor
çalışmalarımız da sürüyor.
Yunanistan’daki mübadele
müzeleri
Yunanistan'da mübadele müzelerinde iki tema işleniyor.
Birincisi, Türkiye’de yaşadıkları evin aynısını yapmışlar müze olarak. Girseniz
yemek bile pişirebilirsiniz. İkincisi, bu mübadeleye tabi tutulmuş olan
insanların konuşmaları, görsel çalışmalar, türküler, şarkılar... Mübadeleyle
ilgili bir takım belgeler (nasıl taşındılar, ne zorluklar yaşadılar). Sadece
basit bir odada, bir evde ya da 4-5 katlı bir bina içerisinde sergiliyorlar.
Atina’nın mübadeleyle hiç ilgisi olmamasına rağmen Atina’da bile var.
Selanik’te var. 50 yıl içerisinde anıtlar yapmışlar. İlk başlarda Türk
düşmanlığı içerikli çalışmalar vardı ama son 10 yılda bunların hepsini imha
ettiler, hepsini kaldırdılar.
Annemle babamın doğduğu köye gittiğim
zaman, orada bir mübadele müzesi olduğunu öğrendim. Küçük bir köyde... Sadece
oradan giden Türklerin bıraktıkları eşyaları sergiliyorlar. Araba tekeri, kağnı
arabası, hamam tası, mutfak eşyası, kilim vs... Kim gider oraya, kaç tane turist
gider? Ama onlar kendilerine göre yapmışlar; başkaları için yapmamışlar. Daha
biz o şeylere gelemedik. 50 yılda yaşanmış bir şey var orada.