İtalya'nın en çok okunan seyahat dergilerinden Bell'Europa,
''İstanbul: Avrupa ile Asya Arasında Gemide'' başlığıyla
Mart sayısındaİstanbul'a 14 sayfa ayırdı.
''Türkiye: Boğaziçi'' başlığıyla İstanbul'dan çok
sayıda fotoğrafın bulunduğu dergide, harita üzerinde müzelere ve saraylara
ilişkin bilgiler aktarıldı. İtalya'dan İstanbul'a ulaşım hakkında bilgiler
verildi. Oteller ve restoranlar
tanıtıldı.
Cristina
Gambaro'nun kaleme aldığı, Andrea Pistolesi'nin
fotoğraflarıyla süslenen yazı, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Tepesi ve
İstanbul'daki ilk yerleşimlere ev sahipliği yapan Kadıköy'den söz ederek
başlıyor.
Yazıda, çok
iyi korunmuş durumdaki 34 Roma gemisinin enkazına ulaşıldığı, aralarında Kuzey
Afrika'dan gelen amforalar, deriden yapılmış kıyafetler ve ayakkabılar, Ege'den
tabaklar bulunan tarihi eserlerin antik dönemde Boğaziçi'ndeki ticaret trafiğine
ışık tuttuğu belirtiliyor.
İstanbul'un ''Marmara Denizi ile Karadeniz'i birbirine bağlayan
aynı zamanda Asya ile Avrupa'yı birbirinden ayıran, resmi olmayan rakamlara göre
15 milyonluk nüfusuyla bir megapol'' olarak nitelendirildiği yazıda,
Boğaz, ''iki kıyı arasında her gün milyonlarca kişiyi taşıyarak gidip gelen
vapurların, balıkçı gemilerinin ve büyük petrol tankerlerinin gezdiği bir
nehre'' benzetiliyor.
Altın Boynuz ve Haliç
''Altın
Boynuz'' yani Haliç'in de anlatıldığı yazıda, 1502'de II. Beyazıd
döneminde Leonardo da Vinci'nin Galata'da bir köprü yapmak istediği ancak bunun
gerçekleşemediği de anımsatılıyor.
Yazıda, Galata
Köprüsü, ''alt katındaki balık lokantaları ve nargile kafeleri, üst
katında ellerinde olta balık tutan onlarca insanla İstanbul'un en canlı
noktalarından biri'' olarak
betimleniyor.
Boğaziçi'nin asırlar boyunca yerleşim yerlerine ev sahipliği yapmadığı,
surların dışında yaşamanın insanlara korkutucu geldiği ifade edilen yazıda,
Bizans döneminde kıyıda sadece manastırların olduğu, Osmanlı döneminde ise
Boğaziçi'nin yaşam alanlarına açıldığı, 1471'de Hünkar İskelesi'nde ilk sarayın
kurulduğu, bunu Beşiktaş, Bebek ve Ortaköy'dekilerin izlediği
anlatılıyor.
Dolmabahçe Sarayı'nın ''muhteşem'' olarak
nitelendirildiği yazıda, sarayın bölümlerine ilişkin ayrıntılı bilgi okurlarla
paylaşılıyor.
Dergide,
iki denizin tuzluluk ve sıcaklılık oranlarının farklı olmasının Boğaziçi'ni
balık açısından zengin bir hale getirdiği belirtilerek, mevsimine göre
tadılabilecek balıklar hakkında bilgi
veriliyor.
Bir dönem
Boğaz'daki balık bolluğunun, ''Boğaz'da neredeyse elinle balık
yakalayabilirmişsin'' sözleriyle anlatıldığı yazıda, zaman içinde İstanbul
yakınlarındaki balıkçı köylerinin sayısının azaldığına dikkat
çekiliyor.
Hamamlar ve Yalılar
Kentte tarihi ve doğal
güzelliklerin bir arada bulunduğu semtler, ''Boğaziçi Köprüsü'nün ayağındaki
Ortaköy'de barlar, nargile kafeler, restoranlar, caz müzik dinlenebilecek yerler
var'', ''Asya tarafındaki en kalabalık semtlerden biri Üsküdar'' gibi kısa
notlar da yer alıyor.
İstanbul'daki tarihi yapılar arasında hamamların önemine vurgu yapılan
yazıda, kentin tarihinde özel bir öneme sahip yalılar hakkında da geniş bilgi
bulunuyor.
Yalıların fiziki özelliklerinin anlatıldığı yazıda, bu yapıların bugün butik
otellere dönüştürüldüğü kaydediliyor. Ayrıca, İstanbul'da çeşitli dinlere ait
ibadet mekanlarının ziyaret edilebileceği de yazıda
belirtiliyor.
Haydarpaşa İstasyonu'nun fotoğrafının da yer aldığı
yazıda, istasyon ''Orta Doğu'ya giriş kapısı'' olarak
nitelendiriliyor.