Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi tarafından yapılan ortak açıklada şu ifadelere yer verildi:
“Melih Gökçek’in ortaya attığı, Mustafa Tuna’nın sürdürdüğü yıkım projelerinden birisiydi Ulus Meydanı… Etrafındaki tüm yapıları ortadan kaldırarak elde edilecek meydan projesi sonucu yaşanacak yıkım salt bir mekânsal yıkım değil, Ulus’a atfedilen değerlerin de yıkımı idi. Ancak meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından verilen mücadele sonucu Ulus bu büyük yıkıma teslim olmadı.
Ankara’da yerel yönetimin değişmesi ile birlikte Mansur Yavaş döneminden beklenen Ulus’un hak ettiği değeri görmesi iken, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yine Ulus’a dair bütünlüklü bir çerçeve sunmaktan uzak, tabiri caizse ‘bir yaptığı diğerini tutmayan’ yaklaşımı ile karşı karşıyayız. Özellikle bugün 100. Yıl Çarşısı üzerinde somutlaşan uygulamaları sırasıyla görmek belediyenin plansız ancak popülist politikalarının anlaşılması açısından yeterli olacaktır.
-Önce Ulus’ta bulunan 100.Yıl Çarşısını yıkmak istediler, hurda karşılığı ihale açıldı.
-Meslek Odalarının, yapının yarışma projesi olarak elde edilmesi, modern mimarlık yaklaşımının nitelikli bir örneği olması, özgün tasarımı ve meydana sağladığı mekânsal katkı gibi gerekçelerle yıkım kararına açtığı dava ve konu ile ilgili uzmanların ve meslek kuruluşlarının açıklamaları sonucu yıkım durduruldu.
-Yapının yeniden işlevlendirilmesi üzere yarışma açılacağı duyuruldu ancak yarışmaya çıkılması beklenirken yeniden yıkım ihalesi çağrısı yayınlandı, sonrasında ihale iptal edildi.
-İhalenin iptali ardından ‘100.Yıl Çarşısı ve Yakın Çevresi Fikir Projesi Yarışması’ açıldı. Yarışma sonuçları 4 Haziran’da kolokyum ile kamuoyuna sunuldu. 64 eser arasından, yapıyı yıkmadan yeniden işlevlendirecek 3 projeye eşdeğer ödül verildi.
-Tüm bu aşamalardan sonra belediyeden beklenen, ‘Yarışmayla Ankara’ diyerek 25 yıl sonra Ankara’ya yeniden yarışma kültürünü kazandırdığını övgüyle anlattığı halde, onlarca meslek insanının ve jüri üyelerinin emek verdiği, kamu kaynaklarının harcandığı projeleri belediyenin arşivine kaldırıp görmezden gelmesi değil, üretilen fikirlerin hayata geçirilmesini sağlaması ve sürece sahip çıkmasıdır.
Maalesef Ankara Büyükşehir Belediyesi bunun yerine Ulus 100.Yıl Çarşısının geleceğini anket yaparak belirlemeye çalışıyor. ‘Korunarak yeniden işlevlendirilmesi mi yoksa yıkılıp Ulus Kent Meydanı olması mı?’ diyerek, projesi nasıl elde edildiği bilinmeyen meydan görselleriyle kararı ‘halka soruyor.’
Tüm bu süreci, yapının geçmişine ilişkin gerçekleri görünmez kılan, halka bilgi vermek yerine katılımı yalnız iki soruya indirgeyen, kurumun ve onlarca insanın emeğini ve yarışma için harcanan bütçeyi de hiçe sayan bu yaklaşımla, Gökçek döneminde başlayan Ulus 100.Yıl Çarşısını yıkma ve meydan yapma fikrinin Yavaş Döneminde de devam ettiği ortaya çıkıyor. Bu yolla açıkça 100. Yıl Çarşısının yıkımı meşrulaştırılmaya çalışılıyor! Üstelik uzmanların görüşleri, meslek insanlarının fikirleri ve üretimleri halkın gözünde değersizleştiriliyor. Açılan ve sonuçlanan diğer yarışmaların akıbeti hakkında da güvensizlik yaratıyor.
Oysa, bilim ve demokrasi eş güdümlü olmalıdır!
Kent, mekan, planlama, mimarlık, sanat tarihi, tarih, arkeoloji vb. tüm alanlarda emek veren her uzman, plansız bir alanda herhangi bir yapım ve yıkım faaliyetinin olmaması gerektiğini, varsa durdurulması ve planlama çalışmalarına başlanması gerektiğini bilmekte ve halka aktarmaktadır. Afetlerde, eğitimde, hukukta, sağlık alanında nasıl ki uzmanların önerileri ile hareket edilmesi gerekiyorsa; kentte, doğal, tarihi ve kültürel alanlarda da yine uzmanların belirlediği çerçeve içerisinde hareket edilmesi gerekmektedir. Kamu yararını tesis edebilmenin tek yolu budur.
Bilimin ve mesleğimizin gereği olanı yineliyoruz:
Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne Ulus’un Başkentin merkezi ve tarihi bir bölge olduğunu, bütüncül bir planlama çalışmasına ihtiyaç duyduğunu, bütünlüklü bir plan yokken atılacak her adımın bu değerleri tahrip edeceğini tekrar hatırlatırken, 100.Yıl Çarşısı’nın geleceğini, bilimsel yöntemlerin karşısında yıkımı da bir seçenek olarak sunan anketle tesis etme yaklaşımının katılımcılık olmadığını, söz konusu anket çalışmasının acilen durdurulması gerektiğini ısrarla vurguluyoruz.”