2016’da Küresel Isınmaya Dair: İyi, Kötü ve Çirkin



Dünya Gazetesi'nden Didem Eryar Ünlü'nün haberine göre, 2016 yılında, küresel ısınmaya yönelik çok sayıda gelişme yaşandı. Isı bilimleri konusunda uzman bir isim olan Dr. John Abraham, bir süredir gelişmekte olan ülkelerde yenilenebilir enerji üretiminin artırılmasına yönelik çalışmalara odaklanıyor. Bu çalışmalar Afrika, Güney Amerika ve Asya ülkelerini kapsıyor. Dr. Abraham, 2016 yılında küresel ısınmaya yönelik yaşanan gelişmeleri “iyi, kötü ve çirkin” olmak üzere üç başlık altında değerlendiriyor. Başrollerini Clint Eastwood, Lee Van Cleef ve Eli Wallach’ın paylaştığı, 1966 yapımı western filmi “İyi, Kötü ve Çirkin”i hatırlarsınız. Bakalım Dr. Abraham’a göre küresel ısınmanın “iyi, kötü ve çirkin”i hangi gelişmeler olmuş?

İyi

► 2016 yılının en iyi haberi, tüm dünyada temiz enerji maliyetlerinin azalmış olması. Rüzgar, güneş ve diğer yenilenebilir enerjilerin kurulum maliyetleri azalırken, yaratıcı finansman modelleri de bu kaynakların fosil yakıtlar karşısında rekabet gücü kazanmasını sağladı. Şebeke bağlantılı enerji depolama yöntemlerinin gelişimi de önemli ilerlemelere fırsat verdi.

► Uluslararası boyutta, ABD, Çin ve diğer ülkeler Paris İklim Anlaşması’nı onayladılar. Paris Anlaşması küresel ısınmanın en kötü etkilerini engellemek adına önemli bir fırsat sunuyor. ABD, aynı zamanda Temiz Enerji Planı gibi önemli kararlar alarak, karbon emisyonlarını geri çekmek adında etkili adımlar attı.

► Dünyanın birçok ülkesinde karbon emisyonları azaldı. Bu azalmada etkili olan unsurların başında, kirli kömürün yerini ucuz doğalgazın alması oldu. İkinci neden, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerjilerin gelişimi ve insanların enerjiyi daha verimli şekilde kullanmaya başlamaları oldu.

Küresel ısınmanın ‘gerçek’ olmadığını savunanlar, bilimsel gerçekler karşısında yenildiklerini kabul ettiler. Küresel ısınmaya karşı gelenlerin sayısı her geçen gün azalmaya devam ediyor.

Kötü

► Tüm olumlu gelişmelere rağmen, küresel ısınma devam etti. 2016 yılı, arka arkaya hava sıcaklığının en fazla olduğu üçüncü yıl olarak tarihe geçti. Bu arada hava sıcaklığı seviyeleri, dünyanın ısınmakta olduğunun bir kanıtı değil; fakat asıl kanıt okyanuslarda. Bu sene yayımlanan çok sayıda önemli araştırma, dünya okyanuslarının ısındığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Atmosferdeki karbondioksit oranının yüzde 45 yükselmesi ile 1.5 derece sıcaklık artışına ulaşmışılması, küresel ısınmaya karşı gelen isimlerin haksız olduğunu kanıtlıyor.

► Küresel ısınma kaynaklı yaşanan hava olayları da oldukça kötü sonuçlara yol açabilecek nitelikte. Örneğin ısınan dünyada, artan buharlaşma kuraklığın artmasına neden olurken; dünyanın bazı bölgelerinde ise artan buharlaşma daha yüksek neme dönüşerek, sellere neden olacak yağışlara yol açacak. Zaten yağış oranının yüksek olduğu bölgeler, daha da fazla yağışla karşı karşıya kalacak.

► Kuzey Kutbu’nda izlenen sıcak dalgası buzulların erimesini hızlandırdı. İngiltere, Myanmar, Arjantin, Endonezya, İspanya ve Mısır’da büyük çaplı seller yaşandı. Hindistan ve Orta Doğu’da aşırı sıcak hava dalgaları izlendi. Öte yandan küresel ısınma ile birlikte tayfun ve kasırgalar daha güçlü olmaya başladı; çünkü biz dünyayı ve okyanuslarını ısıttıkça, bu kasırgaları güçlendiren enerji ortaya çıkıyor. Nitekim 2016 yılında, son zamanların en güçlü kasırgaları yaşandı.

Çirkin

► Bu kategoride yer alan “çirkin” gelişmelerden birisi ABD Başkanlık seçimini Donald Trump’un kazanmış olması. Dr. Abraham bu konuda şunları söylüyor: “Trump’ın küresel ısınma sorununu ciddiye alacağını ümit ederken, o etrafını bilim insanı olmayan kişilerle doldurdu. Bu insanlar fosil yakıtı savunuyorlar. İklim değişikliğini araştıran bilim insanlarını yok sayıyorlar. Dolayısıyla ne Trump ne de hükümetinin iklim değişikliğini ciddiye alacağını sanmıyorum. Fakat tabi ki, iklim değişikliğinin ekonomik ve sosyal açıdan yaratacağı zararları algılarsa, kendini dünyanın kurtarıcısı ilan edebilir”

► Bir diğer çirkinlik ise küresel ısınmaya yönelik bilgi kirliliğinin devam ediyor olması. Profesyonel ve sorumlu kişi ve organizasyonların yetersiz olması, küresel ısınma ile ilgili haberlerin güvenilirliğini zedelemeye devam ediyor.