Boğaziçi’ne 3. köprünün “en kuzey”de kurulmasına neden
olarak “kamyon trafiği” gösterilmesine rağmen,
“Ambarlı-Mudanya-Bandırma” arasında öngörülen “Ro-Ro
projesi”yle ağır vasıtalar “kent içine girmeden” Marmara Denizi’ni
geçebilecekler. Uzmanların “İstanbul için en zararlı” dedikleri
“Garipçe-Poyrazköy” geçişini de tümüyle “gereksiz” kılan Ro-Ro
projeleri, karadan 6-8 saatte ulaşılabilen mesafelere denizden 3 saatte ve “daha
ucuz”a ulaşılmasını sağlıyor.
İstanbul’un ormanlarını ve su havzalarını da yeni köprü ve yol baskılarından
“kurtaracak” projenin yatırım maliyeti, 3. köprü ve çevre yolu için açıklanan 6
milyar doların “yüzde 10”u kadarken, yatırımcı kazancı açısından bile “daha
kârlı” olacağı belirtiliyor.
‘İhale’ aşamasında
Fizibiliteleri tamamlanarak “ihale”ye hazır hale gelen İDO
projesine göre, Marmara’nın kuzeyinde Ambarlı ile güneydeki Mudanya
(Bursa) ve Bandırma (Balıkesir) arasında çalışacak gemilerle, tüm kamyon ve
TIR’lar İstanbul trafiğini işgal etmeden “Avrupa’dan Asya’ya” geçebilecekler.
Ambarlı’da yarım saatte yüklenecek gemilerin Mudanya’ya 2 saat, Bandırma’ya
2.5 saatte varacakları açıklanan raporlarda; karayolundan 6-8 saat süren
yaklaşık 300-350 km’lik mesafenin 2.5-3 saate ineceği; kent içi ağır vasıta
transit geçişinin “tümüyle” ortadan kalkacağı ve trafiğin rahatlamasıyla
birlikte kamyon ve TIR’lardan kaynaklanan “yol yıpranmaları”nın da sona ereceği
belirtiliyor... Bütün bu “kazanım”ların aynı zamanda “en ekonomik çözüm”
anlamına da geldiği belirtilen Ro-Ro raporlarında, “çevre”nin korunmasıyla
birlikte “yakıt harcanmadan” gerçekleşecek deniz geçişinin ayrıntıları özetle
şöyle belirtiliyor:
“İlk aşamada, Manş Denizi’nde de kullanılan, 70 milyon Avro maliyetli ve 140
TIR kapasiteli iki ROPAX adlı gemiyle günde karşılıklı 6 sefer yapılarak F.S.
Mehmet Köprüsü 1700 TIR’dan, yani 5 km’lik TIR konvoyundan kurtarılacak. Gemi ve
sefer sayısı arttıkça İstanbul trafiği tümüyle kamyonsuz ve TIR’sız kalacak.
Aynı mesafedeki yakıt giderlerinin çok altında taşıma ücretleriyle hem parasal,
hem de zaman kazancı en yüksek düzeyde olacak...”
Fizibiliteye göre, denizden ulaşım sayesinde ortalama 362 TL olan karayolu
masrafında yüzde 40 tasarruf sağlanırken, ayda 20 milyon 460 bin TL’lik yakıt
tasarrufu elde edilecek; 2009 verilerine göre ortalama 700 kazanın da önüne
geçilecek.
İstanbul için 3. köprü gerekçesini ortadan kaldıran Ro-Ro projelerinde,
Tekirdağ’dan da seferler planlanarak, Avrupa-Asya ağır vasıta geçişinin tümüyle
denizden sağlanması hedefi var.
3 yılda hazır
Hemen başlanırsa “3 yıl”da tamamlanabilecek proje, “aynı amaçlı”(!) 3. köprü
ve yollarından çok daha kısa sürede hizmete girebilecek. İDO raporu diyor ki;
“çevreye zarar vermeyen Ro-Ro taşımacılığı, amortisman giderleri, kaza riskinin
azalması, zamandan ve yakıttan tasarruf, şoförün yıpranmasını önleme... ile
birlikte düşünüldüğünde, tartışmasız en uygun seçenektir...” İDO’nun Ro-Ro
projesi işte böylesi seçenekler içerirken, Ulaştırma Bakanlığı’nın Marmaray
raporlarında da sistem devreye girdiğinde, mevcut iki köprüde yüzde 30’a yakın
yoğunluk azalması yaşanacağı belirtiliyor. Yani, Marmaray ve Ro-Ro, İstanbul’u
“3. köprü kâbusu”ndan kurtarmaya fazlasıyla yetiyor.
Bakalım, Ulaştırma Bakanlığı böylesi bir “çağdaş, akılcı, ekonomik ve çevre
dostu ulaşım” seçeneği karşısında, hemen tüm yönleriyle “tam tersi” olan şu
ilkel 3. köprüyü hâlâ nasıl savunacak?