Dünyanın en eski yerleşim birimleri arasında gösterilen ve insanlık tarihinin birçok ilkini barındıran Aksaray’da, Aşıklı Höyük’teki 10 bin yılık yerleşim birimleri kaynak bulunamadığı için her gün biraz daha yok oluyor.
Aksaray’ın 25 kilometre güneydoğusunda Kızılkaya Köyü sınırları içindeki Aşıklı Höyük, dünya tarihinin en önemli mirasları arasında kabul ediliyor. Geçmişi 10 bin yıl öncesine dayanan Aşıklı Höyük’te yaklaşık 11 yıldır süren arkeolojik kazılarda, gün ışığına çıkarılan düzenli çöp depoları dünyanın en eski çevrecileri hakkında ipuçları verirken, bir genç kadın kafatasında beyin ameliyatı izi saptanması, başka bir kafatasında ise otopsi izlerinin bulunması bölgenin tarihi önemini önemli ölçüde artırdı.
EN ESKİ YERLEŞİM ALANLARINDAN BİRİ
Yapılan kazılarda ancak üçte biri gün ışığına çıkarılabilen höyükte, düzgün bir mimari bütünlük içinde kurulduğu anlaşılan yollar ve sokaklar, üstün bir kent planı anlayışını ortaya koyduğu için dikkat çekiyor. Dünyanın en eski yerleşim birimlerinden olan Aşıklı Höyük’te, daha kısa bir tarihe sahip olan bir Çatal Höyük kadar tanınmadığı ve gündemde olmadığı için yalnız Kültür Bakanlığı’nın sınırlı desteği ile kazılar sürdürülüyor. Geçen yıl yapılan kazılar imkanlar kısıtlı olduğu için ancak 1 ayla sınırlı kalırken, höyüğü bir açı hava müzesi haline getirme düşüncesi de para bulunamadığı için rafa kaldırıldı. Kazıların Onursal Başkanı Prof. Dr. Ufuk Esin, yalnızca Kültür Bakanlığı’nın maddi desteği ile gerçekleştirilen kazıların güçlü bir sponsora ihtiyacı olduğunu söyledi.
TARİHİ EVLER KORUNAMIYOR
Kazılarla ortaya çıkarılan 10 bin yıllık kerpiç evlerin, korunamadığı için rüzgar, kar ve yağmur gibi doğal şartlar nedeniyle önemli ölçüde zarar gördüğünü anlatan Esin, bu eserleri gün ışığına çıkarmanın parasızlık nedeniyle aslında yok etmek anlamına geldiğini söyledi. Karasal iklimin çetin şartları karşısında savunmasız bırakılan dünya tarihinin en önemli miraslarından höyükteki tapınak, ev, sur ve diğer unsurların her geçen yıl biraz daha yok olduğunu görmenin kendilerini üzdüğünü anlatan Esin, “Böyle zengin bir tarihi barındıran höyüğün yaşadığı tahribat sadece Türkiye’yi değil, genel bir miras sayıldığı için tüm dünyayı ilgilendiriyor” dedi. Geri dönüşü zor olan bu kayıpların önlenmesi için bir restorasyon projesi hazırlamak istediklerini dile getiren Esin, şöyle devam etti: “Yaklaşık 50 milyar liraya ihtiyaç duyulan böyle bir proje bir türlü hazırlanamadı. Biz, höyüğün korunabilmesi için restorasyon yapıldıktan sonra üzerinin kapatılmasını istiyoruz. Bu şeffaf bir çadırla olabilir. Höyükte gene bir temizlik kazısının ardından restorasyona geçilmesi de lazım. Bütün bunlardan sonra Aşıklı Höyük bir açık hava müzesi haline getirilebilirse, gelen ziyaretçiler 10 bin yıllık tarihe müthiş bir yolculuk yapabilir.”
SPONSOR İHTİYACI
Aşıklı Höyük’ün uluslararası bir tanıtım ve güçlü sponsorlara ihtiyaç duyduğunu belirten Esin, “Biz elimizdeki bu tarihin kıymetini bilemiyoruz. Maalesef Türkiye’de kültürel geleceğe yatırım yapılmıyor. Tarihsel mirasa duyarlılık gösteren çevrelerden, Aşıklı Höyük’te kaybedilen tarihe sahip çıkmalarını ve çalışmalara destek olmalarını bekliyoruz” diye konuştu.