2040 Yılında Dünyanın Beşte Birini Bekleyen Tehlike!



Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Kumbur, '22 Mart Dünya Su Günü' dolayısıyla yaptığı açıklamada, suyun, çevre ve canlı hayatı için oldukça önemli olduğuna dikkat çekti. İHA'nın haberine göre, suyun temelde sanılanın aksine sınırlı bir kaynak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Halil Kumbur, "Su ve toprak, kalkınma çabalarında ilk  başvurulan doğal kaynaklar olma özelliklerini günümüzde de korumaktadırlar. İnsani  kullanım, çevresel kullanımı, ekonomik kalkınma, enerji üretimi, ulusal güvenlik gibi suyun  gerekli olduğu birçok sektör var. Bu sektörler, günümüzde su ile ilgili ulusal ve  uluslararası politikaların belirlenmesinde önemli unsurlar haline geldi. Bu politikaların  tartışılması esasında su, ekonomi, hidroloji, siyaset, hukuk ve biyoloji gibi her çeşit bilim  dalında ele alınıyor" dedi.

"Su kaynaklarına talep 7 kat arttı"

Dünyanın dörtte üçü su kaynaklarıyla çevrili olmasına rağmen insanoğlunun ekonomik  olarak kullanımına hazır olan tatlı su varlığının, dünyadaki toplam su varlığının yaklaşık  yüzde 0,5’inden daha az olduğunu ifade eden Kumbur, "Son yüzyıl içinde dünya nüfusu  üç kat büyürken su kaynaklarına olan talep yaklaşık yedi kat arttı. Şehirleşme ve  sanayileşmeye bağlı olarak su kirliliğinin artması nedeniyle güvenilir ve kullanılabilir  temiz su temini günümüzün önemli çevre sorunlarından biridir. Dünya’da yaklaşık 2,6  milyar insan yetersiz sağlık koşulları altında yaşamaktadır ve bunun 1,4 milyarı temiz su  kaynaklarından yoksun. 2040 yılında iklim değişikliği ile değişen yağış modelleri ve artan nüfusla yükselen su talebi nedeniyle, dünya genelindeki ülkelerin yaklaşık olarak  beşte birinde (33 ülke) ciddi derecelerde kuraklık ve su sıkıntısı beklendiği raporlandı. Türkiye ise bu listede 27. sırada yer alıyor" diye konuştu.

"Dicle ve Fırat son derece önemli"

Türkiye'yi yakından ilgilendiren Ortadoğu bölgesinde nüfus artış hızının son derece  yüksek olduğunu ve bu bölgelerin su yoksulu olduğunu dile getiren Kumbur, şöyle konuştu: "Bu nedenle sınır aşan sularımızdan Dicle ve Fırat nehirleri bölge için önem arz  ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2030 yılı için kişi başına  düşen kullanılabilir su miktarının yıllık bin 120 metreküp civarında olacağı tahmin  ediliyor. Su yoksulluk sınırı bin metreküp. Bu değere göre ülkemiz, Avrupa’nın su  açısından en fakir ülkelerinden biriyken, Orta Doğu ülkelerine göre su zengini sayılıyor. Türkiye’nin su kaynakları potansiyeli doğu bölgelerde ağırlıkta iken,  ihtiyaçlar batı bölgelerde yoğunlaşıyor. Bu nedenle suyun ihtiyaç olan yerlere ekonomik olarak taşınması önem arz ediyor. Ülkemizde toplam kullanılabilir 112  milyar metreküp su potansiyelinin 44 milyar metreküpünü kullanılıyor. Türkiye  genelinde kent merkezleri ve kırsal kesimde hala su sorunları yaşanıyor. Su  havzalarının korunması, kaliteli ve ekonomik su temini, suyun nakli, depolanması, abonelere ulaştırılmasında, kayıp-kaçak oranlarının yüksek olması, atık su arıtma  tesisleri, arıtma çamurlarının bertarafı gibi konularda ciddi sorunlar bulunuyor. Su kaynakları kullanımının planlamasında sektörel, yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası  faktörler dikkate alınmalı."

Reklam Goruntulenme Bolumu