New York'taki Dünya Ticaret Merkezi ve Washington'daki Pentagon binasına uçaklarla yapılan intihar saldırılarında yaklaşık binlerce kişi yaşamını yitirdi. ABD'nin ekonomik, askerî ve siyasal merkezlerine yönelik saldırı dünyayı savaş öncesi durumuna getirdi.
ABD'nin ekonomik gücünün ve New York panoramasının simgesi Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin yıkılması New York'taki yaşamı gerek psikolojik gerekse fiziksel anlamda değiştirdi. Mimarlık tarihinde yerini almış önemli binalar yıkılırken 20. yüzyıla damgasını vuran "yüksek yapılar" konusu çeşitli yönleriyle tartışılmaya başlandı. '70'li yıllarda dünyanın en yüksek binası unvanını taşıyan, günümüzde de New York'un en büyük büro binası olan Dünya Ticaret Merkezi 110 katlı iki gökdeleni de içine alan yedi binalık bir kompleks şeklinde tasarlandı. Mimarî tasarımını Minoru Yamasaki & Associates ile Emery, Roth & Sons yaptı. Yaklaşık 1.25 milyar dolara mal olan merkezde 50 bin civarında kişi çalışıyor, günde 90 bin kadar turist tarafından ziyaret ediliyordu. Proje ile ilgili ilk düşünceler 1960'ta ortaya atıldı, 1973'te kompleks genel hatlarıyla tamamlandı, 1976'da ise bütünüyle bitirildi. Bir numaralı kule 417 m, iki numaralı kule ise 415 m yüksekliğindeydi. Kuleler "tüp bina" tipinin en tanınmış örnekleriydi. İki "kutu" biçiminde tasarlanan kulelere yöneltilen ilk eleştiriler, böylesi bir biçimin Manhattan'ın rüzgâr yüküne uygun olmadığı yönündeydi.
Projenin getirdiği en büyük yenilik, tipik çelik kafes konstrüksiyon yerine taşıyıcı çelik dış duvarları koymasıydı. Kulelerin her yüzünde 61 adet çelik kolon bulunuyordu. Bu kolonlar kendi ağırlıklarını ve döşemelerin yarı ağırlığını taşıyorlardı. Merkezdeki kolon grubu ise ek olarak asansörlerin ve mekanik donanımın ağırlığını taşıyordu. Ancak mühendislere göre binanın handikabı tüp şeklinde oluşturulan bu çelik konstrüksiyon. Yaklaşık 91 bin litre uçak yakıtı binanın çekirdeğinden aktı, sıcaklık 800 dereceye yükseldi, çelik taşıyıcılar eridi ve katlar birbiri üstüne yıkıldı. Binanın kendi ağırlığı yıkımın şiddetini artırırken Manhattan'a 34 km uzaklıktaki Palisades'te yapılan sismik ölçmelerde 2.1-2.3 Richter büyüklüğünde bir deprem sarsıntısı kaydedildi. Kulelerin yıkılmasından sonra da sorunlar sürüyor. Yaklaşık 1.2 milyon ton ağırlığındaki moloz kaldırıldıktan sonra olabilecekler mühendisleri korkutuyor.
Dünya Ticaret Merkezi'nin zeminaltında yedi kat ve Hudson Nehri'nden gelebilecek tehlikelere karşı inşa edilmiş "banyo küveti" biçiminde, yaklaşık 21 m derinliğinde bir yeraltı duvarı bulunuyor. Temel hafriyatı altı ay, duvarın yapımı bir yıl sürmüş, Avrupa'da uygulanan en gelişmiş teknik kullanılmış, çalışmalara Venedik'ten de bir uzman katılmıştı. Kuleler otopark, mağaza ve restoranların yer aldığı bu zeminaltı strüktürünün içine çöktüğünden burası henüz beton, çelik ve öteki malzemelerle sıkışmış biçimde dolu.
En büyük korku Hudson Nehri'nin bu dev temel çukurunu doldurması, çevredeki öteki binaları sarsıp binalara ve metro istasyonlarına zarar vermesi. Mühendisler istinat duvarının ne kadar zarar gördüğünün bilinmediğini söylüyorlar. Duvarın, binaların yıkılışı sırasında zarar görmüş olabileceği, içine dolan molozun sıkıştırmasıyla şimdilik bunun fark edilemeyeceği düşünülüyor. Planlanan önlem, duvarın yapımında olduğu gibi gergi bantları ile desteklenmesi.