3. Uluslararası Sinop Bienali 14 Ağustos'ta Başlıyor
Sinop Bienali Sinopale 14 Ağustos'ta başlıyor. Bienalin bu yılki
teması ‘Kayıp İzler Yitik Anılar' olarak belirlendi. Bienal, Karadeniz ülkeleri
için de önemli bir sanatsal çekim alanı olacak.
Yerelden
evrensele düşüncesiyle 2006 yılında yola koyulan Uluslararası Sinop Bienali
Sinopale'nin üçüncüsü bu yıl 14 Ağustos-4 Eylül tarihleri
arasında yapılıyor. Bienalin bu yılkı teması ‘Hidden Memories, Lost
Tracies/Kayıp İzler Yitik Anılar'.
Yurtiçinden ve dışından
birçok kurum ve sivil toplum kuruluşunun işbirliği ile kotarılan Sinopale'nin
kurucusu ve ilk günden beri destekçisi olan iki isim Melih
Görgün ve Beral Madra ile bu oluşumdan yola çıkıp
Türkiye'nin kültür sanat politikalarına uzanan bir söyleşi yaptık. Sinop Bienali
‘Sinopale' sanatçı Melih Görgün'ün "Doğduğum, büyüdüğüm kente bir katkım olsun"
düşüncesiyle başlamış. Sinop kentinin kültürel katmanlarının böyle bir etkinliğe
uygun olduğuna inanan Görgün, bu düşüncesini ilk olarak ienaller konusunda
deneyimli Beral Madra'yla paylaşmış. 2000'li yılların başından beri çağdaş
sanatın Türkiye geneline yayılması gerektiğini düşünen Beral Madra'yı, büyük bir
sanat üretiminin ortaya çıktığı Diyarbakır oluşumunun ardından Sinop projesi çok
heyecanlandırmış. Sinop'u ve Karadeniz çevresindeki sanat potansiyelini
gözlemledikten sonra ne kadar yararlı bir iş yaptıklarını
anlamış.
Bienal bölge ülkeleri için de
önemli
Melih Görgün, "Son beş yıldır kentin kalkınmasında kültür
ve sanatın bir katalizör olarak rolünün ne olduğunu sorguluyoruz. Sinop ve
çevresinde sanat okuyan ve okumaya hevesli gençlerimiz var. Zaten Sinopale bir
imece çalışması, özellikle orada yaşayanların sanat üretimine katılmasını teşvik
etmeye çalışıyoruz. Burçak Konukman, Alparslan Karaarslan bunlardan iki
tanesidir. Son yıllarda gençlerin davet edildiği ulusal ve uluslararası önemli
sergilerde yer alıyorlar" diyor. Madra'ya göre Sinop Bienali diğer Karadeniz
ülkeleri için de çok önemli. Ukrayna, Gürcistan ve Ermenistan gibi komşu
ülkelerde çağdaş sanat yeni yeni yükselmeye başlıyor. Karadeniz'in en güçlü
ülkesi Rusya ile de kültürel ilişkilerimiz tamamen kopuk. Aynı şey Asya için de
geçerli. Bu ülkelerle çok sıkı bir işbirliği yapmalıyız. Madra, "Biz Kırım'a
gittiğimizde müthiş bir turizm potansiyeli gördük. Ve bu Türkiye üzerinden
gerçekleşecek bir potansiyel. Atatürk Havalimanı'ndan uçağa bindiğinizde bir
buçuk saat sonra Kırım'ın ortasındasınız. Sinop'tan gemiyle günü birlik gidip
gelinebilir. Bunun içine bir de kültür alışverişini koyduğunuzda bu büyük bir
ekonomik gelir kapısı olur" diyor. Baksı Müzesi, Sinopale, Çanakkale, Antakya ve
Mardin Bienali derken galiba güneş Karadeniz'den de yükselecek. Bekleyelim,
görelim...
İş dünyasının ilgisi açılışlarla sınırlı
kalıyor
Beral Madra, son yıllarda iş dünyasının çağdaş sanatla
ilgili olduğu yansıtılsa da henüz bu ilginin yapıt satın alma ve açılışlarda
hazır bulunmakla sınırlı olduğunu düşünüyor. Ona göre büyük vakıflar ve
şirketler her yıl etkinliklere ayırdıkları paranın bir kısmını fonlara koymalı
ve bu fonlardan ‘event culture-gösteri' dışında yaratıcılığa yatırım yapılmalı.
"İş dünyası sanatı bir yatırım aracı olarak sevdi diyebilir miyiz" soruma ise
Madra "Evet, bu günümüzde Avrupa'da da çok tartışılan bir konu. Ama burada
sanata zarar verir hale gelen abartılı bir durum var. Fuarlar, koleksiyoncular,
galericiler, müzayede şirketleri çok öndeler ve onların piyasada tutturdukları
şeylerin sanat olduğu gibi bir izlenim yaratılıyor ancak bu doğru bir izlenim
değil. Eğer alttan yaratıcılık süreçleri sürekli kendilerini zenginleştirerek
gelişmese bu sanat piyasası da olmayacak" cevabını veriyor.