Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrası vatandaşa satılan, tapusu devredilen
arazilerin, orman kapsamına alınarak kamulaştırılması binlerce vatandaşı isyan
ettirdi. Para ödeyip satın aldıkları, yıllardır vergisini ödedikleri arazilerin
bedelsiz olarak ellerinden alınması sonucu mağdur olanlar, adalet önünde
haklarını arama mücadelesi başlattılar.
Antalya’da 45 bin 538, Ankara’da 31 bin 706, İstanbul’da 18
bin 233, Türkiye genelinde toplam 474 bin hektar arazinin 2B kapsamında
bulunduğunu söyleyen 2B mağdurlarının hukuksal danışmanı Cihangir Dönmez, arazi
mağdurlarının ormanları kesen, yakan suçlular gibi gösterilmesini de
eleştirdi.
Yıllardır Türkiye’nin orman varlığını arttırmaya yönelik yasal düzenlemeler
yapan devlet, bu düzenlemeleri yaparken, yıllar önce vatandaşa satılmış
arazileri de orman kapsamına alınca binlerce vatandaş mağdur oldu.. Türkiye
genelinde 500 bin hektara yakın arazinin sahipleri, zamanında parasını
ödedikleri ya da mübadele nedeniyle devlet tarafından tapuları kendilerine
verilmiş, yıllardır vergisini ödedikleri arazilerinin yeniden bedelsiz olarak,
orman kapsamına alınması nedeniyle hukuk mücadelesi başlattı.
Kamuoyunda 2B mağdurları olarak bilinen binlerce insanın yasal haklarını
savunan hukukçu ve gayrimenkul danışmanı Cihangir Dönmez, 2B arazinin anlamını
açıkladı; "2B arazinin tam kanuni tanımı, orman niteliğini kaybettiği için, 6831
Sayılı Orman Kanunu’nun 2B maddesi ile orman dışına çıkartılan alandır. Bu
kanunun tarihi gerçeği şudur; Türkiye Cumhuriyeti 1924’de yurt dışından
soydaşlarımızı getirmiş onlara iskan ve tevzi tapular vermiştir.
1925’de öşür vergisi kaldırılmış; herkese kullandığı arazi bedelsiz
verilmiştir. 1930’da toprak tevzi komisyonlarıyla araziler dağıtılmış. 1937’de
Türkiye’nin ilk ve liberal orman kanunu çıkmıştır. Atatürk döneminde çıkan bu
kanunla vatandaşa ormanda mülkiyet hakkı tanınmıştır. Yani siz Selanik’ten
geliyorsunuz, 100 dönüm toprağınızı bırakıyorsunuz, devlet ona karşılık %20
veriyor. Çünkü buradan göç eden Rumlar tarımla fazla uğraşmadıkları, gelen tarım
nüfusu da fazla olduğu için mübadelede böyle bir alan çıkıyor. 1937 Orman
Kanunu, 10 yıl içinde kadastronun bitirilmesini öngörür. Atatürk’ün ölümünden
sonra 1937 yılında çıkan Orman Kanunu uygulaması esnasında, vatandaşın tarım
arazileri yeniden orman alanı içine alınır. 1942 yılına kadar bu çalışmalar
tamamlanır. Vatandaş o zaman önemsemez, çünkü mülkiyet hakkı vardır. 1945
yılında İsmet İnönü, 4785 sayılı kanunu çıkartır. Bu kanun, vatandaşın orman
içindeki arazileri de dahil tüm arazileri devletleştiren bir kanundur."
Dönmez, bu yasa değiştirme süreçlerinde devletin hak sahiplerine tebligat
bile yapmadığını; 1945 yılının şartlarında yasanın resmi gazetede yayınlanmış
olmasının yeterli görüldüğü, vatandaşın durumun farkına vardığında geçen sürenin
de vatandaşın haklarını düşürdüğünü belirtti ve şöyle konuştu: "Daha sonra orman
içine alınmış bu tapulu araziler 2B yasası ile orman sınırları dışına
çıkartılmıştır. Ancak bu işlemin tapu sahibi adına değil de hazine adına olması,
bu mağduriyetin sürekli hale gelmesine yol açmıştır. Böylece tapu ile malik
oldukları ve zilyet ettikleri araziler önce orman yapılmış, sonra 2B olarak
hazine adına orman dışına çıkarılmış, tapu sahipleri ise kendi tapulu
arazilerinde işgalci olarak kalmıştır. Bu süreçler binlerce 2B mağdurunu
yaratmıştır. Yani 2B arazileri orman keserek, yakarak oluşturulmuş araziler
değildir. Bizzat Atatürk döneminde çıkarılan yasalarla vatandaşa devredilmiş,
tapuları verilmiş, özelleştirilmiş arazilerdir."
2B mağdurlarının ormanları talan eden insanlar gibi lanse edilmesinin çok acı
olduğunu dile getiren Dönmez, "Avrupa insan hakları mahkemesi, 2008 yılında
tapusu iptal edilen vatandaşların yaptığı başvuru üzerine vatandaşın mülkiyet
haklarının delindiğini kabul etmiştir. Tazminatla ilgili şimdilik hükümetle
vatandaşın anlaşmasını öngörmektedir. Çanakkale’de 20 dönüm bir arsa için
belirlenen değer 3 milyon Euro’dur. Bunu Türkiye için genellediğinizde 100-150
milyar Euro’luk bir tazminat ortaya çıkıyor. O yüzden hükümet yaptığı
düzenlemede 2B’yi sınıflara ayırmış, daha önceden iskan tevzi tapusu olan
yerlerin bedelsiz iadesini öngörmüştür" diye konuştu.
Türkiye’de orman varlığını arttırmanın yolunun vatandaşın tapulu arazisine el
koymak olamayacağını da açıklayan Dönmez, şunları söyledi; "Ortada büyük bir
haksızlık vardır. Bunun çözümü için 3-4 adım atılması lazım. Birincisi bunun çok
rahat şekilde televizyonlarda tartışılabilir hale gelmesi lazım. Uzmanların ve
çevrecilerin çıkıp izah etmesi, kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor. Önce sade
vatandaşla 2B arazi mağduru birbirleriyle barışacak. Bir gasp olmadığı, burada
bir hakkın yenildiği ortaya çıkacaktır. Ondan sonra bizim geliştirdiğimiz 3-5
adımlı çözüm önerileri var. Birincisinde biz diyoruz ki; 500 bin hektar 2B
arazisine karşılık, devlet, Tema Vakfı ve 2B mağdurları elele 500 bin hektarlık
verimli orman alanı yaratsın. Bunu nasıl yapacağız? Her dönüm 2B arazisi için 20
tane ağaç dikilmesi şartını koşalım. Bu toplamda baktığınız zaman 1 milyon ağaç
yapıyor. Tam bu kriz ortamında yaklaşık 25 bin kişiye 6 aylık istihdam sağlıyor.
Ayrıca ekonomiye getireceği canlılığın yanında, devletin 10 yılda yapacağı
ormanı 6 ayda sağlayabilir. Önce 500 bin hektar verimli ormanı kazandıralım.
Neden verimli orman diyorum? 2B arazilerinin çoğunun üzerinde yapı olduğu için
zaten orman vasfı kaybedilmiş. Türkiye’de toprak mülkiyetinin %55’i
hazinenindir. TEMA’nın ve devletin de belirlediği erozyon alanları, çölleşen
alanlar vardır. Buralarda yapılacak düzenli plantasyonla verimli orman alanları
rahatlıkla oluşturabilir."
2B arazilerinden sağlanacak emlak vergilerine de dikkat çeken
Dönmez, bunun maddi değerinin 25 milyar dolara ulaşacağını belirtti. Vergi
dışında inşaat, lojistik, planlı şehirleşme, gecekondulaşmanın önlenmesi,
organik tarım konularında da gelişme sağlanacağını vurguladı. Dönmez, 2B
arazilerinin ekonomiye kazandırılması halinde Türkiye ekonomisine yılda yaklaşık
200 milyar dolarlık katkı sağlanacağını söyledi.
2B nedir?
2B, ''31 Aralık 1981 tarihinden
önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden
tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarım
alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar
olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak
bulunduğu yerleşim alanlarının Hazine adına orman dışına çıkarılması
uygulaması'' olarak tanımlanıyor.