Gemlik'e bağlı Osmanlı Devleti döneminden itibaren yapılaşmaya başlayan Karacaali, Narlı ve Büyükkumla mahallelerine, 1990 yılında çıkan “Kıyı Kanunu” gereğince imar izni verilemiyor. Deprem, yangın gibi afetlerde, evlerinde meydana gelen hasarları dahi onaramayan mahalle sakinleri, yapılaşma sorunu nedeniyle mahallelerin göç verdiğini dile getirdi.
DHA’da yer alan habere göre; imar izni olmadığı için altyapı çalışmaları aksayan, evlerine doğal gaz alamayan mahalle sakinleri, kanunda değişiklik yapılarak bu mağduriyetin giderilmesini istiyor.
Mahallelerinde çok sayıda eski ev olduğunu ve halkın bu evleri onaramadığını söyleyen Karacaali Mahallesi Muhtarı Göksal Loca (53), şöyle konuştu: “Köyümüz, denize sıfır yüz yıllık bir köy. Köy kısıtlı, kısa kalmış bir köy. Koyda kalmış bir köy. Köyümüzün imar planı yok. 1992 yılından beri 1/1000'lik plan çıkmamış. Köylü bu konuda dertli. Mevcut eski evleri yıkamıyoruz. Yıktığımız zaman belediye ruhsat vermiyor. Yeni inşaat ihtiyacımız var. Köyümüz genç olarak göç aldı. Bütün gençler, köyde ev olmadığı için Gemlik'te oturmak zorundalar. Yetkililerden şunu rica ediyoruz: Mevcut köy evlerini yıkalım, yerine 3 katlı evler yapalım. Biz kesinlikle çevre arazilerin imara açılmasını istemiyoruz. Köy, köy olarak kalsın. Köyümüzde imar olmadığı için doğal gaz da gelmiyor. Dünya standartları artarken, biz düşüş yaşıyoruz. Köyden göç eden vatandaşlarımız geri dönmek istiyor ama mevcutta olan sıkıntılar sebebiyle geri dönemiyorlar.”
Evlenecek yaşa gelen çocukları için yeni ev yapamadıklarını söyleyen Narlı Mahallesi Muhtarı Salim Özdemir ise, “Köyümüz, Osmanlı Devleti döneminde kurulmuş 600 yıllık bir köy. 1921, yılından sonra da sahil tarafına geçmiş. İmar sorunumuz var. Bu bizim için büyük bir sorun. Köyümüz, çok güzel bir köy. Fakat bu son çıkan kanundan sonra imara izin vermiyorlar. Köyümüz sahil kenarında olduğu için de kıyı kenar çizgisine yakın bir köy. Kanundan dolayı şu an köyümüze çivi dahi çakamıyoruz. Evlerimiz eskidi. Hatta yıkılan evlerimiz de var. Bunlara tadilat yapamıyoruz. Yenisini de yapamıyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızdan kanunla ilgili düzenleme yapmasını istiyoruz.” diye konuştu.
Kamunun kıyı esaslarını belirlemek için böyle bir yasa çıkarıldığını belirten Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ikinci başkanı Başar Bulut ise, konuyla ilgili şunları söyledi: “Bu sıkıntının ana kaynağı, bu mevzuatların Kıyı Kanunu'ndan önce çıkmış olmasıdır. Kıyı Kanunu'nun yayınlanma tarihi 1997, fakat tapulama ve kadastro ile ilgili kanunların tamamı 1990 yılından önce çıkmıştır. Sorunun asıl sebebi, mülkiyeti kayıt altına alan ve sınırlandırma yapılan kanunların tamamının Kıyı Kanunu'ndan önce çıkmış olması. Tapulaması ve kadastrosu yapılmış olan, Kıyı Kanunu'ndan önce yapılmış olan bu köylerin, kıyı kenar çizgisi tespitinden sonra hazine tarafından açılacak dava sonucu kısmen ve tamamı kıyı çizgisi içinde kalan taşınmazların hazine tarafından açılan tapu iptali davası bu vatandaşlarımızın mağduriyetlerine yol açmaktadır. Bu mağduriyetlerin giderilebilmesi için, paydaş kurumların tekrar bir araya gelerek mağduriyetler üzerinde düşünmesi, mevzuatlarda bir değişiklik yapılması gerekiyorsa bunların konuşulması ve gerekli mevzuatların değişmesi hususunda görüş birliğine varılması gerekiyor. Mevcut kanunla düzelmesi mümkün değildir.”