Oksijen köşesi dünyadaki bütün çevreciler için özel bir günde başlıyor:
10/10/2010. Bugün Amerika merkezli bir sivil toplum girişimi
olan 350.org girişimiyle dünyanın dört bir yanında küresel
iklim krizine karşı eylem ve etkinlikler düzenleniyor. 350.org atmosferdeki
güvenli karbondioksit üst litimi olan 350 parça/milyon seviyesinden yola çıkan
bir örgüt. Çok uzun zamandır bugüne hazırlanıyorlar. Yaptıkları çağrıyla Türkiye
de dahil dünyanın 188 ülkesinde 6 bin 700 etkinlik yapılmasına ön ayak oldular.
Örgütün kurucusu Bill McKibben’le görüştüm. Zaten kendisi bu
eylemlerin en büyüklerinden birine imza atarak Obama yönetimini
Beyaz Saray’a güneş panelleri takmaya ikna etti
10 /10/ 10 tarihini küresel ısınmaya karşı ‘global çalışma günü
partisi’ ilan ettiniz. Web sitenize altı binin üzerinde eylem yapılacağı
kaydedilmiş, hedefinize ulaştınız mı?
- Sanırım bu konuda yeterli denebilecek bir rakam yok. İklim krizi insanlığın
karşılaştığı en büyük problem, o yüzden başka etkinlikler de yapmaya devam
edeceğiz. Elbette ki hiçbir şey bir gecede olmayacak, birkaç yıl alacak. Bu
eylemler bizim insanları iklim değişikliği konusunda çalışmaya yönlendirmemiz
gerektiğini göstermenin bir yolu. Yani dünyanın her yerinde insanların işini
bırakıp telefonlarını ellerine alıp siyasi, toplumsal liderlerini arayarak
“Artık küresel ısınma konusunda çalışmalısınız” deme günü.
Ama geçen yıl yapılan Kopenhag İklim Zirvesi’nde kimseyi tatmin eden
bir sonuç çıkmadı, sizce kötü gidişi durdurma şansımız azalıyor mu?
- Bu zirveyi büyük bir trajedi olarak görüyorum. Bence ülkeler ciddi bir şey
yapmaya hazır değildi. Zirve gerçekten çok büyük adımlar attığımız bir yer
olabilirdi ama ne yazık ki kaçırılmış bir fırsat oldu. 117 ülkeden eylemciler
eylem yaptı ama fosil yakıt endüstrisi dünyanın en güçlü endüstrisi. Yani hemen
başarılı olamamamız, tamamen pes ettiğimizin bir işareti olarak anlaşılmamalı.
Türkiye’deki çevre etkinliklerini nasıl görüyorsunuz?
- Bu yıl Türkiye’de bulunamadım ama geçen yıl geldiğimde gördüğüm eylem en
iyi organize edilmiş, en büyük yürüyüşlerden biriydi. Bu eylem İstanbul’da
yaşanan korkunç sel felaketinden altı hafta kadar sonra yapılmıştı ve herkes
iklimin değişikliğine dair kaygılıydı. Türkiye bizim için çok önemli ve çok
sevdiğimiz bir ülke. Son iki yıldır Türkiye’de iklim değişikliği konusunda
uluslararası aktivistlere eğitim veren iki büyük kamp düzenledik. Türkiye’yle
kuvvetli bağlarımızın olmasını çok önemsiyoruz.
350 rakamı dünya için ne ifade ediyor?
- 350 dünyanın en önemli sayısıdır. Şu anda ondan çok uzaktayız. Kutupların
eridiği, Pakistan’ın ise sular altında kaldığı bir dönemdeyiz. Her şeyi doğru
yapsak bile oraya ulaşmamız uzun zaman alacak ama hemen başlamazsak bunu asla
yapamayacağız.
Bunu başarmak için çıkardığımız karbon gazlarının bugünkünün üçte
birine inmesi gerektiği söyleniyor. Bu gerçekten mümkün mü sizce?
- Kolay değil ama mümkün, belki çok zor bir hedef ama bunu yapmanın tek yolu
da petrol kaynaklı yakıtlardan temiz enerjiye geçmek. Evinizde bireysel olarak
yapabileceğiniz çok şey var ama en önemlisi toplumunuzdaki insanlarla birlikte
hareket etmek, çünkü ancak geniş çaplı bir hareketle bu durdurulabilir.
350 rakamı nasıl ortaya çıktı
350.org’un ABD’de ve dünyanın çeşitli yerlerinde ofisleri bulunuyor ama asıl
etkinliği dünyanın her yerinde bu çağrıya katılan sivillerin oluşturduğu
eylemler. 350.org’un adı, atmosferdeki güvenli üst karbondioksit limiti olan 350
ppm (parça/milyon) sayısından geliyor. McKibben bunu şöyle anlatıyor: “NASA’nın
önde gelen gök bilimcilerinden James Hanson yaptığı çalışmalarla atmosferdeki
karbondioksit miktarının üst limitini 350 ppm olarak belirledi. Eğer bu seviyeye
geri dönemezsek, küresel ısınmayı durdurmamız ve dünyayı yaşanır hale getirmemiz
mümkün olmayacak. Dünyada tarihin başlangıcından 1800’lere kadar karbondioksit
miktarı 280 ppm idi. Şu an atmosferdeki karbondioksit miktarı 390 ppm’de.
Türkiye'de 10 /10 /10
* İstanbul Taksim’de müzikli, organik yemekli, bisikletli, danslı bir ‘350
Hemen Şimdi’ etkinliği var. Saat 15.00’te Galatasaray’dan başlayıp Taksim’e
kadar müzikle yürüyecekler. Ardından Taksim Gezi Parkı’nda saat 17.00’deki
şenliğe düşünür Naom Chomski ve Richard Falk da katılacakmış. Düzenleyen Küresel
Eylem Grubu... * Grubun İzmir’deki temsilcileri de Kıbrıs Şehitleri
Caddesi’nde benzer bir etkinlik yapacak. Saat 16.00’da Yakın Kitapevi önünden
başlayıp Sevinç Pastanesi’ne kadar müzik eşliğinde yürüyecekler. * Robert
Kolej saat 11.00’de Caddebostan Sahil Yolu’nda Migros’un önünden başlayacak
bisiklet turu düzenleniyor. * Taksim Meydanı’nda saat 13.30-16.00 arasında
çöp torbalarıyla müzisyenler, dansçılar ve başka sanatçılar eşliğinde çevre
temizliği var. * Listedeki sayıları henüz adlarındaki 10 kenti bulmasa da
Ankara, Yalova, Eskişehir, Antalya, Bursa, İzmir, Adana ve Trabzon’dan
bisikletçiler ‘10 kent 10 bisiklet’ etkinliği ile 350 çağrısı yapacaklar. *
Çanakkale’de saat 10.00’da Cumhuriyet Meydanı’nda başlayacak eylemde amaç
Çanakkale’de kurulması planlanan kömür santrallerine yönelik yeşil bir tepki
vermek. (Ayrıntılar için www.350.org)
Beyaz Saray'da 31 yıl sonra tekrar güneş panelleri
McKibben 10/10/10 etkinlikleri arasında belki de simgesel değeri en büyük
olana imza attı ve Obama yönetimini Beyaz Saray’ın çatısına güneş panelleri
takmaya ikna etti. Aslında Beyaz Saray, güneş enerjisi panelleriyle daha önce de
tanışmıştı. Eski Amerikan başkanlarından Jimmy Carter döneminde 1979 yılında,
Beyaz Saray’ın çatısına güneş enerjisi panelleri kurulmuş ama birkaç yıl sonra
paneller Reagan yönetimi tarafından söküldü. Unity College bunları alıp okul
kafeteryasının çatısına koydu. Orada çalışmaya devam eden panellerden biri
350’nin girişimiyle Beyaz Saray’a bağışlanmak üzere Bill McKibben ve arkadaşları
tarafından Washington’a kadar getirildi. Amaç, Obama’ya Carter panellerini
yeniden koydurmaktı. Birkaç gün sonra Beyaz Saray’dan olumlu yanıt geldi. Obama
ve ailesinin yaşadığı bölümün çatısına yeni güneş panelleri konulacak. McKibben
“Bush döneminde de bunlar Beyaz Saray’a konuldu ama onlar bunu bir sır gibi
tuttular. Ana nokta güneş panellerini göstermek olmalıydı, bu yüzden
yaptıklarının bir anlamı olmadı. Bunu ilan ederek Beyaz Saray’a koymanın ise
büyük bir anlamı var” diyor.
Aydınlanırken elektrik tıraş olurken su tasarruf
ediyorum
Derya Köroğlu - Müzisyen O da bir yeşil
Yeni Türkü grubu, ‘Yeşilmişik’ şarkısıyla çevre konusunu akıllarımıza sokan
öncü sanatçılardan. Grup sık sık çevre konserlerine de çıkıyor. Derya Köroğlu
çevreyle ilgilerini şöyle anlatıyor:
“Çevreyle ilgimiz 1980’lerde başladı. Can Yücel’in bir şiirini besteleyip
‘Yeşilmişik’ şarkısını yaptık. Ondan önceki albümümüzde de ‘Yeşil Şiir’i
yapmıştık. Can Yücel’in dilinden çevreyi sahiplenmiş olduk. O yıllarda Almanya
Yeşiller Partisi’nden adaylığını koyan Cem Özdemir bizi çağırmıştı onu
desteklemek için bir konser yaptık. Genellikle hep 5 Haziran Dünya Çevre Günü
etkinliklerinde konserler verdik. 99 yılında Fırtına Vadisi’ne santral yapılması
için büyük hareketlenme vardı onu engellemek konusunda çok etkili olduk. Sonra
Hasankeyf’te ‘Göç Yolları’ klibimizi çektik. Bu yıl da 26 Eylül’de Sinop’ta
‘Termik Santrale Hayır’ konserinde sahne aldık.
Ben bireysel olarak Greenpeace destekçisiyim. Günlük hayatta en çok elektrik
konusunu önemli, enerji tasarruflu ampul kullanıyorum, aydınlatma enerjisi
yarıya inmiş oluyor. Cam şişelerimizi ayrı toplayıp evimizden 100 metre öteye
bir cam kumbarasına atıyoruz. Tıraş olurken bile suyu boşuna harcamamaya dikkat
ediyorum.
İklim değişikliğiyle mücadele konseri
Bir şey yapmalı
Nil Karaibrahimgil WWF-Türkiye yararına 15 Ekim’de Suada’da bir konser
veriyor. Su Entertainment Group bünyesindeki Suada Club, WWF-Türkiye’nin iklim
değişikliğiyle mücadele çalışmalarına dikkat çekmek için konsere ev sahipliği
yapıyor. Konserin tüm geliri Su Entertainment Group’un da desteklediği
WWF-Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele çalışmalarına bağışlanacak.
Karaibrahimgil geceye farklı bir kostümle çıkacak. Konser saat 21.30’da
WWF-Türkiye ve Su Entertainment Group’un Temmuz ayında başlayan işbirliği
kapsamında Su Entertaiment Group enerjisini fosil yakıtlar yerine rüzgardan
almasının yanı sıra müşterilerinin eğlence ve yemek için ödediği tutatın 1
TL’sini bağışlayarak WWF-Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele çalışmalarına
destek veriyor.
Rüzgarla giden otomobil
Eko-tasarım
Üç Japon tasarımcının tasarladığı bu fütüristik araç, herhangi bir elektrikli
otomobilden oldukça farklı. Kazaguruma adındaki otomobil, hareket etmek için
rüzgar gücüne ihtiyaç duyuyor. Sıradan elektrikli araçlara göre alternatif bir
sistem kullanan aracın hareketleri ve hızı tamamen rüzgara bağlı. Çalışırken
karbondioksit çıkarmaması onu doğa dostu yapıyor. Elbette tasarımcılara, doğal
rüzgar olmayınca ne olacağını sormak lazım. Yine de bu tür araçlar yılın büyük
bölümünde rüzgar alacağı neredeyse garantili bir çok bölgede yerel de olsa
kullanılabilir.