“Şükürler Olsun ki Rant Var!”



6 Şubat’ta gerçekleştirilen “I. Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Kongresi”nin, “Sektörel Sivil Toplum Kuruluşlarının 2014 Kentsel Dönüşüm Hedefleri” başlıklı oturumunda Türkiye İMSAD Başkanı/Fibrobeton Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Yetişener, Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Derneği Başkanı/Erkanlı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Hüseyin Erkanlı ve ÇEDBİK Başkanı/TURKECO Duygu Erten birer konuşma yaptı.

Dündar Yetişener, inşatta kullanılan malzemenin önemine vurgu yaptı ve şunları aktardı: “Bir inşaatı oluşturan üç temel unsur vardır; tasarımcı, müteahhit, malzeme diyen. İnşaat sektörünün payını 100 kabul edersek yüzde 50’si malzemeden gelir. Kaliteden bahsediyoruz, güvenli yapıdan bahsediyoruz. Gelece nesiller için yapacak çok işimiz var diyoruz. Gelecek nesli meydana getirebilmek için önce bugün kendimize ne yaptığımıza bakmak lazım. Biz varsak gelecek nesil var. Biz yoksak gelecek nesil yok. Van depremi olduğunda bir gün sonra bölgeye gittim. 350 yıllık bina ayakta duruyor ama aynı sokakta yedi katlı yeni bina yıkılmış. Bunun nedeni malzeme; gayet net ve açık. 350 yıl önce insanlar malzemeden çalmamış”. Güvenli yapı konusuna değinen Yetişener; “Güven olan yere sermaye gelir, güven olan yere yatırım yapılır. Güvenli yapı derken neyi kastediyoruz? Herkes bir güvenli yapıdan bahsediyor. Güvenli yapı; tüm doğal afetlere, atmosforik şartlara karşı (sel, rüzgar, yangın, nem, ses, sıcak, soğuk gibi) optimum verimlilikte olan, yapı ömrü boyunca bu verimliliği sürdürülebilir kılan, son kullanıcılara temel konforu sağlayan, enerji kaynaklarını tasarruflu kullanan ve dönüşümü mümkün olan malzemelerle yapılan yapıdır” dedi. ‘Güvenli Yapı Platformu’ kurulması gerektiğinin altını çizen Yetişener, platformun yüzde 70’ini de sivil toplum örgütlerinin oluşturması gerektiğine vurgu yaptı: “Yani taşın altına elini koyacaklar sivil toplum örgütleri olmalı”.

Duygu Erten, “Türkiye’de şöyle bir kültür var; birisi bir inşaat şirketi sahibi oluyor, enerji, sigorta, bankacılık, medya derken işin ucu kaçıyor. Hâlbuki herkes en iyi yaptığı işi yapsa çok farklı bir Türkiye’de yaşarız. Gri alanların fazla olması özellikle sivil toplumda sorun yaratıyor” dedi. ÇEDBİK’in Türkiye’de yapı sektörünün yeşil dönüşümüne öncülük etmek misyonuyla kurulduğunu belirten Erten, yeşil bina kılavuzundan bahsetti: “Ülkemizde son dönemde çok fazla çıkar çatışması, çok fazla rantçı zihniyetle oluşan bir yapı sektörü ile karşı karşıyayız. Sivil örgütler olarak bizim birinci görevimiz, misyonlarımız dahilinde en iyileri yönetim kurullarımıza seçerek bu dernekleri en gönülden, en idealist şekilde destekleyecek kurumlardan sponsorluklar bularak hedeflerine ulaştırmaya çalışmak. Biz bu anlamda 2007’den beri dünyada yaygın olarak kullanılan yeşil yapı, yeşil sertifika sistemlerini inceleyerek ulusal bir yeşil bina kılavuzu hazırladık. 2012 yılında 49 kriterden oluşan bu ölçütler listesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın protokolüyle 2000 kişiye sunuldu, medyayla paylaşıldı ve web sitemize konuldu. Bunun amacı açık bilgi platformu yaratmaktı. 100’ün üzerinde akademisyenin destek verdiği, 20’nin üzerinde sivil toplum örgütünün destek verdiği bu çok anlamlı içerik çalışmasını web sitemize koyarak dedik ki herkes bundan faydalanabilir, başta kamu olmak üzere. İşte yeşil bir bina yapmak için bu kriterlere uyacaksınız. Bu kriterlerin hepsi 100’den fazla standarda atıfta bulunuyor. Nedir bu standartlar? Türkiye’de Türk Standartları Enstitüsü (TSE) var ve görevi standartları düzenlemek. Şu anda Türkiye’de yeşil bina ve yeşil yerleşke ölçeğinde birçok standart eksiğimiz var. Bunlardan birincisi malzemeler konusunda eko etiketler. Avrupa Birliği, enerji verimliliği konusunu ajandasında bir numaraya yerleştirdi. CE belgesiyle eşit şekilde EPD belgesi de sizin olmazsa olmazlarınız arasında yer alacak; eğer malzeme satacaksanız. Bu belge, malzemenizin çevre dostu olduğunu, uluslararası standartlara göre deklare eden bir etiket. Bu etiketi Türkiye’de kim yapacak, nasıl yapacak? ÇEDBİK ve İMSAD’ın ortak bir çalışmayla bu etiketin sahibi olması yani bir eko platform kurması gerek”.   

Rıza Hüseyin Erkanlı, 2012 Mayıs ayında Kentsel Dönüşüm Yasası’nın bir anda ortaya çıkmasıyla birlikte 2012’nin ikinci yarısından itibaren gayrimenkul geliştirme şirketleri, kat malikleri, hak sahipleri, tüm taraflar yasayı algılamaya çalıştılar; hakları nedir, hukukları nedir, riskleri nedir? Uygulamada görüldü ki yasanın aslında temel yapısı sağlam. Bu iddialı hedefi, sonuca ulaştırabilecek bir altyapısı var. Ama eksiklikleri de var. Çünkü kentsel dönüşüm çok dinamik bir süreç, çok insan odaklı bir süreç. O nedenle bu süreçte üç kere değişiklik oldu. 2012 yasanın algılanma yılıyken 2013 kendi içinde hassasiyetleri olan bir dönemdi. Çünkü yasa çıktıktan sonra özellikle siyasi irade, kamu bu yasanın arkasında durduğunu hem söylemleriyle hem eylemleriyle kamuoyuna gösterdi. Aynı zamanda kamu eliyle büyük yıkımlar yapıldı. Bu da şunu gösterdi ki kentsel dönüşüm yasası aslında hedefleri büyük olsa bile uygulanabilir bir yasa olarak taraflar tarafından daha çok algılanmaya başladı. Ama bir eksiklik var. Bu eksiklik ne; kentsel dönüşümün olmazsa olması özel sektör. Bu kadar büyük bir hedef, kesinlikle özel sektörün de içinde yer alması gereken bir süreçtir. Ama 2013 yılına baktığımız zaman özel sektörün bazı küçük yıkımlar haricinde büyük dönüşümlerin içinde olamadığını görüyoruz”. “Ben kentsel dönüşümü emsal içinde sınırlayan bir görüşe sahip değilim” diyen Erkanlı, sözlerini şöyle sürdürdü; “Kentsel dönüşüm çok farklı boyutları olan -siyasal, ekonomik, toplumsal boyutları olan- tasarım anlamında çok önemli itkileri olan bir süreç. Hatta bu süreç gerçekten daha yaşanabilir, daha insana yakışır marka kentler oluşturmak için de çok büyük bir şanstır. Şu anda kentsel dönüşümün önündeki en büyük problem emsal karmaşasıdır. Bu hem gayrimenkul geliştirme şirketi için hem de kat maliki için geçerlidir” dedi. Kentsel dönüşümün bir rant mevzusu olarak ele alındığına dikkat çeken Erkanlı; “Ben de diyorum ki şükürler olsun ki rant var. Sadece gayrimenkul geliştiricileri için söylemiyorum, aynı zamanda kat malikleri için de söylüyorum. Burada hassas nokta şu; bir ranta ihtiyaç var ki bu 500-600 milyar dolarlık gelirin kentsel dönüşümde başarıya ulaşmasını sağlasın. Ama burada kritik nokta şu; bu rantın hakkaniyet içinde paylaşılması gerekiyor. Yatırımcı da buradan para kazanmalı, kat maliki de hakkı kukuku varsa sonuna kadar almalı. Üçüncü bir boyut daha var; bu rant kentin geleceğini de bloke etmemeli. Bu rantla beraber kentin çok betonlaşmış, yığılmış, değeri azalmış, yığınlar halinde oluşmuş bir kente dönüştürmemek gerek. O nedenle bu rant aslında faydalı bir şey ve paylaşmayı bilmek lazım”.

“2014 Yılında Gayrimenkul ve İnşaat Sektörünün Kentsel Dönüşüm Planları” başlıklı oturuma Ege Yapı Group Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı başkanlık etti. Oturumda; Nef Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur, Keten İnşaat Genel Müdürü Selahattin Keten, Via Properties Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Bayraktar, Krea Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Kodal birer konuşma yaptı.

Reklam Goruntulenme Bolumu