Sektörlerin gündemi Ankara’da kilitlendi. 7 Haziran seçimlerinden sonra gözler hükümet kuruluşuna çevrildi ancak, 45 günlük yasal sürecin dolmasına iki haftadan az bir süre kalmasına karşın henüz umut veren bir gelişme yok. Dünya Gazetesi'nden İbrahim Ekinci'nin haberine göre, dahası, “yeniden seçim” ihtimalinin giderek artması ekonomi dünyasında büyük yankı buluyor. Birçok kez iş dünyası “hükümeti kurun” çağrısı yaptı. Çünkü hükümetin kuruluşu geciktikçe ekonominin ağırlığını oluşturan, Türkiye’de çarkları çeviren bütün sektörlerin sorunları da ağırlaşıyor. TGSD Başkanı Şeref Fayat, “Son 20 yıldır ilk kez bu kadar zor durumdayız. Ankara’nın çalışması lazım ama hükümet kurulamıyor” dedi. Çevremizdeki komşu ekonomilerin büyük sorunlar yaşadığını, Avrupa ekonomisinin canlı olmadığına dikkat çeken Fayat, böyle bir konjonktüre hükümetsiz yakalanmış olmanın büyük sıkıntı olduğunu söyledi.
ÇÜD Genel Sekreteri Veysel yayan, çok önemli bir noktaya dikkat çekti. Yayan, “Ekonomi çevrelerinden acil hükümet kurulsun talepleri yükseliyor. Ama bu samimi değilmiş gibi algılanıyor olabilir. Ekonominin bütün birimleri canhıraş sesleniyor. Güven çok önemli. İstikrarsızlığı kaldıracak gücümüz yok. Daha fazla kan kaybına tahammülümüz yok. Mecalsiz kalmış bir ekonomiyi tekrar canlandırmak için çok daha fazla enerji gerekir” dedi.
Birkaç sektörde durum iyi gözüküyor. Otomotiv, gayrimenkul gibi bir iki sektörde satışlar iyi gidiyor. Ancak bu bile başlı başına bir güvensizlik işareti olarak yorumlanıyor. Vatandaş, “işler kötüye gidecek, faizler yükselecek, dolar çıkacak” diye alım yapıyor. Bazı sektörler var ki geçen yılın sonundan itibaren sıkışmaya başladı. Bunlardan biri turizm. Sektörün bütün örgütleri 2015’in düşüşle kapanacağı görüşünde. 2 bine yakın otel satılık. TUROB Başkanı Timur Bayındır’ın yaptığı açıklama var. Bu yılın ilk yarısında İstanbul havalimanlarında transit yolcu sayısı rekor düzeye ulaştı ama 6.4 milyon transit yolcu, bir şişe su dahi içmeden havalimanlarından başka ülkelere gitti.
Sıkışmaya başlayan, ciddi ciro kaybı yaşayan bir başka sektör dış müteahhitlik sektörü. Rakamlar çok çarpıcı. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) 2015 yılı ikinci çeyrek analizini açıkladı. ‘Seçimler Bitti, Yeni Gündemler Oluştu, Ancak Ekonomi Hâlâ Gündem Dışı’ başlıklı raporda, “Jeopolitik riskler ve bölgedeki siyasi istikrarsızlığın yanında, seçim ve siyasetin gölgesi altında bulunan Türkiye’nin kırılgan ekonomik büyümesinin olumsuz yönde etkilenmeye devam edeceği öngörülmektedir” değerlendirmesi yapıldı. Raporda, inşaat sektöründe üretimin 2014 ikinci yarısından itibaren önemli ölçüde hız kestiği belirtiliyor. 2014 yılı birinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.8 olan büyüme ikinci çeyrekte yüzde 3.4’e, üçüncü çeyrekte yüzde 2’ye gerildi. Sektör son çeyrekte yüzde 2 küçüldü. Bu yılın ilk yarısı itibariyle proje sayısında, iş alınan ülke sayısında, proje bedellerinden çok büyük düşüşler var. 2015’in ilk 6 ayında sadece 69 proje alınmış. İş alınan ülke sayısı 48’den 24’e düşmüş. Bir tek ortalama proje bedeli iyi. Ancak alınan proje sayısı düşük kalınca toplamda 10 milyar dolardan çok iş kaybı var sektörün gündeminde.
İNŞAAT
Sektörde ivme kaybı yaşanıyor sorunlar birikiyor
TMB’nin DÜNYA’ya değerlendirmesinde sektördeki son durum şöyle özetlendi: “Ekonominin genel gidişatı açısından lokomotif bir sektör konumunda olan, ancak 2013 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana ivme kaybeden inşaat sektörü, 2014 yılının son çeyreğinde yüzde 2.03, 2015 yılının ilk çeyreğinde yüzde 3.51 oranında küçüldü. Ekonomik aktivitedeki yavaşlama ve inşaat yatırımlarındaki gerileme ile yakından ilişkili olan bu tablo; sektörün ekonomideki gelişmelere çarpan etkisiyle tepki veren yapısal özelliği nedeniyle sürpriz olmadı. Yurtdışındaki elverişsiz konjonktür ve bölgesel olarak gün geçtikçe artan jeopolitik risklere ek olarak, yurt içinde yükselen siyasi riskler de hesaba katıldığında Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde uzun dönemli potansiyel büyüme oranının altındaki büyüme performansını sürdürmesi bekleniyor. Özel sektör Türkiye ekonomisinde risk ve yatırım iştahını büyük oranda kaybetmiş görünmektedir. Belirsizliğin hızla ve uzlaşmayla aşılması gerekiyor. Gerçekler ile kurgulanan ekonomik döngü içinde, belirsizliğin hızla ve uzlaşmayla aşılması, Türkiye ekonomisinin yeni büyüme-üretim-fi nansman modelinin oluşturulması, ileriye dönük tutarlı ve gerçekçi bir vizyonun, yepyeni bir hikayenin kurgulanması ve hareket planının oluşturulması hayati önem taşıyor.” Libya’da ciddi sorunlarla karşı karşıya olan sektördeki son tablo, 10 milyar doların üzerinde iş kaybı yaşandığını ortaya koyuyor.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) sektörün gündemini daha önce 10 maddelik bildirge ile açıklamıştı. Bildirgede şu talepler öne çıkmıştı: 140 kez değişen ihale kanunu baştan yazılmalı, KOİ’lerdeki farklı uygulamalara son verilmeli, ödenek belirsizliği ortadan kaldırılmalı, kapsamlı bir teşvik sistemi geliştirilmeli, kefalet bonosu sistemi hayata geçirilmeli, mesleki yetkinliği sertifi kalı işgücü oluşturulmalı, yap sat sektörü denetimsizlikten kurtarılmalı, kişiye özel imar düzenlemeleri önlenmeli, sürdürülebilir inşaat kavramı geliştirilmeli. DÜNYA’ya yapılan açıklamada da sektörün çözüm bekleyen sorunları şöyle özetlendi:
1- Kamu İhale Kanunu mevzuatı, ekonomik yönden verimli, rekabet gücü yüksek, topluma ve çevreye duyarlı, adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir yatırım ortamı için baştan yazılmalı.
2- Dünya ölçeğinde büyük hedefler koyan Türk müteahhitlerinin başarılı olabilmesi için, Kamu-Özel Sektör İşbirliği (PPP) modelinin etkin bir şekilde uygulanması sağlanmalı.
3- Yurtdışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetlerinin geliştirilmesi için yeni bir teşvik sistemi oluşturulmalı.
4- Sadece Temmuzda 166 işçi hayatını kaybetti. İş sağlığı ve güvenliği uygulamaları hem hükümet hem sektör
oyuncuları tarafından sahiplenilmeli. Yurtdışındaki projeler bu konuda son derece başarılı olan sektörün yurtiçinde neden daha çok kaza ve ölüm ile karşılaştığı iyi analiz edilmeli. Etkin bir denetim mekanizması hayata geçirilmeli.
5- Kentsel Dönüşüm bütünsel bazda, kentsel altyapı, yeşil alan ihtiyacı, sosyo-kültürel doku ve bölge sakinlerinin hakları gözetilerek ele alınmalı.
6- İran’da altyapı seferberliğinin yurtdışı müteahhitlik hizmetleri açısından geniş bir pazar yaratması öngörülüyor. Ancak inşaat sektöründeki canlanmadan esas faydayı ülkede halen faal olan Çin ve Rus taahhüt firmalarının sağlaması bekleniyor,
7- Libya-Irak-Rusya pazarlarından doğacak kaybı dengeleyebilecek yeni fırsatlar için, Sahra-Altı Afrika ve Güney Amerika ülkelerinde potansiyel yatırımların işe dönüşmesi için güçlü bir hükümet desteğine ihtiyaç var.
8- KÖİ modelli büyük projelerinin fi nansmanı, belirsizlik ve olumsuz değerlendirmelerden negatif etkilenebilir. Bu projelerin fi nansmanında döviz kurundaki yüksek artış da ek maliyetler açısından riski yaratıyor. Topluma ve çevreye duyarlı, adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir yatırım ortamı sağlanmalı.
MOBİLYA
Navlun desteği olmadan uzaklara gidemeyiz
Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı İsmail Doğan’a göre sektörün gündeminde, çözüm bekleyen sorunlar özetle şöyle:
1. İhracatta büyük sıkıntı var. Irak ve Libya gibi bazı pazarlardan kayıplarımızı daha uzaklara açılarak kapatmamız mümkün ama navlun desteği lazım. Bizim yükümüz havalı, uzaklara gidince rekabetçi olamıyoruz. Oysaki uzak pazarlara açılma zamanı. Bu açıdan dış pazarlar açısından acil olan şey navlun desteğidir. 1994’te vardı, çok da yararı oldu. Sonra kaldırdılar. Bunun yeniden acilen getirilmesi gerekir.
2. İç pazar açısından en önemli sorun KDV’dir, kayıt dışılıktır. Geçmişte KDV’nin yüzde 8’e indirildi, geçici bir dönem ve cirolara yüzde 50 etki yaptı, vergiyi de artırdı. Ama geçici getirilmiş bir uygulama olduğu için kaldırıldı. Bunun geri getirilmesi lazım. Yüzde 8’e inmeli. Bu arada kayıt dışılık giderildikçe aşama aşama bir iki puan yükseltilebilir.
3. İran çok önemli bir imkan olarak gözüküyor. İran politikası konuşuluyor ama henüz ortada açılmış bir şey yok. Burası bizim için çok önemli bir Pazar. Buraya yoğunlaşmak gerekiyor. Baktığınız zaman imkan var. Bunun fiiliyata geçirilmesi önemli.
DEMİR ÇELİK
Demir çelik ihracat hedefini revize etti
Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci’nin sektörde tabloyu özetleyen açıklamalarına göre durum şöyle:
“Önemli pazarlarımız arasında yer alan Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, Kuzey Afrika pazarındaki kayıpların halen telafi edilememiş olması gibi birçok olumsuzluk çelik ihracatını olumsuz etkiliyor. Son iki ayda miktar bazında yakaladığımız toplam yüzde 11’lik artışla moral bulmamıza rağmen yılsonunda belirlediğimiz hedefe ulaşmak şuan için mümkün görünmüyor. Türk çelik sektörü olarak 2015 yılı hedefimizi 16,5 milyon ton olarak revize ettik. Bu sadece Türk çelik sektörüne özel bir durum değil. Dünya genelinde belirsizliklerin artması, çelik üretimi ve ihracatında düşüşlere neden oluyor. Çelik sektörünü hedef pazarlardaki kırılganlıklara karşı daha güçlü kılmak adına Birlik olarak çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Bu kapsamda atılacak en önemli adım, üretim sürecinde yapısal değişikliğe gitmek olacak. Bu amaçla, sektörümüzün mevcut elektrikli ark ocaklarında hurda kullanımının yanında cevher kullanarak maliyetlerini düşürmesini ve ürün yelpazesini genişletmesi için gerekli dönüşümlerin sağlanması adına çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Özellikle son dönemde katma değerli üretim ve yeni teknolojik gelişmelere odaklandık.”
Sektördeki çözüm bekleyen acil sorunları da Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan, şöyle özetledi:
1- Çelik piyasasında rekabetimizi güçleştiren maliyetler uygulamalar var. En fazla ihracat kaybı yaşayan sektörüz. 6 aydır ithalat artıyor. Tedbir için hükümete ihtiyaç var. En önemlisi girdi maliyetleri… Çevre katkı payı, TRT payı ve enerji maliyetleri ile ilgili sorunlarımız çözüm bekliyor.
2- Yatırımlar yapılması lazım, yapılamıyor. Bunun için STA’larda bazı maddelerin esnetilmesi lazım. Bu anlaşmalar sektördeki yatırımlara teşvik verilmesini engelliyor.
3- Çin dünya piyasalarını işgal ediyor. Bütün ülkeler buna karşı tedbir alıyorlar. ABD, Kanada, Meksika tedbirler aldı. Bizim de almamız lazım ama hükümetimiz yok.
KİMYA
1- Gözler Chemport projesinde 2013 Nisan ayında A.T Kearney’e master plan yaptırıldı, 20 girişimci bir araya geldi. Kümelenme ve yerleşme sorunu için CHEMPORT projesi geliştirildi. Marmara’nın güney sahillerinde 10 bin dönümlük KİMYA Endüstri Bölgesi olarak ve kamulaştırılarak tahsis edilmeyi bekliyor. Halen 25 Milyar $ civarında olan dış ticaret açığını azaltmak için Almanya benzeri modeli kurulması hedefleniyor.
2- Sektörün hammadde sorunları var. Düzenlemelerle yer yer ithalat durma noktasına gelebiliyor. Boya sanayinin kullandığı ÖTV’ye tabi solventlerin ithalatıyla ilgili kronik sorunlar tam olarak aşılmış değil.
3- Kimya sektöründe faaliyet gösteren sanayicilerin yaşadığı sigorta sorunları, bazı gelişmelere karşın tam olarak aşılamadı. Sigorta fi rmaları poliçe yazma konusunda isteksiz davranabiliyor.
4- İran’a uygulanan ambargonun kalkması sektör için çok önemli. İran, Türkiye’ye çok iyi bir partner olabilir değerlendirmesi var. Kimya sektöründe katma değeri en yüksek ihracat yapılan ülke İran. Bu yönüyle oldukça önemli olan İran’la ilişkilerin geliştirilmesi sektörün önemli gündemlerinden biri.
TEKSTİL – HAZIR GİYİM
Sanayi kan kaybediyor
TGSD Başkanı Şeref Fayat’ın açıklamalarına göre sektörün gündemindeki sorunlar şöyle:
1- Gündemimizdeki en önemli sorun, sanayinin kan kaybı. Bir arsa almış sanayici üretimi bırakıp ya turizme ya inşaata geçiyor. Bu yüzden bir model geliştirdik: Nitelikli Üretici Sertifi ka programı. Nitelikli sanayici yerinde desteklenmeli. Git 6’ıncı bölgeye demekle olmuyor. Sanayiciyi istihdamına, ihracata, inovasyon yapısına göre sınıfl andırmak ve Turquality gibi bir programla desteklemek gerekiyor. Ekonomi Bakanı Zeybekçi’ye sunduk. Hemen ele alalım dedi ama hükümet sorunu var. Ben kendi sektörüm için konuşuyorum ama genel olarak GSMH içinde sanayinin payı düşüyor. Bu kan kaybını durdurmak lazım.
2- Gençleri turizm, inşaat veya diğer hizmet sektörleri yerine sanayide çalışmalarını teşvik için asgari ücrette bir düzenleme istiyoruz. Sanayide çalışan için yüzde 10 fazla olsun. 87 milyar lira var İşsizlik Fonu’nda. Bunun kaynağı oradan karşılanabilir.
3- Belirsizlik ve piyasadaki volatilitenin vakit geçirilmeden ortadan kaldırılması lazım. Faizler bu ortamda 2 - 3 puan arttı. Bu da finansman sorunlarını ağırlaştıracaktır.
LOJİSTİK
Geçiş engelleri sektörü de ihracatı da zorluyor
1- Geçiş belgesi sorunları bir türlü aşılamadı. Gerek Avrupa yönlü taşımalarda gerekse Kuzey taşımalarında bu sorunla ilgili UND yoğun çalışma yapıyor. Konu, Türkiye’nin ihracatını engeller boyuta geldi. Bazı analizlere göre geçiş engelleri Türkiye’nin dış ticaretinde 10 milyar dolarlık küçültücü etki yapıyor.
2- Siyasi problemler yüzünden Mısır, Türkiye taşımacılık anlaşmasını yenilemedi. Karayolunu kullanma olanağı kalktı. Türkiye’nin bölge ile gerçekleştirdiği 500 milyon dolarlık ihracatın riske girdi. Ro-Ro ile Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşmesi maliyetleri 3 katına çıkarıyor. Bu güzergahın ortadan kalkması nedeniyle yeni hatların kurulması gerekiyor.
3- Irak ve Suriye’deki iç karışıklıklar, Süveyş’in kapatılması İran’ı neredeyse tek güzergah haline getirdi. Ancak bu ülkede de sorunlar bir türlü tam bitmiyor. İran, Türk plakalı araçlardan transit geçiş ücretini arttırma, araçlardan litre başına aldığı akaryakıt ücretini yüzde 100 zamlandırma gibi uygulamaları bu hatta Türkiye’nin beklenmedik uygulamalarla karşılaşabileceğini gösteriyor. İran’la müzakerelerde lojistik meselelerinin sürekli masada olması gerekiyor. Mütekabiliyet esasına dayalı uygulamalar ilişkilerde gerginliği
yaratıyor.
4- Yılda yaklaşık olarak 45 bin Türk plakalı tırın İran üzerinden transit geçiş yaparak Orta Asya ülkelerine ulaştığı güney hattı önemli bir güzergahı oluşturuyor. Türkiye’nin bölge ülkeleriyle 2014 yılı sonunda 8,8 milyar dolara ulaşan ihracat miktarı gelecek dönemler için büyük potansiyel barındırıyor. Ancak mevcut taşımaların büyük çoğunluğunun tek bir hattan yapılıyor olması Türkiye’nin ihracatında bir tehdit oluşturuyor. Hazar Transit Koridor Türkiye için çok önemli bir alternatif olarak ele alınmalı.
5- Sektörün Turquality kapsamına alınması uzun zamandır gündemde. Mevzuat hizmet sektörünü kapsayacak şekilde genişletildi. Ancak somut olarak halen sektöre açılan bir uygulama olmadı. Kapılardaki yetersizlikler ve sık değişen uygulamalar eziyete dönüşebiliyor. Zaman zaman 20 – 30 kilometreyi bulan kuyruklar oluşuyor.
6- Demiryolu taşımacılığını özel sektöre açın yasa çıkarıldı ancak üzerinden birkaç yıl geçmesine rağmen yönetmelikleri çıkmadığı için, vagon yatırımları hız kesti. Şirketler beklemede.
BİLİŞİM
Önlem alınmazsa Türkiye'nin yarışta geri kalması kaçınılmaz
TÜBİSAD’ın açıklamasına göre gündem şöyle:
1- Türkiye’nin 2023 yılında en büyük 10 ekonomiden biri olmak gibi bir hedefi var. Bunun için büyüme hızının % 8,5’e yükselmesi gerekiyor. Türkiye’nin, Bilgi ve iletişim teknolojilerinde kapasite geliştirebilmesi durumunda 2023 yılında en büyük 10 ülke arasında yer alması mümkün. İddialı bir büyüme hızını yakalamak ancak dış pazarlarda rekabet üstünlüğü ile mümkün. Rekabet gücünün üstünlüğü de katma değeri yüksek ürün ve hizmet miktarının artışıyla. Sürdürülebilir büyüme ve sosyoekonomik gelişme bilim ve teknolojinin kullanımı, yenilik yeteneğine bağlı. Ancak orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payında beklenen hızda bir artış yok.
2- Türkiye’nin yüksek büyüme hızı için üretim ve dış ticaret yapısını değiştirmesi gerekiyor. Ancak bu konudaki çabalar da sonuçlar da yeterli değil.
3- Son 10-20 yılda dünyada fark yaratan ülkelerin başarı hikayelerinde bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün (BİTS) rolü açıkça görülebiliyor. Türkiye bu konuda gerekli önlemleri almazsa yarışta geri kalması kaçınılmaz.
GIDA
Sektör sorunları çözülürse cari açığı kapatacak güçte
Sektörün dış ticaret karşılama oranı 2014 yılında yaklaşık %200 seviyesine yükseldi. Bir önceki yıl 290 milyar lira olan sektör cirosu 330 milyar liraya ulaştı. 440 binin üzerinde çalışanıyla Türkiye’nin 2. büyük endüstrisi olan gıda içecek sektörünün özellikle ham madde sorunlarının çözümüne ilişkin uygulanacak yeni politikalara ihtiyacı var. Reformlarla sektörün 2 yıllık dış ticaret fazlası ile Türkiye’nin cari açığı kapanabilir. Gündemindeki sorunlar özetle şöyle:
1- Ticaret ve yatırım anlaşmaları, eskisinden çok daha önemli hale geldi. Yeni pazar arayışlarını ve yeni serbest ticaret anlaşmaları tesis etme çabaları devam etmeli. AB-ABD örneğinde olduğu gibi. Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı Gümrük Birliği nedeniyle bizi de etkileyecek.AB-ABD arasındaki görüşmeler aleyhimize işliyor.
2- GB Anlaşması’nın güncellenmesi gereken maddeleri ile ilgili görüşmelerin yapılacağı süreç başladı. Uzun bir süreç olacağı kesin. Bu yüzden görüşmeler devam ederken, ekonomimize ve sektörlere ilişkin yapısal önlemlere ağırlık vermek için daha fazla çaba harcanmalı.
3- Gıda ve tarımda 2023 hedefi miz; 150 milyar dolar tarımsal hasıla ile tarımda dünya beşincisi olmak. 40 milyar dolar gıda ve içecek ihracatı ile dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer almak. Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek istiyorsak, sanayimizin önünde duran sorunları da 2023 hedeflerimiz doğrultusunda ivedilikle
çözmeye başlamalıyız.
4- Yüksek kaliteli ve güvenilir hammaddeye rekabetçi fi yatlarla erişim, geçmiştekinden çok daha önemli bir sorun. Dünya bu konuda önlem alıyor. AB, Ortak Tarım Politikasında reforma gidiyor. Dünyanın azalan kaynakları, uzun vadede ham madde sürdürülebilirliğini tehlikeye sokuyor. Bu nedenle daha fazla pazar odaklı ve daha iyi işleyen, şeffaf bir tarımsal pazar oluşturma gayretleri görülüyor.
5- Sanayimiz, tarımsal üretimimizi büyük ölçüde ham madde olarak kullanıyor. Bu nedenle, özelleştirmelerden, üretim, ham madde, ithalat ve ihracat planlarımızın yapılmasına kadar sanayimizin ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalı. Biyogüvenlik Yasası ve ilgili yönetmeliklerde var olan yasal belirsizlikler nedeni ile karşılaştığımız bazı olumsuzluklar var. Bunların başında ham madde ithalatında yaşanan güçlükler
geliyor. Doğal olarak sektörün hem üretiminde hem de ihracat kabiliyetinde sıkıntı yaşanabiliyor.
Sektörümüze, dolayısıyla da ülkemize ekonomik kayıplar yaşatan bu sorunu AB mevzuatına tam uyum çerçevesinde aşabileceğimizi düşünüyoruz.
6- TMO’nun pirinç ithalatı ile ilgili olarak sektör paydaşları ile bu süreçten sonra daha sinerjik bir şekilde çalışmasını sektör olarak bekliyoruz. Pirinçte olduğu gibi makarnada da KDV indirimi talep ediyoruz.
7- Tüketici sağlığı konusunda bilgi kirliliği var. Geldiği nokta inanılır gibi değil. Kafanızı nereye çevirseniz gıda ve beslenme hakkında konuşan birilerini görüyorsunuz. Bunların içinde iktisatçısından - tütün eksperine kadar bu disiplinin dışında her tip insan mevcut.
ÇELİK BORU
%9'luk gümrük vergisi rekabet imkanını yok ediyor
ÇEBİD Genel Sekreteri Mehmet Zeren’e göre sektörün gündeminde birçok sorun var ancak bunlardan ikisi öncelikli olarak ele alınmalı. Zeren’in açıklaması şöyle:
1- Üretimde hammadde olarak kullandığımız yassı çelik ürünlerinin temininde yaşadığımız sıkıntılar devam ediyor. Yassı çelik için uygulanan % 9 gümrük vergisi nedeni ile içeride hammadde fi yatları daha yüksek oluşuyor bu da hem içeride hem de dışarıda rekabet gücümüzü olumsuz etkiliyor.
2- İçme suyu isale hatları ihalelerinde bazen Belediyeler daha pahalı olmasına rağmen çelik boru yerine duktil boru olarak ihaleye çıkıyorlar ve bu borular da Çin den ithal edilebiliyor. Bu durum kamu kaynaklarının verimsiz kullanılmasına ve kamu zararına yol açıyor.
TURİZM
Savaş algısını kırmalıyız
Turizmin gündeminde birçok sorun var. Rusya krizi kaynaklı turist ve gelir kaybıyla uğraşan sektörün gündemine şimdi de terör girdi. Bazı tespitlere göre 10 civarında ülke vatandaşlarını Türkiye’de dikkatli olmaları, bazı bölge ve illere gitmemeleri konusunda uyardı. Sektörün bütün örgütleri bu yılın düşüşle kapanacağı görüşünde. Rus turist kaybına çözüm bekleniyor. Konaklama sektörü yasa istiyor. 2016’yı kurtarmak için acil eylem planı talebi var. Bu planın içindeki talepler şöyle sıralanıyor: Kredi taksitlerinin ertelenmesi, düşük faizli, uzun vadeli kredi ve yerel yönetim desteği. Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği, (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, “Turizmde daha fazla kayıpları fedakarlıkla engelledik. Turizm sektörü jeneratör gibi 54 yan sektörü besliyor. Sektör şimdi can suyu vermenin zamanı. Sektör geriye doğru gidiyor” dedi. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’un açıklamalarına göre, sektördeki kan kaybını bir an önce durdurmak için acil olarak alınması gereken diğer önlemler de şöyle:
1- SSK ve muhtasar yükü çoğaldı. Otellerde doluluk oranları düşük. Eleman çıkarılması gündeme gelecek. Bunun için SSK ve muhtasarın alınmaması düşünülmeli.
2- Rusya, Kazakistan ve diğer bölge ülkelerinden gelen charter uçaklarına 6 bin dolarlık destek var. Bu kasıma kadar devam etmeli.
3- 6 bin dolarlık destek kapsamına tarifeli Uçaklar da alınmalı. Doğu, Güney Doğu ve Karadeniz turlarında KDV kaldırılmalı.
4- Türkiye’de savaş var algısı yayılıyor. Bunun için Turizm Bakanlığı 2016 tanıtım kampanyasını bu yıla ağustos ve eylüle çekmeli.
5- Sektör için acil eylem planı yapılmalı. Turizm Bakanlığı’nın tanıtım bütçesi bir an önce eski halinden daha da yukarılara çıkartılmalı. Hedef pazarlara yönelik atölye çalışmaları gerçekleştirilmeli.
6- Rezidanslar, hostel ve ikinci konutlar adete denetimsizlik bayramı yapıyor, kayıt dışılık almış başını gidiyor, ne asayiş denetimine tabii tutuluyorlar ne vergi ne de denetim zorunluluğuna tabiler. Sektörle alay edercesine hiç bir engelle karşılaşmadan iş yapıyorlar. Bunlar acil olarak önlenmeli.
ÇİMENTO
Hem inşaat geriliyor hem pazar kaybı var
Sektör, 2015 yılına üretim ve satışta büyük oranda düşüşle başladı. Ocak-Nisan döneminde çimento üretimi geçen yılın aynı dönemine oranla %17,95 düşüşle 18,96 milyon ton olarak gerçekleşti. İç satışlarda, %17,44 ve çimento ihracatında %3,86 düşüş oldu. Seçim sonrası oluşan belirsizlik ortamından kaynaklanan yatırımlarda gecikme, ticaret ortamındaki parasal sıkışıklık ve bu iç dinamiklere ilave olarak ihracat pazarlarındaki durgunluk bu yılı iyimser bir yaklaşımla geçen yıl ile aynı seviyede kapatabileceğini gösteriyor. Yılın ilk çeyreğinde, yapı inşaat ve yapı kullanım izinleri bir önceki yıla göre yüzölçümü bazında %40-45 azaldı. Bu durum çimento üretimindeki azalma ile paralellik gösteriyor. Sektörün gündemi ise madde madde şöyle:
1- Teşviklerde rastgele uygulaması kalkmalı: Çimento yatırımlarına teşvik verilirken mevcut kapasitelerin dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor. Teşvikler genel değil bölgesel olmalı ve hatta yatırım planlanan noktadaki kapasiteler dikkate alınarak değerlendirilmeli. Çimento yatırımlarında teşvik verilirken genel teşvik uygulamaları yerine, fabrikanın kurulacağı yer, bölge ve o bölgedeki mevcut kapasitelerin dikkate alınarak karar verilmeli. Sektörde plansız yaratılan yeni kapasitelerin sorun yaratması kaçınılmaz.
2- Pazar kayıpları var: Irak pazarı İran’a kaptırıldı. Libya, Irak, Rusya, Kamerun, Romanya ve Mısır pazarlarında büyük düşüşler oldu. Klinker ihracatında da Mısır pazarında büyük düşüş yaşandı. Bu kayıpları kapatabilmek için alternatif Pazar açılımlarına destek gerekiyor.
3- Kentsel dönüşüm istenen hızda yürümüyor: 20 yılda 7 milyon konutun yenilenmesini içeren kentsel dönüşümde konut stokunun yaklaşık üçte biri değişecek. Söz konusu konutların yaklaşık 1,7 milyonu İstanbul’da. Türkiye’nin büyüme hedefleri ve büyük yatırımlar ve kapsamlı altyapı projeleri sektörün geleceği açısından önemli. Ancak bu konuda belirsizlikler var.
4- Hammadde arz güvenliğinde engeller var: Çimento tesislerine ait kil ve marn ocakları, arz güvenliğini koruyacak şekilde düzenlemeden muaf tutulmalı. Bu kaynaklar endüstriyel hammadde kapsamı içinde değerlendirilmeli.
5- Atıkların ek yakıt olarak kullanımına ilişkin engeller: Atık üreticisi gerekli maliyetleri karşılamalı ve atığın bertarafından sorumlu olmalı. Belediyelerin vahşi/düzenli katı atık depolama sahalarına yanabilir atık kabulünün engellenmesi / sınırlandırılması için mevzuat gerekli. İlgili kurumlar, belediyelerle çimento tesisleri arasında işbirliği için liderlik yapmalı. AB mevzuatına paralel olarak “Atıkların Yakılmasına İlişkin Yönetmelik’te %40 termal güç limiti sadece tehlikeli atıklara uygulanmalı, denetimler artırmalı.
6- Kayıt dışılık ve kalite sorunu: Betonda ve kireçte kalitenin sağlanması için kireçte CE belgesi denetimleri ile betonda G İşareti Yönetmeliği eksiksiz olarak uygulanmalı.
7- Enerji arz güvenliği sorununu: Mevcut enerji dağıtım ve iletim altyapısındaki teknik ve bakım sorunları giderilmeli ve planlı koruyucu bakım sistemleri oluşturulmalı, trafo şalt sistemleri, ekipman kapasite yetersizlikleri çözülmeli; yedek ve by-pass besleme sistemleri oluşturulmalı, büyük ve küçük ölçekli kurum ve işletmelerin güç kalitesi izleme sistemi zorunlu hale getirilmeli.
8- Beton yollar benimsenmeli: Karayolu yapımında beton yol uygulaması gecikmeksizin başlatılmalı, trafik güvenliğinin sağlanması ve trafik kazalarının neden olduğu kayıpları azaltmak için, kara yollarımızda ve şehir içi yollarda beton bariyer kullanımı yaygınlaştırılmalı.