2009 yılının ilk üç ayında Türkiye'nin
milli geliri 127 milyar 812 milyon dolar oldu. 2008 yılının ilk çeyreğinde ise
milli gelirimiz 180 milyar 19 milyon dolardı. Yani yılın ilk çeyreğinde dolar
bazında 52. 2 milyar dolar fakirleştik. Dolardaki yükseliş nedeniyle dolar
bazında ekonomideki küçülme yüzde 29'a ulaştı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Teğet
geçecek" sözü üzerine çok tartışma yapıldı. Dolayısıyla artık bunu
unutmak lazım. Krizin teğet geçmediği meydanda.
1. Çeyrek'te kim ne kadar küçüldü?
İrlanda % 21, 5 Japonya % 8, 8 Almanya % 6, 9 İtalya %
6 İngiltere % 4, 1 ABD % 2, 5
Yani kriz herkesi vurmuş. Ama krizin merkez üssü olan İngiltere ve ABD bile
Türkiye kadar kötü etkilenmemiş. Almanya ve Japonya da rekor küçülmeler yaşamış,
ama onların özel bir durumu var. İkisi de büyük cari fazla veren memleketler.
Yani ihracatları, ithalatlarından fazla, dış dünya gelirlerine büyük oranda
bağlılar. Dünyada büyük bir kriz olunca onların da ekonomileri ciddi oranda
olumsuz etkileniyor. Oysa Tükiye'nin ithalatı, ihracatından çok daha fazla. Dış
ticaretinin ekonomi içindeki yeri de daha düşük.
Dolayısıyla kriz teğet geçmediğine ve Türkiye zamanında krize karşı etkili
tedbirler almadığına göre, bu durum hiç birimize sürpriz olmamıştır. Zaten
piyasanın genel beklentisi de yüzde 11-13 arasında küçülme yaşanacağı
yönündeydi.
Şimdi geriye bakmak yerine ileriye bakmak lazım. Elimizdeki veriler yılın
ikinci çeyreğinin daha iyi geçtiğini gösteriyor. Ancak hastanın iyilik
belirtileri göstermesi, tedaviye ihtiyacı kalmadığı anlamına gelmez. Hızlı ve
etkili tedbirler almakta geciken bir ülke olarak Türkiye, 2010 yılını hedefleyen
adımlar atmalı. 2009 büyük oranda kaybedildiğine göre 2010 yılını kurtaracak
tedbirler almalıyız. Hükümet krizin başında olduğu gibi gecikmezse o zaman
önümüzdeki yıl için bir umudumuz olabilir. Çünkü dünya toparlanırken, Türk
sanayicisi, ihracatçısı güçlü bir konumda olursa bu toparlanmadan
faydalanabilir. Aksi takdirde önümüzdeki yılı da kaybedebiliriz.
İşsizliğe dikkat!
Şu anda Türkiye'nin önündeki en büyük sorun işsizliktir. Ekonomimiz yüksek
hızlı büyümeleri yakaladığı dönemde bile işsizliği olduğu yerde tutabildiğimizi,
azaltmayı başaramadığımızı unutmayalım. İstihdam yaratan bir büyüme modeli
yaratmak zorundayız. Üstelik bunu hızla yapmalıyız. Hangi sektöre, nerede, ne
kadar süreyle ne tür destekler sağlayacağımızı hemen belirlemeliyiz. Bu
sektörleri yüksek katma değerlilerin yanısıra yüksek istihdam yaratanlardan da
seçmek zorundayız. Gençleri, anneleri, babaları işsiz bırakan bir ekonomiyle
daha fazla ilerleyemeyiz.
Dikkat
Küresel ekonomik kriz haberlerini okurken bir noktaya dikkat edin. Büyük işçi
çıkarmaların yaşandığı Kasım-Aralık aylarında işlerinden çıkarılanların işsizlik
yardımları bitmeye başlıyor. Önümüzdeki aylardan itibaren işsizlik yardımları
bitecek ve işlerini kaybedenler, aldıkları küçük paraları da alamayacak. İşte o
zaman onbinlerce insan işsizliğin yakıcı yanıyla karşı karşıya
kalacak.