Muğla’nın Milas ilçesinde Akbelen ormanlarını katleden ve 103 STK’nın sert tepki gösterdiği Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kapatılması için açılan davadan sonra bu kez de Yatağan ilçesindeki termik santralin 40 yıldır ruhsatsız olarak faaliyet gösterdiği ve kapatma kararına rağmen kararın uygulanmadığı belirtilerek Muğla İdare Mahkemesi’nde dava açıldı.
Sözcü’den Yaşar Anter’in haberine göre; Muğla İdare Mahkemesi önünde dernek üyeleri ve köylülerle basın açıklaması yapan Muğla Yeşil Yaşam Derneği Başkanı Kazım Erol, "Çevrede insan ve doğa hayatını cehenneme çeviren, yok eden çevre felaketleri yaşanmasına neden olan Yatağan Termik Enerji Üretim AŞ’nin linyit kömürü kullanarak her biri 210 MW’lık 3 ünite türbinle toplamda 630 MW elektrik enerjisi ürettiği termik santral tesisi, 1. Sınıf Gayrisıhhî Müesseseler listesinde yer aldığı halde hukuken geçerli bir ‘İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı’ olmaksızın 2015 senesinden beri sürdürdüğü santral işletme faaliyetlerinin durdurulması maksadıyla 03.06.2024’ günü davamızı açtık. Santralin hukuksuzca çalıştırılmasına dur demek için dava açtık. Sermaye ve kapitalizm hukuk kararları ile mahkeme kararlarını dinlemiyorsa zorbalığa soyunmuş demektir. Yatağan halkını 40 yıldır zehirleyen çevre felaketlerine yol açan santral kaçak olarak çalışıyor ve Muğla Valiliği mahkeme kararlarına rağmen kapatmıyor.” dedi. Basın açıklaması Hak Hukuk Adalet sloganları ile sona erdi.
"Hukuk açısından utanç vesilesi olan bir santraldir"
Termik santralin kapatma davasını açan Hukukçu Mehmet Çilsal ise kırk yıllık bir ekolojik ve toplumsal yıkımın sorumlusu olan Yatağan Termik Santralinin kapatılması için dava açtıklarını belirterek “Bu santral, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleriyle birlikte 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi tarafından kapatılmasına karar verilmiş bir santraldir. Danıştay’ın onadığı mahkeme kararıyla hukukun dur dediği mahkeme kararın uygulanmaması nedeniyle 2005 yılında AİHM tarafından da kapatılmasına karar verilip, Türkiye’nin mahkûm edilmesine yol açan, Eskimiş teknolojisi ve çevreye yaydığı kirlilikle, işletildiği 35 yılı aşkın sürede yörede yaşayan binlerce insanın erken ölümünün asli sorumlusu olan bir santraldir. Yol açtığı ekolojik ve toplumsal yıkıma, açık hukuksuzluğuna rağmen, sadece varlığı, işletilmeye devam etmesi nedeniyle devletten, yani hepimize ait kaynaklardan 2018 yılında 70.140.651,43 TL, 2019 yılının 11 ayında 103.011.849,26 TL, toplam 173.152.500,69 TL kapasite desteği alan 2020 yılında da alacağı açıklanan, ekolojik ve toplumsal açıdan bir felaketin sorumlusu ve hukuk açısından utanç vesilesi olan bir santraldir.
Kapatılan 6 santral örneğinden biliyoruz ki, varlıkları bir felaket olan santrallerin kapatılmasının yükü, bu santrallerde çalışanların, emeğiyle hayatını kazanmaya çalışanların, yörede yaşayanların sırtına yüklenmek isteniyor.” dedi.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.