İzmir’in Seferihisar açıklarındaki 30 Ekim günü meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depreminin ardından oturdukları binaların riskli olup olmadığını merak eden vatandaşlar kentsel dönüşüm firmalarının kapısını çalıyor. Depremde 17 binanın yıkıldığını dile getiren Yapı Denetim Kuruluşları İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Osman Akbaşak, riskli binaların da yıkım kararı verilmesiyle birlikte yıkılmaya başlandığı ifade etti. Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi ile ilgili 6306 sayılı Kanun'a tabi kentsel dönüşüm firmaları bulunduğunu anlatan Akbaşak, "İzmir'de 506 adet bina yıkılıyor. Bu 4 bin 239 daire demektir. Çok ciddi bir sorumluluk. Bunların yanında orta hasarlı binalar var ki; içinde oturulması mümkün değil. Vatandaşlar başvururlarsa alacakları rapora göre binaları değerlendirilebilir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın internet sitesinde kentsel dönüşüm kuruluşlarının listesine ulaşmak mümkün." dedi.
DHA’da yer alan habere göre; binaların risk analizi için başvuru aşamasında apartman içindeki kat sahiplerinden birinin başvurusunun yeterli olduğunu kaydeden Akbaşak, başvuru üzerine binadaki kritik katlardan karotla beton ve demir örnekleri alındığını kaydetti. Röntgen ve ultrases cihazlarıyla ölçümlerin de yapılabildiğini vurgulayan Akbaşak şöyle devam etti:
"Binanın projesi varsa projesi üzerinden, yoksa rölövesi çıkartılarak statik hesap yapılıyor. Bunun sonucuna göre ya oturulabilir ya güçlendirilebilir ya da bina yıkılabilir kararı çıkıyor. Yeni bina, maliyetinin yüzde 30-35 altında bir maliyet getirmesi koşuluyla güçlendirme yapılır. 2000 yılından önce yapılan binalar tamamen risklidir. Bu tarihten sonra yapı denetim kuruluşları gözetiminde yapılan hiçbir binada hasar tespit edilemedi. Sahada Bakanlık ekipleriyle beraber incelemelerde bulunduk. 2000- 2020 yılları arasında yaklaşık 19 bin bina yapıldı. Bunlar içinde 76 tane az hasarlı bina tespit edildi. Bu binalarda sıva çiziğinden, badana boya lekelenmesinden başka hiçbir şey yok. Bizim sorunumuz 2000 yılından önceki yapı denetim kanunundan önce inşaat ruhsatı alan binalara ait. Bunların içinde herkesi birden karamsarlığa sürüklemek doğru değil. Ama ciddi bir kısmının depreme dayanıklı olmadığını kabul edebiliriz. Bu nedenle 2000 yılından önce yapılmış yapı denetime tabi olmayan binaların, kentsel dönüşüme başvurması daha doğrudur."
2000 yılından sonra binaların yapım aşamasında denetimlerin arttırıldığını söyleyen Yapı Denetim Kuruluşları İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Osman Akbaşak, yapı denetim kuruluşunun projelerin usulüne uygun yapılıp, yapılmadığını kontrol ettiğini belirterek zemin etüdünün önemine dikkat çekti. Daha önceki yıllarda arsa bazında zemin etüdü bulunmadığını ifade eden Akbaşak, beton dökümü, demir döşenmesi gibi bütün inşaat aşamalarının kontrol altında tutulduğunu anlattı. Akbaşak, depreme dayanıklı olarak inşa edilen binalarla ilgili şu bilgileri verdi:
"Türkiye'de daha önce görülmeyen büyüklükte bir deprem olmadıktan sonra binaların yıkılması söz konusu değildir. En büyük afette binalar yıkılabilir, hiç yıkılmayacak bina yapmak ekonomik değil. Sadece öngörülebilen depremlerde binanın yıkılmaması önemlidir. En kötü koşullarda da insanları içinden sağlam çıkartacak binalardır. Türkiye'de,.8 ya da 7,9'dan büyük deprem üretecek bir fayın olmadığını uzmanlardan dinliyoruz. İnşaat mühendisleri olarak yaptığımız hesaplarda 8 büyüklüğüne kadar olan depremlere dayanıklı binalar üretmeyi hedefliyoruz. 2000 yılı kesinlikle bir milattır. İzmir depremi bu miladın ilanı oldu."
Yapı sahiplerinden fedakarlık istedi
Riskli ilan edilen yapıların yıkımı halinde öncelikle tapuya şerh düşüldüğünü belirten Osman Akbaşak, satışı olanaksız hale gelen yapılar için sahiplerine 60 günlük süre verildiğini ifade etti. Gerekli olması halinde 30 gün daha süre verilip maksimum 90 gün içinde binanın yıkılmasının öngörüldüğünü kaydeden Akbaşak, "Eğer yapı sahipleri bu süre içinde binalarını yıktırmazsa devletin yaptırım gücü var. Binanın devlet eliyle yıktırılması mümkün. Sonrasında bir müteahhit firmayla anlaşılacak. Kentsel Dönüşüm Yasası kapsamında ya yapı sahiplerine 18 ay kira yardımı yapılır ya da düşük faizle kredi imkanı sunulur. Bugüne kadar ciddi miktarda bina dönüştürüldü. Bu dönüştürülen binalar arsası değerli olan ve yapı sahiplerinin belli bir varlık gücü olan binalardır. Asıl iş bundan sonrasına düşüyor. 20-25 yıl önce bir daire satın alan vatandaşa 'Bu binayı yık yenisini yap' demek kolay değil. Bazı bölgelerde imardan dolayı kat artışı oluyor. Kat artışı müteahhitlerin yararınadır" dedi. Yapı sahiplerinin de biraz fedakarlık yapması gerektiğini savunan Akbaşak, "Bugüne kadar kentsel dönüşüm konusunda yapı sahipleri en az eski dairesi kadar, olanağı varsa biraz daha lüksünü ve büyüğünü istediler. 100 metrekare riskli binada oturmaktansa 70 metrekare sağlıklı binada oturmak çok daha iyidir. Geleceğe yönelik düşünüp, torunlarınızla birlikte yaşamayı hedefleyin." diye konuştu.