11 İşçi Yanarak Öldü; 'İş Güvenliği' Yeniden Gündeme Geldi



Esenyurt’ta inşaatı devam eden MarmaraPark Alışveriş Merkezi projesinde çalışan 11 işçinin, kaldıkları çadırda önceki gece çıkan yangında hayatını kaybetmesi, yeniden 'iş sağlığı ve güvenliği' konusunu gündeme getirdi. Diğer alt taşeronlarda çalışan işçilerin konteynerlarda kaldığı inşaatın demir ile kalıp işlerini yapan ve Kayı İnşaat’ın alt taşeronu olan Kaldem firmasında çalışan işçiler ise çadırda kalıyordu. Yangından sonra ortaya çıkan tablo ise İstanbul'un göbeğinde durumun ne kadar kötü olduğunu ortaya koyuyordu: Bir işçinin söylediğine göre yangın tüpleri boştu, ısınmak için elektrik sobası kullanılıyordu, kablolar ortaya saçılmıştı, çadırın tek bir çıkışı vardı.

Bakan Çelik'in açıklaması

Şantiye bölgesine gelerek incelemelerde bulunan Çalışma Bakanı Faruk Çelik, yaptığı açıklamada şantiyedeki malzemelerin yanmaya çok müsait olduğunu ve yangının 10 dakika içerisinde başlayıp bittiğini tespit ettiklerini söyledi. Radikal Gazetesi'nin haberine göre Bakan Çelik, “Böyle 40 işçimizin kaldığı bir çadırda, karşılıklı çıkış kapılarının olması gerekiyor. Bunun olmadığını yanmayan çadırlardan gördük. Ayrıca malzemeler çok yanmaya müsait, yanıcı malzemeler. Konteynerlerin olduğu bölgede bir sıkıntı yok, böyle olsaydı büyük ihtimalle can kaybı olmadan tahliyesi mümkün olurdu. Bu ve benzeri ilk etapta görülen eksiklikler var. Arkadaşlarım, şu anda bu çalışmayı tamamladılar. Bu iş yeri ile ilgili ruhsatından denetimine kadar hangi noktada olduğunu kendilerinden rapor halinde alacağız ve gerekli açıklamaları daha detaylı bir şekilde yapacağız” dedi.



İşçi barınağı için 'eksiği yoktur' belgesi alınmış

Öte taraftan Kaldem Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan açıklamada ise, "Olayın meydana geldiği mahal, şantiye alanımız dışında olup, inşaat yaptığımız sahadan ayrı ve uzakta yer almaktadır" denildi; işçi barınakları için de defalarca ‘eksiği yoktur’ belgesi alındığı iddia edildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"11.03.2012 günü saat 21.00 sularında Kaldem Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ait işçi barınaklarında çıkan yangını, derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. İnşaat şantiye sahası dışında ve Kaldem Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi kullanımına tahsis edilmiş alanda meydana gelen bu elim olay nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar dileriz. Kaldem Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile betonarme işlerinin yapımı için 2011 yılında bir sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme uyarınca işçilere ait yatakhane ve benzeri mahallerin yapımı, yönetimi, sevk ve idaresinin sorumluluğu Kaldem Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi firmasına aittir. Olayın meydana geldiği mahal şantiye alanımız dışında olup, inşaat yaptığımız sahadan ayrı ve uzakta yer almaktadır. Söz konusu işçi barınakları tarafımızca yapılmamış ve işletilmemektedir. Tarafımıza ait inşaat şantiyemiz rutin olarak kontrol edilmekte ve denetlenmektedir. Bu denetlemeler sırasında şantiyemizin herhangi bir eksikliğinin olmadığı defalarca tespit edilmiştir. Firmamız yangın önlemleri başta olmak üzere işçi sağlığına ve güvenliğine azami derece dikkat etmekte ve gerekli her türlü önlemi almaktadır. Bu konuda Çalışma Bakanlığı, SGK, güvenlik şirketimiz ve benzerleri gibi resmi makamlarca ve kurumlarca her türlü olumlu raporlar tarafımıza layık görülmüştür. Bugüne kadar böyle bir elim kaza firmamıza ait hiçbir şantiyemizde de vuku bulmamıştır. Olayla ilgili inceleme ve araştırma hem resmi makamlar hem de firmamız tarafından başlatılmış olup, bu çalışma neticesinde detaylı bilgi tarafınıza verilecektir. Firmamız bu elim kazada vefat eden işçilerin yakınlarına gereken desteği vermek konusunda kararlıdır".

Ölenlerin kimlikleri

İstanbul Valiliği tarafından yapılan açıklamaya göre yangında ölenlerin kimlikleri ile memleketleri şöyle:

1. Fatih ACUN (23), Ordu-Kumru
2. Ahmet KESKİN (47), Bartın-Merkez
3. Bayram Ege PEHLİVAN, (48) Sivas-Merkez
4. Çetin ÇOŞGUN (42), Sivas-Ulaş
5. Seyfettin TOPAL (38), Ordu-Korgan
6. Abdurrahman DEMİR (42), Tokat-Erbağ
7. Sevdin ÖZEN (28), Van-Özalp
8. İsa TOPAL (22), Ordu-Korgan
9. Ahmet YAHAL (30), Ordu-Kumru
10. Barış KIYAK (30), Muğla-Milas
11. Hakim ALİCAN (46), Bitlis-Tatvan

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, işçilerin barınma koşullarının nasıl olması gerektiğini net biçimde tanımlıyor

Yazılı bir açıklama yapan İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ise, barınma sorunu kaynaklı gerçekleşen işçi ölümlerinin devam ettiğine 'Şubat ayı iş cinayetleri' raporunda bir kez daha dikkat çektiklerini anımsatarak, rapordan şu alıntıya yer verdi:

“İstanbul’da ise Sultangazi’de bulunan bir metal fabrikasında çıkan yangında Serkan Aydın ve Murat Özkan yaşamını yitirdi. Serkan, Kars’tan çalışmaya gelmişti ve kalacak yeri yoktu. Murat ise kar yağışı nedeniyle ertesi gün işe geç kalmamak için fabrikada kalmıştı. Bu noktada geçen ay vurguladığımız işçilerin barınma sorununun iş cinayetlerinin nedeni olduğunu tekrar hatırlatıyoruz: Barınma sorunu, çalışma hayatının bir parçasıdır…”





"Ülkemizdeki hemen hiçbir inşaatta sağlanmayan barınma koşulları dolayısıyla işçiler her an sağlık sorunları ve hayati risk altında çalışıyor" denilen açıklamada, 4 Aralık 1973 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile çıkan ve hala yürürlükte olan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nün ‘İşçilere ait yatıp kalkma yerlerinde ve diğer müştemilatında bulunması gereken sağlık şartları ve güvenlik tedbirleri’ ikinci bölümü işçilerin barınma koşullarının nasıl olması gerektiğini net biçimde ortaya koyduğuna dikkat çekiliyor:

Madde 47 - İşçi konutları; bekar işçiler için müşterek koğuşları bulunan binalar halinde, aileleri ile birlikte oturan işçiler için ayrı evler veya apartmanlar şeklinde olacak ve bir konut için gerekli tesisat tertibat ve müştemilatı bulunacak, güneş ve hava alacak ve dış etkilere karşı korunmuş olacak, sağlık ve teknik şartlara uygun bir şekilde inşa edilecek ve bunlar, işyerlerinin gürültüsü, pisliği ve hava kirletici etkilerinden korunmuş olacaktır.
 
Madde 48 - Bekar işçilere özgü binalardaki koğuşların tabanı, her gün kolaylıkla temizlenecek ve gerektiğinde yıkanacak nitelikte, duvar ve tavanların yüzleri de kolayca sıvanıp boyanacak veya badana edilecek şekilde yapılmış ve açık renk bir boya ile boyanmış veya badana edilmiş olacak ve her yıl badana yapılacaktır. Koğuşların pencerelerinin üst kısımları, her zaman açılıp kapanacak şekilde (vasistaslı) olacak... yataklar, tabanla bağlantısı kesilecek surette karyola ve somyalar üzerine yayılacak, aralarında en az 80 santimetrelik bir açıklık bulunacak, başuçlarına, özel eşyaların konması için, küçük etejer veya komodinler konacak, iki katlı karyola ranza kullanıldığı hallerde, katlar arasındaki yükseklik ile karyola somyaların genişliği 80 santimetreden az olmayacaktır. Koğuşların, soğuk mevsimlerde sağlığa uygun bir şekilde ısıtılması gerekir. Isıtmak için soba kullanıldığında, duman, gaz ve yangın tehlikesine karşı gerekli tedbirler alınacaktır.

Madde 54 - İşyerlerinde işçilerin, içinde çalıştıkları yerler ile depo ve ambar gibi yerlerin, aynı zamanda işçi konutu olarak kullanılması ve buralarda işçi yatırılması yasaktır.

Mehmet Soğancı, Çalışma Bakanlığı'nı eleştirdi

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ise, Elbistan‘da geçen yıl iş kazasında hayatını kaybeden 10 işçinin halen toprak altında olduğunu, geçtiğimiz günlerde Adana‘da hayatını kaybeden 10 işçiden 6‘sının da ölüsüne bile ulaşılamadığını anımsatarak, "Her gün ülkenin bir yerinde, işçi cenazeleri toprağa veriliyor" dedi. Yaptığı yazılı açıklamada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nı olanları sadece seyretmekle eleştiren Soğancı, Bakanlığa bağlı SGK'nın da sadece istatistik yayımlamakla yetindiğini savundu. 'İş Sağlığı Güvenliği Yasa Tasarısı'nın hala TBMM'ye getirilmediğine dikkat çeken Soğancı, "Çalışma Bakanlığı bu süreci seyrediyor, ölümler olduğunda ise 'İş Sağlığı Güvenliği Yasa Tasarısı'nı TBMM‘ye getireceğini söylüyor. Son olarak 5 Mart tarihinde, yasa tasarısının TBMM‘ye getirileceği söylendi, aradan bir hafta geçti, ne taslak var, ne yasa var ne de düzenleme. Dün 11 işçi hayatını kaybetti, bugün yine demeçler verilecek ve belki yine yasa taslağından söz edilecek ancak birkaç gün sonra her şey unutulacak" dedi.

İşçilerin sağlığının korunması konusunda düzenleme ve denetim yapma, ceza uygulama, gerektiğinde işyerini kapatma yükümlülüğünün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı‘na ait olduğunu vurgulayan Soğancı, ölümlerin durması için yapılması gerekenleri ise şöyle özetledi:

• Bakanlık, işçilerin sağlığının korunmasında en büyük yükümlülüğün kendisinde olduğunun farkına varmalı,
• Yasa çıkaracağız, yönetmelik çıkaracağız diye her gün bir birini tutmayan açıklamalardan vazgeçilmeli,
• Acilen, işçi sendikaları, kamu çalışanları sendikaları, TMMOB, TTB ile bir araya gelerek gerekli düzenlemelere karar verilmeli, örgütlere karşı düşmanca tavırdan vazgeçilmeli, önerileri önemsenmeli,
• İşçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması bir kar alanı olarak değil, kamu hizmeti olarak görülmeli, düzenlemeler bu çerçevede yapılmalı,
• İşyeri denetimleri artırılmalı,
• İşçi sağlığı ve güvenliğine yönelik cezalar artırılmalıdır.



"İşçi ölümleri ‘iş cinayeti‘dir ve bu alandaki yapısal sorunlara işaret etmektedir"

İstanbul Davutpaşa ve Tuzla‘da, Bursa Kemalpaşa ve Dursunbey‘de, Ankara Ostim‘de, İstanbul‘da bir servis aracında (8 kadın işçi), Zonguldak‘ta, Maraş Elbistan‘da ve  geçen ay Adana‘da bir barajda yaşanan toplu 'iş cinayetleri'ne önceki gün İstanbul‘da 11 işçinin ölümünün eklendiğini kaydeden TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar da, SGK istatistiklerine göre iş kazaları sonucu ölümlerin 2008 yılında 865 iken 2010 yılında bin 434‘e ulaştığına dikkat çekti. Bu verinin iki yılda ‘iş kazası‘ sonu ölen işçi sayısının yüzde 70 oranında arttığını gösterdiğini ifade eden Çakar, 2011 yılı istatistikleri açıklanmamasına karşın yaşanan ölümlerin iş cinayetlerindeki artışın sürmekte olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.

Çakar, özellikle 2003 yılından bu yana çalışma yaşamıyla ilgili yapılan tüm mevzuat düzenlemelerinin emeğin, mühendisliğin, hekimliğin, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin aleyhine unsurlarla dolu olduğunu savunarak, 4857 sayılı İş Kanunu, 4947 sayılı torba kanun, 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 5920 ve 5921 sayılı İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 6009 sayılı torba kanun, 6111 sayılı torba kanun ile çalışma yaşamının esnek üretim ve esnek çalışma temelinde yapılandırıldığını; işçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarının alt üst edilerek piyasaya açıldığını söyledi.

"Bugün çalışma yaşamı, esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması, 50‘den az işçi çalıştıran işyerleri ve sanayi dışı hizmetlerin iş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği hizmetlerinden yararlanamaması ve bu hizmetlerin piyasaya açılması, işyeri denetimleri ve iş kazası incelemelerinin yetersizliği ile çalkalanmaktadır" diyen Çakar'ın, bu sorunlara dair ciddi bir duyarlılık oluşturulabilmesi için önerisi ise şöyle:

• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Odamız ve TMMOB ve TTB‘nin başvuruları ile alınan yargı kararlarına aykırı tüm mevzuat düzenlemelerini durdurmalı ve mevzuat çalışanlar lehine düzenlenmelidir.
• İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili politika oluşturulması ve karar alma süreçlerine TMMOB‘ye bağlı ilgili meslek odaları, TTB ve sendikaların her düzeyde katılımı mutlaka sağlanmalıdır.
• İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri ticari bir kâr alanı olarak değil, kamusal bir hizmet olarak ele alınmalı ve bütün işyerleri ile tüm çalışanları kapsamalıdır.
• Denetim yapılacak işyeri ve işçi sayısı artırılmalı, riskli iş kollarında denetimin etkinliği yeni denetim yöntemlerinin uygulanması ile desteklenmeli, denetim elemanlarına daha fazla olanak sağlanmalıdır.
• Önlem almayan işverenler için uygulanacak yaptırımlar caydırıcı hale getirilmeli, cezalar artırılmalıdır.
• Tüm çalışanlar insana yakışır norm ve standartlarda bir sosyal güvenlik ve çalışma koşulları şemsiyesi altına alınmalı; sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmelidir.