TBMM Bayındırlık Komisyonu Başkanı Nusret Bayraktar, 'AKM Cumhriyet'i
yansıtmıyor' dedi. Peki hangi yapı yansıtıyor, Sütlüce Kongre Merkezi mi, semt
konakları mı, adalet sarayları mı? Siyasetçiler artık mimarlara ve uzmanlara
değer vermeli
Siyasetçinin görevi elbette görüş beyan etmektir.
Ama bunu sıradan bir insan gibi yapmaz, söz konusu olan sanat, mimarlık, bilim
gibi bir konuysa, bu işi bilenlere, fikir üretenlere danışır. Kamusal görevi
böyle bir sorumluluk gerektirir. AKP milletvekili Sayın Nusret Bayraktar’a göre
AKM Taksim’e yakışmıyormuş. Yıkılması gerekirmiş.
Ayasofya Bizans’ı,
Sultanahmet Camisi Osmanlı’yı yansıtıyormuş, ama AKM Cumhuriyet’i
yansıtmıyormuş. Peki hangi yapı onun özlediği Cumhuriyet’i yansıtıyor? AKM’nin
üç katı bütçeye mal olan Sütlüce Kongre Merkezi mi? Yoksa Belediye’nin her biri
bir tasarım faciası olduğu kadar işletilmesi de mümkün olmayan sanat merkezleri
mi? Ahşap taklidi malzemelerle kaplanan semt konakları, arabesk belediye hizmet
binaları mı? Yeni yapılan kazulet adalet sarayları mı? Mimarı bile olmayan
uyduruk camiler mi? Belediyenin Saraçhane’deki binasına bir bakın. İçini
kartonpiyerlerle süsleyip, kitsch haline getirdiler.
AKM neden
Cumhuriyet’i yansıtmasın? Tam tersine 20. Yüzyılın kamusal sanat anlayışını en
iyi temsil eden yapılardan biri.Üstelik salon büyüklüğü, sahne sistemleri ile
hala çağdaşlarına örnek olacak çapta.
Ama fikir sahibi olmadan önce
siyasetçilerin yapması gerekeni iki sene önce sivil girişim yaptı, dünyanın en
iyi uzmanlarını bir araya getirdi, yıkılması da dahil hiçbir önyargı olmadan
bütün alternatifleri tartıştırdı. Ortaya mükemmel bir proje çıktı.
Şimdi
AKM için oluşan bu sivil girişim tekrar tarafları bir araya getirmeye ve
meseleyi yeniden önyargılı yaklaşımlardan kurtarmaya çalışıyor.
Sayın
Nusret Bayraktar da eğer merak ediyorsa, bu iş için yıllardır gönüllü olarak
emek veren insanlarla zahmet edip bir görüşsün, kendisine nasıl bir yöntem
izledik, ortaya nasıl bir proje çıktı, bilgi vermeye hazırız. Ama bu kafayla
giderse, görevini yapmış olmaz. Çünkü bu tepeden inmeci yaklaşım Cumhuriyet
döneminde ortaya çıkan pek çok kitsch yapının asıl sorumlusudur.
Yoksa
Türkiye’de dünyanın her yerinde başarılı mimarlık eserlerine imza atan, dünyanın
en prestijli mimarlık ödüllerini alan mimarlar var. Asıl sorun bu başarılı
mimarların Türkiye’de kamu tarafından dışlanması ve işlerin siyasetçiler
tarafından eşe dosta verilmesidir. Adam kayırmacılıktır. Mimarlık Türkiye’de bu
nedenle piyasa mekanizmalarına terk edildi. Kamu görevini yapmıyor, yaratıcılığı
desteklemiyor. Bundan halk zarar görüyor. Sorun burada. Bunu fark edersek, o
zaman neden kamunun bu kadar çok kötü yapıya sebep olduğunu daha iyi anlarız.
Bunu lütfen gözden kaçırmayalım.
Bayraktar ne
demişti?
Radikal’de 6 Ağustos’ta çıkan haberde Nusret
Bayraktar’ın şu sözleri yer almıştı: “Dünyanın herhangi bir yerinden turist
geldiği zaman önce götürüyoruz Ayasofya’ya, diyorlar ki ‘burası Bizans eseri’.
Sultanahmet’e götürüyoruz ‘burası Osmanlı eseri’ diyorlar. AKM’ye götürüyoruz
‘bu mu sizin Cumhuriyetinizin örnek eseri’ diye söylüyorlar. Ben Cumhuriyet’in
100. yıldönümüne, istanbul’un göbeği Taksim’e yakışır yeni bir kültür merkezinin
inşaa edilmesini uzun dönemdir savunuyorum. Yeni birşey yapalım
oraya.”