600 Yıllık Caminin Kemerleri Çalındı!



Cihan'ın haberine göre, Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından ‘korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı’ olduğu belirtilerek ,‘birinci grup’ sit alanı olarak tescil edilen caminin kemer taşları çalındı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, TOKİ, Diyarbakır Valiliği ve Sur Belediyesi tarafından yürütülen bu dönüşüm süreci kapsamında geçen yıl yıktırılan bir çeltik fabrikasının İbni Sin Camii olduğu ortaya çıktı. Müze müdürlüğü yetkilileri, eserin cami değil, değirmen olduğunu raporladı. Ancak bölgede inceleme yapan uzmanlar, eserin müzenin raporunun aksine İbn-i Sin Camii olduğunu belirtti ve bununla ilgili belgeleri açıkladı.

Bunun üzerine devreye Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu girdi. Kurul, Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Haspolat’ın başvurusu üzerine ilk önce eserin tüm yönleriyle incelenmesi yönünde karar aldı. Detaylı inceleme kararında eserin harç analizleri yapıldı, Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden taşınmaza ait vakfiye istendi. Tapu Müdürlüğü'nden de tüm dönemlerine ait tapu bilgileri kurulu gönderilmesi istendi. Geçen yıl Kasım ayında toplanan kurul üyeleri tarihi eseri ‘birinci grup yapı’ olarak tescilledi. Kararda, “Sur ilçesi Cevatpaşa Mahallesi’nde bulunan Hz. Süleyman Camii karşısında yer alan tapunun 33 ada 10 nolu parselinde kayıtlı kemerli yapı, ‘Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı’ özelliği gösterdiğinden 2863 sayılı kanunun tespit ve tescil ile ilgili 7’nci maddesi uyarında birinci grup yapı olarak belirlenmesine karar verildi.” denildi.

Böylece tarihi caminin kurtarılması için önemli bir adım atılmış oldu. Kurulun kararından sonra ilgili kurumların ‘sit alanı’ olan bölgede tescillenen eserle ilgili çalışma yapması gerekiyordu. Kimliği belirsiz kişi ya da kişiler caminin omurgasını oluşturan ve son derece önemli olan kemerlerini yıktı ve işlemeli taşlarını çaldı. Kemerlerin altında bulunan tarihi sütunların ise götürülemediği belirtildi.

Haspolat: Bu bir hırsızlık değil

Tarihi eserin tescillenmesini sağlayan Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Haspolat, eserin 19. yüzyıl Diyarbakır şehir planına göre İbn-i Sin Camii olduğunu hatırlattı. Haspolat, “Buraya, kanunlara göre çivi çakılamaz. Ancak burada kemerler sökülüp götürülüyor. Bunlara müsaade edilmemesi gerekiyordu.” diye konuştu.