2010 Ajansı 'Kültürel Mirasın Korunması-Kentsel Projeler' için 160 Milyon TL Harcadı
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, kentin 'Avrupa
Kültür Başkenti' ilan edildiği 2010 sürecinde hayata geçirilen 'kültürel
mirasın korunması ve kentsel projeler' alanında yapılan çalışmalar için
160 milyon 501 bin 912 TL harcadı. Sağlanan bütçenin
125 milyon 684 bin 474 TL'si restorasyon, onarım, yapım işleri,
13 milyon 313 bin 710 TL'si proje tasarım işleri, 21
milyon 503 bin 728 TL'si envanter, tecrübe artırımı, eğitim, yayın
projelerinde kullanıldı. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Vakıflar Genel Müdürlüğü ve belediyelerin sunduğu projeler,
'kültürel mirasın korunması ve kentsel projeler'in büyük bölümünü oluşturdu.
Ajansın faaliyet süresi boyunca bu alanda 470 adet proje
başvurusu oldu, bunlardan 158 adedine 2010 programında yer
verildi. Meydan ve sokak düzenlemeleri, anıtsal yapıların korunmasına yönelik
projelerin çizimi ve uygulamalarıyla ilgili 100 proje (71 uygulama, 29 proje
yapımı) hayata geçirildi. Bu 100 proje kapsamında 188 adet yapının onarımı, 30
adet yapının proje çizimi, 34 sokak ve meydanda yayalaştırmaya yönelik
düzenlemeler, 8 hazirede onarım, 6 adet anıtın aydınlatma projelerinin çizimi,
18 adet sokak ve caddede aydınlatma çalışması gerçekleştirildi. Diğer 58 proje
kapsamında ise bu alanda bilinçlendirme, envanter, tecrübe artırımı ve yayın
gibi konularda çalışmalar yapıldı.
"İstanbul'a önemli
bir katkı"
İstanbul 2010 Avrupa Kültür
Başkenti Ajansı Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Gürkan,
kültürel miras alanında birtakım yeni yöntemlerle bilinçlenmeyi sağlayarak yol
almaya çalıştıklarını belirterek, ''Bunun sonucunda da ulaştığımız 188 tane
yapının restorasyonu, yeni kültür merkezi, müze yapımı İstanbul'a önemli bir
katkıdır'' dedi. ''Projeler içinde en büyük ağırlığı kültürel miras ve kentsel
projelere verdik. Çünkü hem kalıcıydı, hem de İstanbul'un inanılmaz derecede
kültürel miras potansiyeli vardı. Bunun korunması ve ileriye yönelik
yaşatılması, kullanım kararlarının alınarak fonksiyonlandırılması açısından bize
önemli bir görev düştü'' diyen Gürkan, bugüne kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi sorumluluğunda olan,
ancak bazı sebeplerden dolayı gerçekleştirilememiş olan onarım çalışmalarının
İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmesiyle ele alındığını anlattı.
Projeleri değerlendirirken yapıların önemini, tanınırlığını, görülebilirliğini
ve ziyaretçi potansiyelini de dikkate aldıklarını belirten Gürkan, ''Üç
imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul'un, özellikle tarihi yarımada denilen
bölgesinde yoğun bir kültürel miras potansiyeli var'' dedi.
158
projeyle 188 yapı ele alındı
Gürkan, bu
bütçeyle, kabul edilen 158 proje kapsamında 188 yapının onarımını ve
restorasyonunu gerçekleştirdiklerini, ayrıca 30 adet yapının restorasyon
projesinin hazırlandığını, bazı sokaklarda yayalaştırma, meydan düzenleme
çalışması yapıldığını ifade etti. Bazı sokaklarda aydınlatma işlerinin de
yürütüldüğünü belirten Gürkan, ''Kente gelen ziyaretçiler güvenliklerini de ön
planda tutuyorlar. Gezerken kendi güvenliklerini tehlikeye atabilecek olan
karanlık mekanlardan korkuyorlar. Dolayısıyla bu mekanların aydınlatılması
gerekiyor. Ayrıca yapıların algılanabilirliğinin de arttırılması gerekiyor. Bu
aydınlatmalarla birlikte bu algılanabilirliği de arttırıyorsunuz, ayrıca kente
de bir gece silueti kazandırmanız lazım'' diye konuştu.
Gençlere yönelik eğitim
programı
Gürkan, İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti Ajansının, bu restorasyon ve onarım projelerinin yapım
yöntemlerine de olumlu katkılar sağladığını belirterek, projelerin danışma
kurulu aracılığıyla yürütüldüğünü, klasik kontrollük mekanizmasının yanı sıra
bilim adamlarını da bu projelere dahil ettiklerini ve sorunların kısa sürede
daha sağlıklı ve daha hızlı hayata geçirilmesinin sağlandığını söyledi. Ayrıca
hem teorik, hem de pratik anlamda eğitim çalışmalarının gerçekleştirildiğini
anlatan Gürkan, ''Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Koruma ve Restorasyon Firmaları
Birliği işbirliğiyle ajansımızın da katkılarıyla ara eleman olarak yetişmek
isteyen gençleri bir araya getirdik ve eğitim programı düzenledik'' dedi.
Önemli projelerden
bazıları
Mehmet Gürkan, Ayasofya
Müzesi, Topkapı Sarayı, Galata Mevlevihanesi, Süleymaniye bölgesinde grup
çalışmalarının hayata geçirildiğini söyledi. Gürkan, Topkapı Sarayı'nda birçok
yapıda çalışmaların yürütüldüğünü, mutfaklar bölümü, Revan Köşkü, Sofa Köşkü ve
Sofa Camisi'nde yürütülen çalışmaların bir ay içinde tamamlanacağını anlattı.
Ayasofya'da uzun yıllardır kangren olmuş iskelesinin sökülmesini bir iş olarak
görmediklerini, ana kubbenin onarımının tamamlanması açısından bir iş olarak
kabul ettiklerini belirterek, ''Ana kubbedeki onarım çalışmalarını tamamladık,
iskeleyi söktük. Bunun devamında içerideki 7,5 metrelik 8 hat levhasının, ahşap
elemanların, dış cephenin onarımını gerçekleştirdik'' şeklinde konuştu. Gürkan,
Ayasofya'da, yapıldığı döneme ait, dünyanın bilinen en büyük boyutlu vaftiz
teknesinin de içinde bulunduğu Vaftizhane Atriumu'nun ziyarete açılacak duruma
getirildiğini hatırlattı. Galata Mevlevihanesi'nde ise geçmişte başlayan
restorasyon çalışmalarında eksik kalan bölümleri tamamladıklarını anlatan
Gürkan, mevlevihanenin ziyaretçilere açılabilmesi için içinin teşhirini
yaptıklarını, bahçesinin de çevre düzenlemesini gerçekleştirdiklerini söyledi.
UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan
Süleymaniye bölgesinde ahşap evlerin onarımıyla ilgili çalışmaları geçen yıl
başlattıklarını anımsatan Gürkan, ''Koruma Uygulama Denetim Bürosu (KUDEB) ile
birlikte 7 yapının onarımını tamamladık. 3 etap halinde İstanbul Üniversitesinin
de kullanımında olan ahşap yapıları da ele alıp, diğer taraftan Mimar Sinan'ın
eseri olan Darüşşifa ile birleştirerek, önemli bir çalışma başlattık. Bu
çalışmaları önümüzdeki 3 ay içinde tamamlamayı hedefliyoruz'' dedi.
İstanbul'daki çalışmaları, kültür mozaiğini dikkate alarak yürüttüklerini dile
getiren Gürkan, şunları söyledi:
''İstanbul'da
Ermeni, Rum ve Musevi cemaatiyle ortak çalışmalar yürüttük. Bunlardan en ileri
seviyeye getirebildiğimiz, çalışmaları neredeyse bitme aşamasına gelen Vortvots
Vorodman Kilisesi'ydi. Bu kilisenin kültür merkezine dönüştürülmesiyle ilgili
cemaat bir proje getirdi. Çevredeki diğer talepleri de karşılayacak şekilde bir
kültürel mekan haline getiriliyor kilise. Musevi cemaatiyle de Kamondo Anıt
Mezarı'nın onarımı için protokol imzaladık. Aynı zamanda Haliç kıyısındaki Mayor
Sinagogu'nun da kültür merkezine dönüştürülmesi için projeleri koruma kuruluna
teslim ettik. Rum cemaatiyle de İstanbul'un Rum mimarlarına ilişkin önemli bir
çalışma yürüttük. Bir belgelendirme amaçlı katolog basımı ve bu mimarlarla
ilgili sergi düzenlendi. Ayrıca Çatalca'da yapımını sağladığımız Mübadele Müzesi
açıldı.''
Kılıçali Paşa Camisi'ndeki
yangın
Gürkan, Kılıçali Paşa
Camisi'nin restorasyonunda olduğu gibi bazı sorunların da yaşanabildiğini ifade
ederek, şunları söyledi:
''Bizler kurumlardan
gelen başvurulara göre yol alıyoruz. Bu çalışmalara finansal destek verirken,
işin kalitesinin de yüksek derecede olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bunlarla
ilgili tüm kontrollük işlemleri, o idarelerdeki kontrollük teşkilatı tarafından
yürütülüyor. Kılıçali Paşa Camisi'ndeki yangının sebebinin kubbedeki eski bir
kablonun alev alması sonucu çıktığı saptandı. Bilim kurullarıyla istediğiniz
kadar işleri desteklemeye çalışın, istediğiniz kadar kontrollük mekanizmasını
güçlendirin bu tür kazalar her zaman olabiliyor. Önemli olan, bu tür olaylarla
karşılaşılmaması için tedbirli olunması.''
''AKM'de iyi bir proje rafa kaldırıldı''
Gürkan, Atatürk Kültür Merkezi (AKM)
Projesinin İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının en çok önem verdiği
konu olduğunu söyledi. Bu projeyle ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan
protokol kapsamında 2008 yılında çalışmalara başladıklarını ifade eden Gürkan,
AKM ile ilgili süreci şöyle anlattı:
''Çok kısa
süre içinde avan projelerini yaptırdık, kuruldan geçirdik. Uygulama projelerini
elde etmeden önce sanatçılarla, meslek odalarıyla, derneklerle, Kültür ve Turizm
Bakanlığı ile ortak toplantılar yapıldı. Bu toplantılar sırasında tasarım
grubuna ve mimara talepler iletildi. Onlar da bu taleplere göre projeleri
çizdiler. Projeler tamamlandıktan sonra koruma kuruluna gitti. Kurul da onayladı
ama bu süreçte sendikadan ve sanat camiasından Kültür ve Turizm Bakanlığı ile
ajansa çatıda restoran yapılmaması, bilet gişelerinin içeri alınmaması,
fuayelerin birleştirilmesi, boyahanenin dışarıya çıkarılması gibi bazı teknik
itirazlar geldi. Bunlar önümüzde sıkıntı yaratacaktı, bir daha projeyi revize
ettik, bir daha kurula götürdük. Koruma kurulu projeyi onayladı, ihalesini
yaptık. İhale sonucunda firma belirlendi, onarım çalışmalarına başlanacakken
yürütmeyi durdurma kararı geldi. Bu karara baktığımızda sendikanın ilk avan
projeye yaptığı itiraz sonucunda alınan bir yürütmeyi durdurma kararı olduğunu
gördük. Sendika dediğinden vazgeçmedi. Yine onların istediği şekliyle
düzeltmeler yaptık projede. Mimarlar Odası vizesi alındı ve koruma kuruluna
götürüldü.''
Projenin koruma kurulunda
değerlendirilebilmesi için sendikanın davayı geri çekmesi gerektiğini ifade eden
Gürkan, ''Sendika, davayı geri çekmediği için kurul projeyi değerlendiremedi.
Ajansın süresi de dikkate alınarak maalesef iyi bir proje rafa kaldırılmış
oldu'' dedi. Gürkan, ''Kültürel miras alanında birtakım yeni yöntemler getirerek
bilinçlenmeyi sağlayarak yol almaya çalıştık. Bunun sonucunda da ulaştığımız 180
tane yapının restorasyonu, yeni kültür merkezi, müze yapımı İstanbul'a önemli
bir katkıdır'' diye konuştu. Gürkan, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti
Ajansının sayısal olarak da büyüklük olarak da çok önemli işler üstlendiğini, bu
işlerin Haziran ayına kadar tamamlanacağını söyledi. Restorasyon sırasında
beklenmeyen sorunların yaşanabildiğini, bu nedenle sürenin uzatılması
gerektiğini dile getiren Gürkan, ''Yasamızda tasfiyeyle ilgili bir hüküm var.
Orada belirtilen kurumlarla görüşülerek, kaynağını tekrar bu kurumlara sağlamak
üzere onların sorumluluğuna vermemiz yönünde ilerlememiz gerekiyor'' dedi.
Ayasofya
Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtlarının
başında gelen 1473 yıllık mimari harikası Ayasofya, 900 yılı aşkın süre kilise,
481 yıl cami olarak kullanıldıktan sonra 1935 yılında Atatürk'ün isteğiyle müze
oldu.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından Ayasofya'nın ana
kubbesinin restorasyonuna verilen destekle tamamlanan çalışmalar sonrasında 17
yıldır içeride bulunan 180 tonluk dev iskele söküldü. 1993 yılından beri süren
Ayasofya ana kubbe mozaiklerinin restorasyon çalışmaları, İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti Ajansının 2009 yılında kuzeydoğu çeyreğinde gerçekleştirdiği
mozaik restorasyonu ve konservasyonuyla tamamlandı. Müzenin kuzeydoğu kubbesinde
yer alan ve 160 yıl sonra gün yüzüne çıkarılan tahminen 700 yaşındaki altı
kanatlı melek yüzünün ortaya çıkması, Ayasofya'yı yeniden dünya gündeminin üst
sıralarına taşıdı.
Ayasofya iç narteks tonoz
yüzeylerinde bulunan yaklaşık 600 metrekare mozaik ve mozaik taklidi yüzeylerde
konservasyon ve restorasyon gerçekleştirildi. Mozaikleri Justinianus dönemine
tarihlenen iç nartekste uzun yıllar sonra ilk defa yapılan bu çalışmalar
sayesinde dünyada eşi benzeri olmayan mozaiklerin korunmasına yönelik ciddi bir
adım atıldı.
Çalışmalar kapsamında müzenin iç
mekanını aydınlatan kandillikler ve maksurelerin restorasyonu da yapıldı.
Fransız avizeci Marsiye'den alınan kandilliklerden yenilenen 70'i küçük biri
büyük kandillik için toplam 3 bin 512 adet cam fanus yenilendi.
Ayasofya'da Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye
ait 7,5 metre çapındaki 8 hat levhasının restorasyon ve konservasyon çalışmaları
da tamamlandı. Yüzeylerinde is ve kir oluşmuş, taşıyıcılarında ve altın
varaklarında bozulmalar meydana gelmiş hat levhaların yüzeyleri temizlendi ve
hatların altın varak yüzeylerinin restorasyonu yapılarak taşıyıcıları takviye
edildi.
Ayasofya Müzesi kandillikleri ve hat
levhalarının restorasyonu, konservasyonu ve acil onarımının yapılması için 1
milyon 341 bin 273 TL, cephe acil onarım işi için 1 milyon 215 bin 75 TL bütçe
ayrıldı. Müzenin diğer projeleri de eklendiğinde bütçesi 3 milyon 990 bin 753 TL
oldu.
Topkapı
Sarayı
İstanbul'un fethinden sonra
Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan, günümüzde yerli ve yabancı
turistlerin en çok ziyaret ettiği müzelerin başında gelen Topkapı Sarayı da
zamanın yarattığı tahribattan kaçamadı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti
Ajansı, bu önemli mirasın gelecek nesillere aktarılması için yapılan koruma
çalışmalarına destek verdi.
Topkapı Sarayı
Müzesi bünyesinde bulunan, dünyanın en zengin koleksiyonlarından biri olan Çin
ve Japon porselenlerinin sergilendiği mutfaklar bölümünde yer alan koleksiyonun
bir bölümü, 1999 depreminden sonra kaldırıldı. 1 milyon 871 bin 633 TL'lik bütçe
kapmasında sürdürülmekte olan çalışmalarla Topkapı Sarayı Müzesi mutfaklar
bölümünün restorasyonu ve deprem performansının değerlendirilerek bu kültürel
mirasın olası bir depreme karşı güçlendirilmesi, Çin ve Japon porselenlerinin
çağdaş tekniklerle sergileneceği bir mekan yaratılması amaçlandı. Sarayda
restorasyon sonrasında açılacak olan ''Osmanlı Mutfak Kültürü'' sergisinde,
padişahın sofrası, ziyaret sofrası gibi sofra düzenleri, kahve ve helva kültürü
gibi bölümler bulunacak.
Topkapı Sarayı'nda
2010 enerjisiyle restore edilen yapılar arasında Osmanlı konut ve saray
mimarisinin bütün özeliklerini taşıyan Bağdat, Revan, Sofa köşkleri, İncirlik ve
Lala bahçeleri, Sofa Camisi, Mecidiye Kuleleri Kapısı da bulunuyor. Müzenin
geleceğe taşınması için hazırlanan tüm projelerin toplam bütçesi, 6 milyon 697
bin 342 TL'yi buluyor.
Süleymaniye
Külliyesi ve Darüşşifası
Kanuni
Sultan Süleyman tarafından 1550-1557 yılları arasında Mimar Sinan'a yaptırılan
Süleymaniye Külliyesi, merkezinde cami bulunan sıbyan mektebi, 4 medrese,
darülhadis, darülkurra, tıp medresesi, darüşşifa, imaret, kütüphane, sebil,
tabhane, mülazım hücreleri, hamam ve 36 dükkandan oluşuyor. Mimar Sinan'ın en
önemli eserlerinden biri olan darüşşifa binasının restorasyon çalışmaları 12
Haziran 2009 tarihinde yürütülmeye başlandı. Darüşşifanın, kullanım hakkının
Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi'ne verilmesiyle birlikte kütüphane
bünyesinde bulunan yazma eserlerin restorasyonunun yapılacağı mekanların
oluşturulması ve yapının yazma eserler üzerinde çalışan uzmanların
araştırmalarını yapabilecekleri bir enstitü olarak işlevlendirilmesi amaçlandı.
Kuruluşunda her türlü hastalığın tedavi edildiği bir hastane olan ve
İstanbul'daki diğer darüşşifaların ilaçlarını temin ettiği büyük bir ecza deposu
bulunan darüşşifa, restorasyonların tamamlanmasının ardından günümüzde yazma
eser hastanesi olarak, kültürel mirasın bir parçası olmaya devam edecek.
Süleymaniye Külliyesi Darüşşifası'nda yürütülen restorasyon çalışması, 4 milyon
256 bin 619 TL'ye mal olacak.
2010 Avrupa Kültür Başkenti
Ajansı tarafından yürütülen restorasyon ve yenileme çalışmalarıyla ele alınan
tarihi ve kültürel miras eserleri arasında Galata Mevlevihanesi, Surp Vortvots
Vorodman Kilisesi, Arap Camisi, Haseki Külliyesi, Kılıç Ali Paşa Camisi de
bulunuyor.
Galata
Mevlevihanesi
Osmanlı'nın Pera'da bıraktığı en derin iz olan
ve 1491 yılında 2. Beyazıt döneminde kurulan Galata Mevlevihanesi, 1925 yılında
tekkelerle birlikte kapatıldı. Mevlevihaneye bağlı yapılar bir süre lojman,
ilkokul ve karakol olarak hizmet verdikten sonra 1975'te Divan Edebiyatı Müzesi
olarak ziyarete açıldı. İstanbul'un ilk ve orjinal haliyle günümüze ulaşabilen
tek mevlevihanesi olan Galata Mevlevihanesi, ajansın 1 milyon 533 bin 812 TL'lik
bütçe desteğiyle yenilenen yüzüyle bu yıl ziyaretçilerini karşılayacak. Mevlevi
kültürünün gün ışığına çıkarılması ve günümüz müzecilik anlayışının sunduğu
modern tekniklerle sergilerin yapılmasına yönelik 2009 yılında başlayan bakım,
onarım ve koruma çalışmalarının tamamlandığı mevlevihanede, ayrıca Osmanlı
İmparatorluğu döneminin önemli dervişleri, neyzenleri ve divan şairlerinin
kabirlerinin bulunduğu Hamuşan Hazire Alanı'nın restorasyonu da yapıldı. Restore
edilen eserler arasında Halet Efendi Kütüphanesi, Halet Efendi Türbesi ve Şeyh
Galip Dede Türbesi de bulunuyor. Çevre düzenlemeleriyle de mevlevihane
bahçesinin ziyaretçilere daha nitelikli hizmet vermesi sağlandı.
Arap
Camisi
4. Haçlı Seferi'nden sonra
İstanbul'da kurulan Doğu Latin İmparatorluğu döneminde inşa edilen Latin
kiliselerinden biri olan Arap Camisi, milattan sonra 717 yılında İstanbul'un
fethi için gelen Müslüman Araplar tarafından ilk ezanın okutulduğu cami olması
nedeniyle ayrı bir önem taşıyor. Osmanlı döneminde ilk olarak Sultan 3. Mehmet
zamanında bir onarım geçiren Arap Camisi'nin etrafındaki yapılar 17. yüzyılın
sonlarına doğru olası zararları önlemek amacıyla yıktırıldı. 1734 yılında Saliha
Sultan tarafından büyük bir restorasyon çalışmasının yaptırıldığı cami, 1807'de
Galata'da çıkan yangında zarar gördü ve esaslı bir tamir geçirdi. 1868 yılında
2. Mahmut'un kızı Adile Sultan ile eşi Mehmet Ali Paşa tarafından yaptırılan
büyük bir restorasyon çalışmasına tabi tutulan caminin avlusunun altına bir
sarnıç ile şimdiki şadırvan inşa edildi. Balkan Savaşı'ndan önce tekrar tamir
edilen camide, Giritli Hasan Bey tarafından önemli değişiklikler yaptırıldı.
Caminin ahşap döşemesinin altından çok sayıda kitabeli ve armalı mezar taşı
çıkarıldı. Mihrabın yanındaki hücrenin ''Mesleme'nin Çilehanesi'' olarak
düzenlenmesi ve kaldırılan hünkar mahfili merdiveninin yerine rüya ile
keşfedildiği söylenen Arap Baba Türbesi'nin yapılması yakın tarihlerde
gerçekleşti. Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetindeki caminin restorasyonu,
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programı kapsamında yapılıyor. Caminin,
koruma kurulu onaylı 2 milyon 462 bin 754 TL bütçeli restorasyon projesi, devlet
ve üniversite arşivlerinde yer alan belgelere, yerinde yapılan ayrıntılı
araştırmalara göre elde edilen verilere dayalı olarak, bilimsel kurulun
kararları doğrultusunda gerçekleştiriliyor.
Kılıç Ali Paşa Camisi
Kaptan-ı Derya Kılıç Ali'nin 16. yüzyılda Mimar Sinan'a yaptırdığı ve
Ayasofya'nın küçük boyutta bir kopyası niteliğini taşıyan Tophane'deki Kılıç Ali
Paşa Camisi, 2010 enerjisiyle yüzyılların tozundan arındırılıyor. Mimar
Sinan'ın, çok daha küçük ölçüde olmak üzere Ayasofya'nın planını ve Osmanlı
dönemi Türk mimarisinin unsurlarını kullanarak, değişik bir mimari anlayışla
inşa ettiği eser, Ayasofya mimarisinin geliştirilmiş bir aşaması olarak
nitelendiriliyor. İstanbul ulaşımının kilit noktalarından birinde bulunan, deniz
ve kara trafiğinin yarattığı hava kirliliğinden olumsuz etkilenen Kılıç Ali Paşa
Camisi, 7 milyon 202 bin 720 TL'lik restorasyon bütçesiyle tepeden tırnağa elden
geçiriliyor.
Haseki Külliyesi müze
oluyor
Fatih ilçesinin Haseki
semtinde cami, medrese, imaret, darüşşifa ve sıbyan mektebinden oluşan ve 16.
yüzyılda inşa edilen klasik dönem külliyesi olan Haseki Külliyesi, atıl durumdan
kurtarılarak müzeye dönüştürülecek. Mimar Sinan'ın baş mimar seçildiği yıl
Hürrem Sultan için yaptığı külliye içindeki medresenin, yürütülen restorasyon
çalışmalarıyla kütüphane ve enstitü merkezi olarak, müzeden bağımsız bir girişle
müze ziyaretçileri dışındaki kullanıcılara da açılabilmesi, imaret ve darüşşifa
yapılarının sergi birimi olarak, dış mekanların ise herkese açık dinlenme mekanı
ve aynı zamanda açık hava müzesi olarak kullanımı öngörülüyor. Bir süredir boş
tutulan külliyenin, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından
yürütülen 6 milyon 605 bin 50 TL bütçeyle restore edilerek, mayıs ayında
açılması planlanıyor.
Surp Vortvots
Vorodman Kilisesi
19. yüzyılın ilk
çeyreğinde Kumkapı'da patriklik makamına bağlı bir külliye olarak Krikor Balyan
tarafından inşa edilen Surp Vortvots Vorodman Kilisesi, restorasyon çalışmasıyla
iyileştirilerek, kentsel tasarım ölçeğinde kent kullanımına açılacak ve kültürel
bir işlevsellik kazandırılacak. 2 milyon 200 bin 877 TL'ye mal olacak
restorasyon ile kilisenin bir kültür merkezine dönüştürülmesi, sergileme ve
çeşitli kültürel aktivitelere uygun çok amaçlı bir işlev kazandırılması, ziyaret
edilebilir hale getirilmesi, Ermeni kültürünün gerek İstanbul bağlamında gerek
semt bağlamındaki tarihsel varlığına yönelik farkındalık bilincinin
oluşturulması hedefleniyor. 1940'lı yıllarda zincir ve halat fabrikası olarak
kullanılan, Varto ve Lice depremzedelerinin barınma ihtiyacını karşılayan
kilise, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının yürüttüğü proje
çerçevesinde şehrin yeni kültür odaklarından biri olacak.
Diğer
projeler
İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti Ajansı, restorasyon projeleri kapsamında kentteki muhtelif
türbeleri de restore ediyor. Toplam 4 etapta tamamlanacak türbeler
restorasyonuyla, Türk ve İslam dünyası için önemli kişilerin türbelerinin ve
hazire alanlarının bakım ve onarım çalışmalarının yapımı amaçlanıyor. 4 milyon
982 bin 60 TL'ye mal olacak restorasyon kapsamında 22 ayrı türbe ve hazire alanı
ele alınıyor.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür
Başkenti Ajansının hayata geçirdiği restorasyon projeleri arasında 1 milyon 328
bin 407 TL bütçesiyle Şehzade İmareti restorasyonu, 8 milyon 779 bin 200 TL
bütçesiyle Kandilli Geleneksel El Sanatları ve Kültür Merkezi, 2 milyon 237 bin
594 TL bütçesiyle Şehzade Türbeleri ve Hazire Alanları Projesi, 8 milyon 492 bin
930 TL bütçesiyle Sultanahmet Meydanı düzenlemesi, 1 milyon 319 bin 240 TL
bütçesiyle Fatih Davutpaşa Medresesi, 3 milyon 186 bin TL bütçesiyle Eyüp Rami
Kışlası Kütüphane Binası, 2 milyon 391 bin 619 TL'lik Otağ-ı Hümayun Binası'nın
restorasyonu öne çıkıyor.
Restorasyon projeleri
dışında, UNESCO Dünya Miras Komitesinin 2004 yılından beri istediği, ancak
bugüne kadar ilgili kurumların programlarında yer veremediği ''Tarihi Yarımada
Alan Yönetim Planı'' da İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının bütçe
katkısı ve ilgili kuruluşların koordinasyonuyla yapılarak UNESCO'ya iletildi.
Yenikapı Marmaray Metro Transfer Merkezi'ndeki
kazılar sonucu ortaya çıkan İstanbul'un 8 bin yıllık geçmişini belgeleyen
arkeolojik alanın uluslararası ve ulusal tasarımcılar eliyle projelerinin elde
edilmesi için de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ortaklaşa çalışmalar
başlatıldı.
İstanbul'un Anadolu yakasında
yürütülen en kapsamlı arkeoloji çalışması olan Küçükyalı Arkeoloji Parkı'ndaki
kazılar, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının 360 bin TL'lik bütçe
desteğiyle 2010 yılında da devam etti. Ayrıca aralarında Hasköy Mayor Sinagoğu,
Kariye Müzesi, Sirkeci Hocapaşa Yayalaştırma Bölge İyileştirme, Beykoz Riva
Kalesi restorasyon ve iyileştirme projelerinin de yer aldığı çok sayıda proje
hayata geçirildi.
Öte yandan, Şişli
Kaymakamlığı olarak kullanılan Köse Mehmet Raif Paşa Konağı, İstanbul'da modern
bankacılığın, kentte ilk belediyenin kuruluşunun, kentsel altyapının
modernleşmesinin, yeni eğitim kurumlarının oluşmasının öncüsü olan Abraham
Salomon de Kamondo'nun anıt mezarının da restorasyonu ele alındı.