Kadastroda temel kuralların ortaya konulduğu İstanbul Deklarasyonu 70 civarında ülke tarafından onaylandı.
18 ülkeden bakanların imza koyduğu deklarasyona 52 ülkeden ise ilgili genel müdürler onayladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce Türkiye adına başta İran, Çin, Somali, Güney Sudan, Bulgaristan, Tunus ve Moğolistan olmak üzere çok sayıda ülkeyle kadastro alanında işbirliği anlaşmasına imza koydu.
İstanbul Deklarasyonu:
• Arazi, var olmadığı taktirde dünya üzerinde hayatın devam edemeyeceği en önemli kaynaktır. Dünyanın merkezinden gökyüzüne uzanmaktadır.
• Kadastro, temel bir insan hakkı olan mülkiyet hakkını desteklemelidir
• Kadastro sayesinde milletler, toplumlar arasında yeni işbirliği boyutları yaratılmalıdır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen "Dünya Kadastro Zirvesi"nde “İstanbul Deklarasyonu” yayınlandı.
Kadastroda temel kuralların ortaya konulduğu İstanbul Deklarasyonu 70 civarında ülke tarafından onaylandı. Haliç Kongre Merkezi'nde 18 ülkeden bakanların imza koyduğu deklarasyonu, 52 ülkenin ise ilgili genel müdürleri onayladı.
Kadastro alanında bugüne kadar imzalanan en temel belge olma özelliği taşıyan İstanbul Deklarasyonu’nunda kadastronun temel bir insan hakkı olduğu vurgulandı.
Dört gün boyunca harita ve kadastro alanında teknolojik gelişmelerin değerlendirildiği ve uluslararası standartların ortaya konulduğu zirvede Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, konuk ülke bakanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdi.
Türkiye'nin kadastro alanında bilgi ve birikiminin aktarılması, müşavirlik hizmetlerinin üstlenilmesi gibi başlıkların yer aldığı görüşmelerde çok sayıda ülkeyle ikili anlaşma imzalandı.
Bakan Güllüce, zirve boyunca Türkiye adına başta Çin, İran, Somalı, Güney Sudan, Bulgaristan, Tunus, Moğolistan ve Nepal gibi ülkelerle işbirliği anlaşmalarına konuk bakanlarla birlikte imza koydu.
Deklarasyon neler sağlayacak?
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin Türkiye adına imza koyduğu ortak deklarasyonda iyi işleyen bir kadastronun; mülkiyetin güvence altına alınması, arazi anlaşmazlıklarının azaltılması, emlak vergilendirmesinin desteklenmesi, kredi güvenliğinin sağlanması, arazi kaynaklarının korunması, çevrenin izlenmesi, kent planlama ve altyapı gelişiminin iyileştirilmesi gibi birçok görevi yerine getirdiğine dikkat çekildi. Ayrıca metinde bugün kadastroya düşen en önemli görevin sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi olduğu belirtildi.
Deklarasyon metninde ayrıca “Toplantının ana hedefi, kadastro için en uygun idari ve teknik seçeneklerin ele alınarak kalkınmanın farklı aşamalarında olan ülkelerin farklı ihtiyaçlarının karşılanması olmuştur. Toplantıda kalkınmanın farklı aşamalarında olan her ülkenin kadastroya yönelik ihtiyaçlarının farklı olduğu kabul edilmiştir.
Kadastro sistemlerinin en temel nedenleri ekonomik kalkınma, çevre yönetimi ve sosyal istikrar olarak kabul edilse de her ülke bulunduğu kalkınma aşamasında farklı alanlara daha çok önem gösterecektir” denildi.
Milletler, toplumlar arasında yeni işbirliği boyutları yaratılmalı
Dünya Kadastro Zirvesi deklarasyonunda; milletler, toplumların kilit sektörleri ile halkları arasında yeni işbirliği boyutlarının yaratılması ile yeni ve adil bir küresel ortaklık kurulması gerektiğinin de altı çizildi.
Herkesin menfaatine uygun ve küresel çevre ve kalkınma sistemini koruyan uluslararası anlaşmalara yönelik çalışılarak, “Evimiz olan Dünyanın bütünlüğünün ve bağımsızlığının” farkındalığına da dikkat çekilen İstanbul Deklarasyonu’nda, 1996 yılında Birleşmiş Milletler tarafından belirtilen şu madde metinde aynen yer aldı:
“Arazi, var olmadığı taktirde dünya üzerinde hayatın devam edemeyeceği en önemli kaynaktır. Arazi hem fiziksel bir emtia hem de soyut bir kavramdır çünkü araziye sahip olma ve araziyi kullanma hakkı, toprakta köklenen maddeler kadar arazinin bir parçasıdır. Arazinin iyi yönetimi günümüz nesli ve gelecek nesiller için büyük önem taşımaktadır. Yasal açıdan bakıldığında arazi, Dünyanın merkezinden gökyüzünün sonsuz noktalarına uzanmaktadır. Fakat mevcut tartışma; Dünyanın yüzeyini, Dünyanın üzerinde bulunan her şeyi ve yeryüzünün altında bulunan bütün kaya ve mineralleri kapsayan uzay hacmi olacaktır. Arazi denizler ve göller gibi su ile kaplı alanları, bütün bina ve yapıları ve tüm doğal bitki örtüsünü de kapsamaktadır.”
İstanbul Deklarasyonu'nda 22 madde bulunuyor
İstanbul Deklarasyon’unda ön plana taşınan görüşler 22 madde olarak ele alındı. Bunlardan bazıları şu şekilde yer aldı:
• İnsan-arazi ilişkisi dünyanın var oluşu ile birlikte başlamış ve medeniyetler boyunca hep önemini koruyarak günümüze kadar devam etmiştir. Bilindiği üzere, “arazi” yaşamın tabanı olurken, bireyler ve ülkeler için “varlık” gerekçesi, geleceğin teminatı ve ekonominin temel taşı olmuştur. Kadastro’nun ise temel bir insan hakkı olan mülkiyet hakkını desteklemelidir.
• Kadastro” evrensel bir kavram olup, “her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin resmen haritalandırılıp, sistematik bir biçimde kayıt altına alınması işi” olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla kadastro; “araziyle ilgili sahiplilik, kısıtlama ve sorumluluk kayıtlarını parsel tabanlı olarak, “tapu” ile belgeleyen, arazilerin “kimin”, “nerede” ve “ne kadar” sorularına yanıt veren önemli bir kamu envanteridir. Bu nedenle “kadastro”, küreselleşen ve gelişen dünyamızda, ülkelerin kalkınması ve bireylerin gelecekleri için büyük önem arz etmelidir.
• Dünya üzerindeki ulusal kaynakların, uluslararası kamusal mal olduğu varsayımından hareketle, bu kaynakların kullanımı ve yönetimi konusunda, uluslararası hukuk ilkeleri arasına dahil edilebilecek temel ilkelerin belirlenmesi ile insanlığın yaşam güvencesinin sağlanmasında anahtar yol haritası oluşturulabilmelidir.
• Dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan kadınların, mülkiyetin çok daha az oranına sahip olmasının yarattığı açık eşitsizliğin giderilmesi ile kadınların ekonomik hayata katılımının daha etkin olması, kadınların sosyal hayatta daha aktif rol olması ve fakirliğin azaltılmasında önemli etkiye sahip olabilmelidir.
• Arazi nesnesi olarak tanımlanan arsa, arazi ve bina bölümlerinin yanı sıra, bu taşınmazlar üzerinde tasarruf/ kullanma/yararlanma hakkı olan özel ve tüzel kişilere de eşsiz numara verilebilmesi, böylece, dünya üzerinde, taşınmazlarla kişiler arasındaki ilişkilerin ve hak sahipleriyle taşınmazlar arasında ilişkilerin oluşturulması gerekmektedir.
• Dünyada ortak dili konuşan kadastroların oluşturulması; arazi yönetiminde kullanılacak coğrafi veri setlerinin, uygulama ihtiyaçlarını karşılayacak güncel içerikte ve bilgi teknolojileri ile paylaşımının olanaklı olmalıdır.
• Kadastro, taşınmazların niteliğine ve sahipliğine bakılmaksızın kara ve sulardan oluşan tüm ülke yüzeylerini kapsamalıdır.
• Kadastroda üçüncü düşey boyutun ve dördüncü zaman boyutunun temsil edilmesi ve tescillenmesi çalışmalarının yapılmalıdır.
• Mülkiyet verisine erişimde yetkilendirilmiş kişilerin veya organların erişim düzeyi, mülkiyet güvenliğine zarar vermeden ve bu bilgilerin etkin kullanımını sağlayacak şekilde belirlenmelidir.
• Kadastronun sorumluluğunda olan sahiplik, değer ve kullanım bilgilerinin doğruluğunun sağlanması ve gerçek zamanlı olarak güncellenmesi gerekmektedir.
• Küresel ölçekte hızla tükenen doğal kaynağın topraklar olması nedeniyle, kadastronun küresel ölçekte bir eylem olduğu algısı ve çevre duyarlı yeşil kadastro anlayışının hakim kılınması zorunluluktur.
• Meslek çalışanları için periyodik meslek içi eğitim ile, ulusal ve uluslar arası düzeylerde üniversitelerin ilgili bölümleri ve diğer organizasyonların işbirliğine dayalı özel kadastro eğitim programlarının düzenlenmesi gerekmektedir.
• Birleşmiş Milletler bünyesinde küresel ölçekte bir “Uluslararası kadastro İşleri” yapılanması ile “Kadastro Araştırma-Geliştirme Merkezi” kurulması sayesinde, ülkelerin uzmanlarının öncü akademisyen ve araştırmacıların oluşturduğu bu kurumdan eğitim alarak küresel sorunlara çözüm üretilmesi gerekmektedir.