Özellikle çevrecilerin büyük bir kültürel değerin sular altında kalmasına
neden olacağı için başından beri karşı çıktığı Ilısu Barajı
için, bilim dünyası bir tez hazırladı. ODTÜ İnşaat Mühendisliği
bölümü yüksek lisans öğrencisi Emrah Yalçın ve danışmanı
Yrd. Doç. Dr. Şahnaz Tiğrek tarafından hazırlanan
“Ilısu Barajı ve HES, Alternatif Çözümlerin Araştırılması”
başlıklı tezde Ilısu Barajı’nın mevcut projesi incelendi ve Hasankeyf’i sular
altında bırakmayacak yeni bir çare geliştirilmesi üzerinde çalışıldı.
Hazırlanan teze göre, Ilısu Barajı’ndan elde edilecek enerji, aynı maliyete
yapılacak 5 hidroelektrik santralından sağlanabilecek, böylece Hasankeyf ve
kültürel mirası korunmuş olacak. 5 barajın toplamı, mevcut proje ile
karşılaştırıldığında, toplam rezervuar alanında yüzde 27 oranında bir azalmaya
neden olacak ve bu barajlarda toplam 14.8 hektometreküplük bir dolgu hacmi ile 4
bin 426.1 hektometreküp su depolanabilecek. Bu hacmin 3 bin 634.4
hektometreküplük kısmı aktif hacim olarak kullanılabilecek.
Sular altında kalmayacak
Proje, Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı yerine, Fırat
Nehri’nin kolları olan Garzan Çayı üzerinde Ilısu I, Bitlis Çayı üzerinde Ilısu
II, Botan Çayı üzerinde Ilısu III, Fırat Nehri üzerinde ise Ilısu IV ve Ilısu V
barajlarının yapılmasını öngörüyor. Bu 5 baraj arasında Hasankeyf’e en yakın
olan Ilısu IV Barajı da Hasankeyf’in sular altında kalmasına neden
olmayacak. Tiğrek tezle ilgili olarak, Hasankeyf’i sular altında bırakacak
tartışmalı Ilısu Barajı’na teknik bir çözümle karşılık vermek istediklerini,
Türkiye’nin içinde bulunduğu enerji darboğazını da dikkate alarak yeni bir çözüm
üretmeyi hedeflediklerini söyledi. İlk olarak, temmuz ayı başında Gazi
Üniversitesi’nde yapılacak uluslararası nitelikte bir konferansla detaylanacak
olan tez, şimdiden bilim çevrelerinde tartışılmaya başlandı. Yrd. Doç. Dr.
Tiğrek, teze ilişkin kamu kurumlarıyla henüz temasa geçmediklerini belirtirken,
maliyeti oluşturulduğu takdirde 5 ayrı barajın 3 yıl içinde tamamlanacağını,
barajların yapımı sırasında ise arkeolojik çalışmaların devam edebileceğini
vurguladı.