Toker'in bugün yayınlanan "3. Köprü, İçme Suyunu da Kirletecek" isimli köşeyazısı..
3. Köprü, İçme Suyunu da Kirletecek
Ben değil, rapor söylüyor bunu.
3. köprüyü yapan ICA (İçtaş-Astaldi) konsorsiyumunun, kreditörlerin talebi üzerine hazırlattığı AECOM raporuna devam ediyoruz.
3. köprüye karar verenler, bize “olumlu” bir tablo sunuyor.
“Trafik rahatlayacak” ezberini sorgulamadan kabul etmemiz isteniyor.
Oysa soru basit: Nelerden vazgeçme pahasına?
Bu sorunun yüzlerce cevabı 327 sayfalık Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirme Raporu’nda (ÇSED) sayılıyor.
3. köprü bittiğinde, -eğer gerekli önlemler alınmazsa- İstanbul’u nelerin beklediği ayrıntılı analizlerle kaleme alınmış. Şehrin havası, suyu, bitki örtüsü, canlılar, trafik, arazi, arkeolojik mirası hepsi ayrı ayrı incelenmiş.
***
“Su Kalitesi” başlıklı bölüm 26 sayfa. 20 ayrı noktadan su numunesi alınmış. Köprü inşaatının doğrudan ya da dolaylı etkileyeceği; nehirler, su yolları, göletler, Suludere, Gümüşdere ve içme suyu sağlayan Alibeyköy, Ömerli ve Elmalı-2 barajları olmak üzere projenin “geçtiği” 20 ayrı konumdan. Deniyor ki:
- Tüm bu alıcılar (numunelerin alındığı yerler) fiziksel rahatsızlıklar karşısında hassasiyete sahip. Bu hassasiyetler bu kaynakların ekolojik ve ekonomik önemlerini etkileyecek olup bunlara gidebilecek sızıntılar nihai olarak içme suyu kaynaklarına erişecek.
- Projenin inşası, yüzeysel su kaynakları üzerinde geçici rahatsızlıklara ve olumsuz etkilere neden olabilecek.
-İşler veya belli faaliyetler, uygun biçimde programlanmazsa olumsuz etkiler artabilecek.
- Ömerli Barajı proje alanı yakınında yer alan en önemli ve en büyük su kaynağı. Bu nedenle proje sahasının, bu su kaynağının su kalitesi üzerindeki olası bütün etkileri dikkatlice değerlendirilmeli.
- Elmalı-II Barajı doğrudan proje alanında yer almıyor. Ama besleme alanının tampon bölgesi, proje alanının yakınında. Proje sahasının bu su kaynağının su kalitesi üzerindeki olası bütün etkileri dikkatlice değerlendirilmeli.
***
Uyarıların sebepleri de şöyle sıralanıyor:
-Kazı alanlarından, malzeme yığınlarından, inşaat alanlarından arıtılmamış kirli su sızıntıları, derelere, diğer yüzeysel su kaynaklarına karışabilir.
- Bu tür su sızıntıları ve yüzey akışları tortu ve tehlikeli atıklar taşıyabilir ve bu atıklar derelere ya da diğer yüzeysel su kaynaklarına karışabilir.
- İnşaat sırasında geçici tesisler inşa edilecek, iş makineleri kullanılacak. Bazı beton atıkları, malzemeler ve kimyasallar kirliliğe neden olabilecek.
***
Bir de yağmur suyu meselesi var..
3. köprüye yol yapmak demek, toprağın üzerinin örtülmesi anlamına geliyor. Uzmanlar buna “geçirimsiz yüzey alanının artması” diyor.
Yani, toprağın üzeri onlarca km. asfaltla kaplandığında, yüksek yağmur suyu debileri, akış erozyonu ve sellere neden olabilecek. Yağmur suları, araçlardan salınan yağ ve gres yağları, kurşun, çinko, bakır, kadmiyum, krom ve nikel gibi ağır metaller, yol bakım tesislerinden salınan buz çözücü tuzlar kirletecek.
İçme suyunu zehirleyecek bunca risk faktörüne karşı, bir dizi önlem de sayılmış raporda: “Projenin inşaat, işletme ve geliştirme faaliyetleri esnasında görülebilecek olumsuz etkiler en aza indirgenecektir” deniyor.
İyi de nasıl? Ne zaman?
“Köprüyü 2015’te hizmete açarak dünya rekoru kırmaktan” söz edenler mi azaltacak bu riskleri?
İklim değişikliği olacak
ÇSED raporuna göre 3. köprünün yol açacağı diğer yıkıcı etkiler şöyle:
● Proje sonucunda trafik artışı görüleceğinden nakliye sektörü kaynaklı olarak bölgesel sera gazı emisyonlarında artış görülmesi, bunun iklim değişikliğine yol açacak sonuçları ihtimal dahilinde.
● Deniz kıyısı çevresindeki çalışmalar sırasında, yunuslar ve muturlar (yunus benzeri balina) izlenmeli ve bu türlerin zarar görmemesi için önlemler alınmalı.
● Karadeniz’de birçok balık türü, Boğaziçi’nde de bulunmakta. Deniz memelileri gibi bu balıklar da inşaat çalışmalarından doğrudan ya da sualtı gürültüsünden, titreşimden etkilenebileceklerdir.
● Amfibi ve sürüngenlerin üzerindeki etkiler, memeliler üzerindeki etkilerle benzer olacaktır. Omurgasızlar (örn. kelebekler) habitatlarına bağlı olduğu için, bu alanların göreceği kayıp veya zararlar, omurgasızların sayısını bütünüyle etkileyecektir.