"Bunlar" Tasarım Sergisi



Tasarım sanata ne kadar yaklaşabilir? Bizler duyumuza ne kadar teslim olup kendimizden ne kadar şüphe edebiliriz? Küratör Bige Ökten’in, "sanatçı bu başarıya ancak seyircisiyle karşılaşmasıyla, onunla içten, görünür bir biçimde yüzleşmesiyle ulaşabilir" düşüncesinden yola çıkarak davet ettiği Bahar Korçan, Fem Güçlütürk, Serhan Gürkan, Mânâ Yıldız, Tansu Erkal Komar ve Erdin Ersoy “BUNLAR” projesinde buluştu.

Tasarımcı genelde çevremizde dolanan hayata açık bir duyarlılıkla bakıyor ve kendi gördüklerini duyular sayesinde bize anlatır. Sadece tasarım yapacağı malzemeyi ustalıkla kullanmanın ötesinde, farklı anlatımlarla örülü, çoklu bir söylem çıkarır. “Bunlar” sergisinde yer alan tasarımcılar da, yaptıkları çalışmalarda kullandıkları dilden yola çıkarak hazırladıkları kompozisyonları, farklı disiplin ve tekniklerle ürettikleri yeni işleri bir bütünlük içinde izleyiciye sunuyor.

Sergi süresince her bir sanatçı Salı günleri saat 18:30 ve Cumartesi günleri saat 11:30'da workshop'lar düzenleyecek.
 

Workshop Programı:

FEM GÜÇLÜTÜRK
10 Mayıs Cumartesi / saat: 11.30

Birinin fikrini birine anlatmakla yıllarını geçirdi. Şimdi sadece dinlemek istedikleri ile vakit geçiriyor. Bitkileri dinliyor, dillerini öğreniyor ve tercüme ediyor. “Bunlar” diye kategorize eden, ayırımcı hitaplardan, baskılardan hoşlanmıyor. Her canlı ve cansızın kendine özgüllüğünden, estetiğinden, kusurları ile güzelleşen şaşırtıcılığından, doğum/yaşam/ölüm döngüsünden yola çıkarak her iğne yapraklıyı “çam” diye tanımladığımız, her bitkiyi “çiçek” diye genellediğimiz, bahçemizdeki binbir yosuna ot dediğimiz, bir nevi bizim de “bunlarlaştırdığımız” dünyayı kendince keşfediyor. Yeni dünyasını koklayarak, konuşarak, tadarak ve hatta dinleyerek belki de sadece bu bağlamda iyi kabul edilebilecek bir bitkisel hayat sürerek sürdürüyor. Ot dediğin yerde biter! Hayır, bazısı duyularımızı alt üst edecek şekilde kökünü başka ağaca dayar, gökten tepemize de iner. Muzu potasyum niyetine afiyetle eriten, yanlış yere düşmüşse sineği meze yapan Platycerium’lar yaşamak için yerdeki toprağa değil gökteki ağaca sarılırlar.  Bu sergi süresince de bu özellikleri ile tavandan sarkarak kafamızı kurcalıyorlar!
Ne acayip şey “bunlar”!

*

SERHAN GÜRKAN
13 Mayıs Salı / saat: 18.30

Hayat başkalarının yarattıklarını yeterli bularak yaşayacak kadar sıkıcı değil. Bugün, yarın yaratılmış en büyük mucizeden esinlenerek bana görünebilen bilinmezleri, onun estetiği içinde kendi algılarımla bilinebilir hale getirebilme.. Yaradılış sürecinde kendimi tatmin edebilmek.

*

MÂNÂ YILDIZ
17 Mayıs Cumartesi / saat: 11.30

Endüstriyel tasarım eğitimini Design Academy, Hollanda’da tamamlayan Mânâ Yıldız, kullanım amaçlı hazırladığı ürünlerini otonom değerler ile aynı zamanda birer objeye dönüştürmeyi ve kişilerin duyularına hitap eden görsel bir dil sergilemeyi amaçlar. Değerli materyaller ile yapılandırdığı ilginç formlar çevrelerinde yeni diyalogların ve ritüellerin şekillenmesini sağlar. Ürünlerinde dikkatle kullandığı renkler Mânâ Yıldız’ın en büyük ilham kaynağı olan ve tasarımlarında yücelttiği ritim duygusunun bir uzantısı olarak görülebilir. Form, materyal, doku ve renk seçimleri gibi pek çok katmanı bulunan incelikli tasarımlarının karakteristik özelliği zarif ve estetik duruşlarıdır.
Tasarımcının bu sergi için hazırladığı ürünler ziyaretçileri hareketlerinde yavaşlatmayı ve bakma eğilimini uzun süren bir izleyişe dönüştürmeyi amaçlıyor. Tasarımlarında görülen renk geçişleri ritim duygusunu pekiştirirken, ustalıkla işlenmiş porselen, ahşap ve taş ürünler varlıkları ile sessiz bir diyalog sergiliyor.

*

TANSU ERKAL KOMAR
20 Mayıs 2014 Salı / saat: 18.30
Farklı sergi ve müzeler için takı koleksiyonları hazırlamış olan Tansu Erkal Komar, tarihi dokuları zamanımıza taşıması ve var olan motifleri zaman çizgisinden soyutlama başarısıyla kendinden bahsettirmiş bir tasarımcıdır.
Kendine özgü çizgisiyle Nuruosmaniye'deki atölyesi Mina Design Store'da çalışmalarını sürdürmektedir. 
"Maddenin gerçekle karşılaşmamızı sağlayan bir ara yüz olduğu gerçeğinden yola çıkarak sade ve net çizgilerle yaşamın ve dünyanın anlatımına odaklanmaya çalıştım bu koleksiyonda... Karşılaştırmalı bu koleksiyon içerisinde antik Roma döneminin doğal işlenme teknikleri ile biçimlenmiş malzemelerini, günümüzde kimyasal olarak sentezlenmiş "modern" malzemeler ile yan yana getirerek insan algısını analiz etmeye çalıştım.
Önemli olan bilimle içgüdünün çatışmasını sağlayarak, beden, madde ve ruh üçgeni içerisinde "dokunuşun" haritasını çıkarabilmekti..."

*

ERDİN ERSOY
24 Mayıs Cumartesi  / saat: 11.30

1971, Berlin/ Almanya doğumlu olan Erdin Ersoy, Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümü mezunudur. Daha öğrencilik yıllarında çalışma hayatına başlayarak kuyumculuk sektörüyle tanışan Ersoy, farklı kuyum firmalarında ihracat müdürü olarak çalışır. Uzun yılların birikimi, birçok uluslararası fuarlarda (New York, Hong Kong, Mumbai, Bangkok, Seul, Basel, Dubai, Vicenza, Frankfurt, Kiev…) edindiği tecrübe ve birikimleri bugün Ersoy’un tasarımcı altyapısını oluşturmaktadır. Son iki senedir Kapalıçarşı’daki atölyesinde özgün erkek takı tasarımları üzerine çalışmalarını sürdürmektedir.
 “Bunlar” iktidar tarafından ötekileştirilmiş kişilerdir. Ötekiler sanatçılardır, düşünen insanlardır, doğaya, hayvanlara değer verenlerdir, aslen insanı sevenlerdir. Bugün kaygılandıkları her şey insana dairdir. Doğa, hak, hukuk, sevgi, saygı, dürüstlük… 
İnsanlar bazen olup biteni, değerleri, hayatı kavrayamazlar. Bu yüzden kendilerine kılavuz ararlar; dine sığınırlar, efendileri olsun isterler, biat ederler birilerine ve ne yazık ki sorgulamazlar bulunca kılavuzlarını. Duyularımız bizim algılarımızdır. Onlarla etrafımızı keşfederiz. Nedir bu duyular? Biz hangi duyularımızla hareket ederiz? Diğer canlılarda durum nasıldır? Duyularımızın yaşamamıza kılavuzluk etkisi var mıdır?
Bu sorulara duyu organları üstün, nitelikli canlılar üzerinden tasarımlarımla cevap bulmaya çalıştım.

*

BAHAR KORÇAN  
27 Mayıs Salı / Saat: 18.30

Tüm duyulardan sıyrıldığımızda, yargısız bir alana yükseliriz. Bunu anlatmaya çalışacağız.

Eserin adı: HEPLİK-HİÇLİK

Duyuların ötesine vardığında
Gerçek “ SEN “ ile karşılaşırsın
Görmenin
Yargılamasından kurtulup
Duymanın
Etkisinden arınıp
Dokunmanın
Tanımından sıyrılıp
Kokusuz
Net alanda durup
Her türlü tadın etkisiz zenginliği
Duyusuz alanda
Gerçek öze kavuşmaktır.

Bu proje Ayten-Bahar projesidir.

Reklam Goruntulenme Bolumu