Türkiye'de deprem alanında önemli çalışmalara imza atan Prof. Dr. Orhan Tatar, Türkiye'de 485 aktif fay bulunduğunu belirterek bu fayların 68 ilin sınırlarından geçtiğini söyledi. İHA’da yer alan habere göre; Türkiye'nin büyük bir bölümünün deprem riski altında bulunduğuna dikkat çeken Tatar, “Bilindiği gibi Türkiye'nin en önemli deprem kaynakları Kuzey Anadolu Fay Zonu, Doğu Anadolu Fay Zonu ve Eğe bölgesinde ki aktif fay sistemleridir. Ülkemizin değişik bölgelerinde deprem riskleri var. Türkiye'nin tümüne birden baktığımızda her an 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üretebilecek 485 civarında aktif, diri fayın olduğunu biliyoruz. Bunlar 68 ilin sınırları içerisinden geçmekte. Bu da doğal olarak ülkemizin çok ciddi bir bölümünün deprem riski altında olduğunu gösteriyor” dedi.
“Deprem bilinci ile yaşamamız gerekiyor”
Sivas'ın 150, Tokat'ın yaklaşık 50 kilometre kuzeyinden geçen Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun her zaman büyük bir deprem üretebileceğini ifade eden Tatar, Sivas ve Tokat il merkezinden geçen bir aktif fay bulunmamakla birlikte, “Sivas ve Tokat civarına baktığımızda, Kuzey Anadolu Fay Zonu en önemli deprem tehlike kaynağı. Bu fay zonu üzerinde Sivas ve Tokat'ın da ilçelerinde can ve mal kayıplarına neden olan en son deprem 1939 yılında meydana geldi. Bu her zaman büyük depremler üretebilecek bir fay zonu. Bu bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın bu bilinçle hareket ederek, çok önemli bir deprem kuşağı üzerinde olduklarını bilerek hareket etmeleri gerekiyor.” dedi.
Zaman Daralıyor
Prof. Dr. Orhan Tatar, Türkiye'nin her bölgesinde deprem riski bulunduğunun kabul edilip hızlı bir şekilde, toplumsal bir mutabakatla gerekli tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Son İstanbul depreminin ardından şu bölge veya bu bölge demek yerine Türkiye'nin her bölgesinde şu ya da bu büyüklükte bir deprem riski bulunduğunu kabul edip, bu kabulden yola çıkarak herkesin çok süratli bir şekilde depreme hazır olması gerekiyor. Her geçen gün risk artıyor. Vatandaşlarımızı korku ve paniğe sevk etmeden, hızlı bir şekilde milli bir seferberlik halinde, devletin tüm kurumları, sivil toplum örgütleri ile herkes ortak bir akılla depreme karşı yapılması gereken mücadeleyi hızlandırmamız gerekiyor. Çünkü zaman daralıyor.”