Aydın ve Muğla illerinin sınırlarını birleştiren Beşparmak Dağları, geçmişi neolitik döneme kadar uzanan Anadolu'daki ilk yaşam alanlarını barındırıyor. 'Latmos' olarak da anılan bölgedeki kaya resimleri, Anadolu'nun prehistorik dönemine ilişkin en önemli bulgular arasında gösteriliyor. Sol Gazetesi'nden Yusuf Yavuz'un haberine göre, son yıllarda giderek hız kazanan plansız ve denetimsiz madencilik furyası, benzersiz coğrafi yapısı ve biyolojik zenginliğiyle büyüleyici bir güzelliğe sahip olan Latmos ve çevresini tehdit ediyor.
17 maden firmasına yenileri eklenmek istiyor
Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın verilerine göre Beşparmak Dağları olarak anılan bölgede, 2001 ila 2012 yılları arasında ruhsat verilen toplam 17 madencilik firması faaliyet gösteriyor. Bu işletmelerin çoğunluğu, 'IV. Grup madencilik' olarak sınıflandırılan ve kayaçlardaki minerallerin ayrıştırılmasını içeren çalışmalar yürütüyor. Seramik, cam ve sıhhi tesisat üretiminde ham madde olarak kullanılan Sodyum feldspat ve kuvars, yörede en çok işlenen minerallerden.
8 bin yıllık tarih tuvalet taşı yapılıyor
Latmos ve çevresinde çıkarılan kuvars ve feldspat, “vitrifiye” olarak anılan lavabo, klozet, hela taşı, rezervuar, küvet ve pisuvar gibi sıhhi tesisat ürünlerinin üretiminde ham madde olarak kullanılıyor. Bir başka deyişle 8 bin yıllık tarih tuvalet taşı yapılıyor.
Latmos'un milli park olması için çalışma başlatıldı
İnsanlık tarihi için oldukça önemli olan açık hava müzesi niteliğindeki Latmos ve çevresinin, milli park ilan edilmesi için bir kampanya başlatan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), bu amaçla bir bildiri hazırladı. Latmos’ta bulunan kaya resimlerinin yanı sıra aynı coğrafya üzerinde Helenistik, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait pek çok bulguya rastlandığına dikkat çekilerek, ayrıca bölgenin yaban hayatı açısından önemi de vurgulandı.
Latmos'ta birçok yeni maden ocağı talebi var
Anadolu’nun kutsal dağlarından biri olarak bilinen Latmos’un acil olarak korunma altına alınması gerektiğinin altı çizilen bildiride, “Latmos’un doğal yapısını bozan, buradaki insanlık miraslarını tehdit ederek geri dönülmez tahribatlar yaratan maden ocaklarının son yıllarda inanılmaz bir şekilde çoğaldığı görülmektedir. Birçok yeni ocağın açılma talebi bulunmaktadır. Gün geçtikçe dağın her bölümünde yaygınlaşan madencilik faaliyetleri, buradaki doğal ve kültürel kaynaklarımızın yok olmasına neden olacaktır. Tüm bu zenginliklerin sürdürülebilir bir şekilde koruma-kullanma dengesi çerçevesinde hem turizme kazandırılması hem de gelecek nesillere ulaştırılması sağlanmalıdır. Latmos, maden ocaklarına açılmaya devam ederse, geri dönülmez tahribatlarla karşı karşıya kalacaktır. Dünyada eşi benzeri olmayan tüm bu değerler kaybedilecektir” denildi.
EKODOSD Başkanı Sürücü: 50’ye yakın alan tescil edildi
Merkezi Kuşadasında bulunan EKODOSD’un başkanı Bahattin Sürücü, çok boyutlu bir çalışmayı gerektiren Latmos’un mili park olması talebiyle ilgili sürecin devam ettiğini belirterek, bu amaçla Muğla ve Aydın illerindeki koruma kurullarının kaya resimlerinin tescil edilerek kayıt altına alınması çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi. Latmos’un Aydın ili sınırlarına giren kısmında 50’ye yakın alanın tescil edildiğini, Ancak Muğla bölgesinde bu konuda sıkıntılar bulunduğunu anlatan Sürücü, Alman bilim insanı Dr. Anneliese Peschlow’un da bu yöndeki araştırmalarının devam ettiğini anımsatarak, “ancak bunlar bizim için yeterli değil. Bölgede kapsamlı bir yüzey araştırması gerekiyor. Buradaki kaya yapıları ve diğer jeolojik oluşumlar çok önemli. Bir yandan da dağın her yanında madencilik talepleri var. Bu konuda madencilerin baskıları sürüyor” diye konuştu.
Bakan Eroğlu'na dosya sunuldu
Latmos’un milli park ilan edilerek koruma altına alınması konusunda TBMM nezdinde de girişimlerin bulunduğunu söyleyen Sürücü, dernek olarak bu konuda hazırladıkları bir dosyayı Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na sunduklarını da sözlerine ekledi.