Bursa’nın tarihi Gölyazı beldesi İstanbullu bir ressamın elinde yeniden şekilleniyor. Gençliğinde geldiği ve aşık olduğu beldeye yıllar sonra dönen ressam Gül Ilgaz hazırladığı projeye sponsor buldu ve Toplum Gönüllüsü gençlerle birlikte beldedeki 200 evi boyadı.
Projeden belediye başkanı da halk da memnun. Amaç tek bir pansiyonu bile olmayan Gölyazı’yı önümüzdeki yıllarda uluslararası bir sanat parkı haline getirip, bozmadan turizme açmak.
Bursa’nın doğal ve tarihi güzellikleriyle ünlü Gölyazı beldesi İstanbullu bir sanatçının çabalarıyla uluslarası sanat parkına dönüşüyor. Pansiyonu bile bulunmayan şirin belde, ressam Gül Ilgaz’ın (34) gönüllü olarak hazırladığı projeyle elden geçirilmeye başladı. Filli Boya’nın sponsor olduğu proje ile beldeye gelen Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) üyesi gençler Gül Ilgaz ile birlikte sokak sokak 200 evi boyadı, gelen ilk sanatçılar beldeye eserlerini bırakmaya başladı. Önümüzdeki yıl açılması planlanan bungalov tatil köyü ile belde yurtiçi ve yurtdışından sanatçıların uğrak yeri olacak.
Boyanan evler beldedeki 550 haneden ana cadde ve gezildiğinde ilk göze çarpan binalardan seçildi. Kullanılan renkler çevre ile uyumlu olacak şekilde sarı, kiremit rengi, yeşil ve tonlarından oluşuyor. Gül Ilgaz kendi seçtiği renklere ahaliyi ikna etmek için kimi zaman çok ter döktü. Projeye TOG’un destek vermesiyle beldenin yüzü şimdiden değişmeye başladı. Türkiye’nin her yerinden gelen gönüllüler ve Genç-Tur’un ABD, Fransa, İngiltere, İspanya gibi ülkelerden getirdiği gençler ile Gölyazı cıvıl cıvıl bir gençlik kampına dönüştü. Yaşları 20-25 arasında değişen, üniversite öğrencisi 30’ar kişilik iki ekip 15 günlük kamplar için Gölyazı’ya geldi. Ahali proje çerçevesinde beldeye yapılan sanat eserlerine de pek meraklı. Yugoslav sanatçıların balonlu performansları çok ilgi çekti. Yurtdışında bu tür sanat parklarının olduğunu anlatan Gül Ilgaz, Gölyazı’nın bu projeye çok uygun olduğunu düşünüyor: ‘Burayı bozmadan tanıtmayı becerebilirsek, Gölyazı hem bir açıkhava müzesi, hem de bir sanat parkı olacak.’
TASARLADIĞI TABLOYU GERÇEKLEŞTİRİYOR
Gölyazılılar, Gül Ilgaz’a ‘boyacı’ adını takmış. Beldede herkesle tanışıyor, baştan aşağı boya içindeki tulumuyla hemen göze çarpıyor. O aslında bir ressam. Robert Kolej’de resim-sanat öğretmeni. Yurtiçi ve yurtdışı sergilere katıldı, 2003’teki Venedik Bienali’nde Türkiye’yi temsil etti. İstanbul’daki yaşamını ‘çok bireysel ve yalnız’ bulmaya başlayınca daha sosyal bir projede çalışmak istemiş. Gölyazı projesi de böyle doğmuş: ‘Gözyazı’ya ilk kez 17 yaşında, ailemle tatil yolunda uğramıştım. Bu çınarların altında oturmuştuk. Beni öyle etkilemişti ki burada kalmak istedim. Şuraya çiçekler ekerim, buraya şunu yaparım diye hayaller kurduğumu hatırlıyorum. Aradan zaman geçti. 5 yıl önce buraya tekrar geldiğimde gençliğimden bildiğim yerin burası olduğunu hemen hatırladım. Burası için bir şeyler yapmak istedim. Çektiğim fotoğrafları sanatçı arkadaşlarımla tasarladık. Gölyazı’yı bir tablo gibi düşünüp bir proje hazırladık. Filli Boya projemize sponsor olmayı kabul etti. 249 kova boya ve ekipman sağladılar. Toplum Gönüllüleri de projeye sıcak yaklaşınca, hem işgücü hem de materyal tamamlandı. Belediye başkanı ve halk çok sıcak yaklaştılar. Her evin ne renk boyanacağına sahipleriyle birlikte karar verdik. Altı aydır gidip geliyorum. Son bir aydır ise sürekli buradayım. Kendime de bir ev aldım.’
TATLI CADILAR ÇOK UĞRAŞTIRDI
Neziha Pullu (46) ve komşusu Güler Durmuşlar (59) Gül Ilgaz’ı en çok uğraştıranlardan. Gül Hanım onlara ‘tatlı cadılar’ diyor. Evlerinin boyanacağı renge itiraz etmişler. Projeye göre binaların sarı, kiremit rengi gibi doğal renklere boyanması gerekiyor. Ama bazen onun zevki ahalininkiyle uyuşmuyor: ‘Bilmemkimlerin evini o renge boyamışsın, ben istemem!’ Yine de ‘boyacıyı’ çok seviyorlar: Gel kız bugün çok yoruldun, sana kahve yapayım. Buralar sayende pırıl pırıl oldu be ablam, sen olmasan nereden boya bulur da yapardık?
NE İSTERLERSE O PİŞİYOR
Gölyazılılar misafirlerini şımartıyor. Her çalıştıkları yerde çaylar, börekler, kekler ve ev yapımı zeytinyağında pişen özel lokma ikram ediliyor. Toplum Gönüllüsü gençler her gün bir eve davetli. Ne isterlerse onlara o pişiriliyor. İşte akşamüstü boyasından önce gençlerin göle karşı balık ziyafeti.
İREM’İN HAYALİ SİNEMANIN AÇILMASI
Mehmet Yılmaz (64) Gölyazı’nın tek sinemasının sahibi. Daha doğrusu sahibiymiş. 1970’te kendi çabalarıyla açtığı bu sinemayı 8 yıl işletmiş, sonra kapatmak zorunda kalmış. ‘Beni televizyon baltaladı’ diyor. Tek umudu bu proje çerçevesinde sinemasını tekrar açabilmek. Ama sinemanın tekrar açılmasına ondan daha hevesli biri var: 6 yaşındaki torunu İrem.
KIŞIN ADA, YAZIN YARIMADA
Gölyazı Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı 1800 nüfuslu bir belde. Ulubat (Apollont) gölünün hemen kıyısında. Milattan önce 3500’lere kadar uzanan bir tarihi var. Göl havzasındaki 3 büyük ve 8 küçük adada Ceneviz, Roma, Bizans ve Osmanlı’dan kalma eserler bulunuyor. Gölyazı’nın kendisi de aslında bir ada. Ama yazın sular çekilince bir yarımadaya dönüşüyor. Beldede çivi çakmak mümkün değil, bölge 1. dereceden SİT alanı. Burada eskiden çok sayıda Anadolu Rum’u yaşarmış. Mübadele ile hepsi Yunanistan’a göç etmişler yerlerine oradaki Türkler gelip yerleşmiş. Önümüzdeki sezona bir motel yetiştirmeye çalışıyorlar ama şimdilik otel ve pansiyon yok. Bu yüzden ziyaretler günü birlik yapılıyor. İstanbul’dan karayoluyla 3.5 saatte ulaşılıyor.