61. Hükümet Mali Disiplin, Enflasyonla Mücadele ve Sürdürülebilir Büyümeye Odaklanacak
61. Hükümet Programında Türkiye'nin
2011-2015 ile 2023 dönemlerinde ekonomi
alanındaki hedeflerine geniş yer verildi. Programda, 'uluslararası bir
başarı örneği' haline gelen ekonomi politikalarının etkili bir şekilde
uygulanmaya devam edileceği belirtilerek, Türkiye'nin tüm dünyayı etkisi altına
alan küresel ekonomik krizden hızlı ve güçlü bir şekilde çıktığı ve örnek ülke
konumuna geldiği ifade edildi. Bu sonuca ulaşılmasında ekonomi
politikalarında esas alınan şeffaflık, süreklilik, tutarlılık ve
öngörülebilirlik ilkelerinin önemli rol oynadığına dikkat çekilen programda, 61.
hükümet döneminde de bu ilkeleri esas almaya devam edileceği
vurgulandı. Programda, uzun vadeli bakış açısıyla, sorunlara çözüm üreterek
büyüme potansiyelini artıracak bir çizgi izleneceği
kaydedildi.
Sürdürülebilir bir ekonomik
kalkınmanın güçlü bir demokrasi ve evrensel normlara dayalı olarak işleyen adil
bir hukuk düzeniyle mümkün olacağı belirtilen programda, yargı reformu başta
olmak üzere bu konularda sağlanacak ilerlemenin, önemli bir aşamaya gelmiş olan
ekonomik dönüşüm sürecini sağlamlaştırmak açısından da kritik bir rol oynayacağı
ifade edildi. Programda, ekonomi politikalarının temel hedefinin mutluluğu
ve refahı artırmak olduğu, rekabetçi dünyada insana, insanın niteliklerine,
sağlıklı bir sosyal ortama yapılan yatırımların, aynı zamanda ekonomik
potansiyele yapılan bir yatırım olduğu bilinciyle, ekonomi politikalarının güçlü
sosyal politikalar ile bütünleştirildiği ve bir sosyal restorasyon dönemi
başlatıldığı kaydedildi.
Etkin vergi sistemi için yapılacak
çalışmalar
Kayıt dışılıkla mücadeleye
kararlılıkla devam edileceği belirtilen programda, daha etkin bir vergi
sisteminin oluşturulması için yapılması planlanan çalışmalardan bazıları
şöyle:
- Vergi mevzuatının sadeleştirilmesi ve anlaşılır kılınmasına yönelik
çalışmalar hız kesmeden devam edecek, bu kapsamda Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi
Usul Kanunu başta olmak üzere temel vergi kanunlarının gözden geçirilmesi
çalışmaları önümüzdeki dönemde tamamlanacak. - Kamu harcamalarının
finansmanında doğrudan vergilerin ağırlığının artırılması sağlanacak. - Vergi
idaresinin altyapısının ve uygulama kapasitesinin iyileştirilmesi çalışmalarına
devam edilecek. - Kamu gelirlerinin güvenceye alınması ve vergi tabanının
sağlıklı olarak tespit edilebilmesi amacıyla uluslararası alanda işbirliğinin ve
koordinasyonun artırılmasına yönelik temaslar yoğunlaştırılacak.
Kamu harcamalarında kalkınma potansiyelini destekleyici mahiyette olan
altyapı yatırımlarına ve sosyal amaçlı alanlara öncelik, başta Güneydoğu Anadolu
Projesi, Doğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi olmak üzere bölgeler arası
gelişmişlik farklarını azaltmayı hedefleyen ekonomik ve sosyal altyapı
projelerine önem verileceği vurgulanan programda, kamu kesimi yatırımlarının
özel kesim yatırımlarını tamamlayacak şekilde ele alınacağı, başta kamu-özel
işbirliği yöntemleri olmak üzere kamu altyapı yatırımlarında özel sektörün
katılımını da sağlayan uygulamalara daha fazla ağırlık verileceği
belirtildi.
Fiyat istikrarını sağlama ve
sürdürme
Fiyat istikrarını sağlama ve
sürdürmenin para politikasının temel amacı olduğu, para politikasının, küresel
krizin ardından önemi daha da ortaya çıkan finansal istikrarı da gözeterek ve
fiyat istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla büyüme ve istihdam
politikalarını destekleyeceği ifade edildi.
Programda, diğer bazı hedefler, ''Tek haneli rakamlara inmiş olan enflasyon
ve faiz oranları kalıcı hale getirilecek ve enflasyon oynaklığı yakından takip
edilecektir, enflasyon hedeflemesi temel para politikası rejimi olmaya devam
edecektir, dalgalı döviz kuru rejimi uygulaması sürdürülecektir, Merkez Bankası,
fiyat istikrarını sağlamak için, uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı
para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecektir''
şeklinde sıralandı.
2011 yılı Haziran ayında yapılan yasal düzenlemeyle Finansal İstikrar
Komitesi kurulduğu hatırlatılan programda, bu komiteyle finans sektörüyle ilgili
düzenleyici kamu kurumlarının eşgüdüm içinde çalışması, muhtemel küresel
senaryolarına karşı ülkeyi ve özel sektör kurumlarını hazırlıklı ve dayanıklı
halde tutacak tedbirlerin alınmasının sağlanacağı kaydedildi.
Programda, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesinin hayata
geçirildiği, burada vizyonun, İstanbul'un öncelikle bölgesel nihai olarak da
küresel bir finans merkezi olması şeklinde belirlendiği, bu amaca yönelik ilan
edilen strateji ve eylem planının titizlikle uygulandığı ve bu faaliyetlerle,
İstanbul'un 2023 yılında dünyadaki en önemli 10 finans merkezi içinde yer
almasının hedeflendiği kaydedildi.
Cari açık konusu dikkatle takip
ediliyor
Cari açık konusunun da dikkatle
takip edildiği vurgulanan programda, şunlar
kaydedildi:
''Türkiye'nin hızlı büyüme
dönemlerinde yaşadığı yüksek cari açığın altında bazı yapısal nedenler
bulunmaktadır. Enerjide dışa bağımlılığın yüzde 74'ler seviyesinde olduğu
ülkemizde, petrol ve doğal gazın neredeyse tümü, kömürün ise beşte biri ithal
edilmektedir. Bu nedenle uluslararası enerji fiyat hareketleri Türkiye'nin cari
açığını doğrudan etkilemektedir. Cari açığın GSYH'ye oranı 2008 yılında yüzde
5,7 iken 2010 yılında yüzde 6,5 olarak gerçekleşmiştir. Enerji fiyat etkisinden
arındırıldığında ise bu oranlar sırasıyla yüzde 1,8'e ve yüzde 4'e
gerilemektedir.
Özellikle son dönemlerde hızlı büyüyen ve yüksek teknolojiye dayalı
sektörlerin girdi kullanımındaki dışa bağımlılığı, cari açıktaki artışın bir
diğer nedenidir. Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve enerjide dışa
bağımlılığı azaltmak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı
içindeki payının artırılmasına ve nükleer santrallerin kullanılmasına yönelik
başlatılan çalışmalara kararlılıkla devam edilecektir.''
''Üretim stratejisi ihracat odaklı bir eksene
oturtulacak''
Sektörlerin uluslararası
rekabet gücünün ve Türkiye'nin dünya ölçeğinde pazar payının artırılması, dış
ticaret dengesi ve cari dengenin makul seviyelerde tutulması amacıyla etkin
şekilde dış ticaret politikaları uygulanacağı ifade edilen programda, ihracatta
firmaların küresel rekabet gücünü artırmak için yenilikçiliğe ve Ar-Ge'ye dayalı
katma değeri yüksek markalı ürün ve hizmetlerin üretim ve pazarlama süreçlerinin
destekleneceği belirtildi.
Programda, 2023
ihracat hedefine ulaşmak için bu dönemde üretim stratejisinin ihracat odaklı bir
eksene oturtulacağı, bu kapsamda, orta-yüksek teknolojili sektörlerde üretim
artışını gerçekleştirecek, özellikle yüksek teknolojili sektörlerde yeni
yatırımların artırılmasının yolunun açılacağının altı çizildi. 2023 yılında
500 milyar dolar ihracat hedefi doğrultusunda 2015 yılı itibarıyla 200 milyar
dolar mertebelerine çıkacağı tahmin edilen ihracatın, ekonomik performansın
artırılmasına önemli bir katkı sağlayacağı belirtildi. Programda, ''Önümüzdeki
dönemde dünya ticaret hacmindeki payımızın yüzde 1'e yükselmesini bekliyoruz''
denildi.
Programda,
2012-2014 dönemini kapsayacak orta vadeli programın (OVP) önümüzdeki aylarda
açıklanacağı ve programın, mevcut küresel ekonomik gelişmeler ışığında, krizin
etkilerinin özellikle gelişmiş ekonomilerde bir süre daha devam edeceğini
dikkate alan ihtiyatlı bir yaklaşımla hazırlanacağı kaydedildi. Güven
ortamının korunması ve büyümenin istikrarlı bir şekilde devam etmesi için en
küçük bir taviz verilmeyeceği, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gereken
tedbirlerin kararlılıkla hayata geçirileceği, bütçe dengelerinin kalıcı bir
şekilde tesisi ve diğer tedbirler sonucunda cari işlemler açığının
sürdürülebilir seviyelere çekileceği, bankaların ve özel sektörün güçlü bir
sermaye yapısıyla çalışmasının sağlanacağı, özel sektörün ve hane halkının
borçlanmalarında ise daha makul miktarları, daha uzun vadeyi ve para birimi
olarak Türk Lirası'nı tercih etmesinin teşvik edileceği ifade
edildi.
Programda, yurt dışı müteahhitlik
hizmetleri tutarını, 2015 yılında 50 milyar dolara çıkararak, az gelişmiş ve
gelişmekte olan ülke pazarlarında lider ülke konumuna gelineceği, 2023
perspektifinde 50 milyar doları aşan bir turizm geliri hedeflendiği ifade
edildi.
İstihdam
politikaları
Aktif işgücü programlarından
2013 yılından itibaren her yıl 400 bin işsizin yararlandırılacağı, işsizliği
kalıcı bir şekilde çözmeyi amaçlayan Ulusal İstihdam Stratejisini kararlılıkla
uygulanacağı, işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu ulusal meslek standartlarının
tamamının 2012 yılı sonuna kadar hazırlanacağı belirtildi.
İşsizlik sorununun çözümü çerçevesinde yapılması düşünülenler ve hedefler
şunları:
- Amacımız işsizliği kalıcı bir şekilde
azaltarak, 2023 yılında yüzde 5 seviyesine indirmek. - Meslek edinme, iş
arama, bulma ve işte kalma konusunda birebir, kişiye özgü ve yakından takip
edilen bir süreç hayata geçirilecek, bu amaçla, İŞKUR 2011'de 2 bin ve 2012'de 2
bin olmak üzere toplam 4 bin sözleşmeli 'İş ve Meslek Danışmanı' istihdam
edecek. - İş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu ulusal meslek standartlarının
tamamı 2012 yılına kadar hazırlanacak. - Evrensel standartlara uygun kaliteli
ve güvenceli bir çalışma hayatı tesis etmek için gerekli düzenlemeler yapılacak.
Çalışanların örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını düzenleyen 2821 sayılı
Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunları
ILO ve AB normları dikkate alınarak yeniden düzenlenecek. - Kamu
görevlilerine verilen toplu sözleşme hakkını kullanılabilmesi için 4688 sayılı
Kanunda gerekli yasal düzenlemeleri yapılacak.
Programda, bu düzenlemeler sonucunda sendikal örgütlenme oranları ile toplu
sözleşmeden yararlanma oranlarının 2023 yılında Avrupa Birliği (AB) ortalaması
düzeyine çıkarılmasının hedeflendiği vurgulandı. Kamu ve özel sektördeki
özürlü kontenjanlarının doldurulmasına yönelik tedbirlerin alınmasına devam
edileceği ifade edilen programda, iş sağlığı ve güvenliği alanında hazırlanacak
strateji çerçevesinde AB ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) düzenlemelerine
uygun memur ve işçi ayrımı olmaksızın bütün çalışanların, kamu-özel ayrımı
olmaksızın bütün işverenlerin ve işçi sayısını dikkate almaksızın bütün
işyerlerini kapsayan ayrı bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun çıkarılacağı
bildirildi.
Kayıt dışılıkla mücadele için yeni
bir eylem planının yürürlüğe konulacağı, elde edilen verilerin bilişim
teknolojileri vasıtasıyla çapraz kontrollere tabi tutulacağı belirtilen
programda, Kredi Garanti Fonu'nun kefalet sağladığı KOBİ sayısının artırılacağı,
girişim sermayesi fonlarının yaygınlaştırılacağı bildirildi.