Akkuyu’da Nükleer Santral Neden Kurulmamalı?



Mersin’de kurulması amaçlanan Akkuyu Nükleer Santralı için düzenlenen ÇED Raporunun ve bu rapora dayalı olarak verilmiş olan ÇED uygundur kararının iptali için, TMMOB, (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) TTB (Türk Tabipleri Birliği) ve TBB (Türkiye Barolar Birliği) tarafından dava açılmıştı.

Danıştay’da açılan ve 14. Daire’de görülen dava kapsamında geçen çarşamba gerçekleşen son duruşmada Savcılık davanın reddedilmesi doğrultusunda görüş bildirdi.

Mersin’deki çeşitli demokratik kuruluşlar ve kişilerin aynı konuda açmış oldukları davalar için son duruşmalar da aynı gün gerçekleşti.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Komisyonu Başkanı N. Bülent Damar ve TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, TMMOB adına uzman tanık olarak savunma yaptı.

N. Bülent Damar ve Oğuz Türkyılmaz, savunmalarında Akkuyu’da ne için nükleer santral kurulmayacağını sıraladı. Birgün'ün haberine göre, işte o savunmadan öne çıkan başlıklar...

1)Devlet enerji politika, karar ve uygulamalarında toplum yararını gözetmek zorundadır

Devlet, enerji ile ilgili yasama ve yürütme etkinliklerinde, iki temel nedenle toplum yararını gözetmek durumundadır:

i) Enerjinin üretimi ve sunumu, kamu hizmeti alanına dâhil olduğu, kamu hizmeti Devletin varlık nedeni olduğu ve kamu yararı, kamu hizmetini bünyesinde taşıdığı için.

ii)Enerji, doğal kaynaklardan elde edilebildiği, bu kaynaklar topluma ait olduğu, işletilmelerinde toplum yararını (da) gözetmek gerektiği için.

Buna göre Devlet şu alanlardaki faaliyetlerinde toplum yararını gözetmek durumundadır:

2) Mahkemeye sunulan bilirkişi raporu güncel olmayan, geçerliliğini yitirmiş kabul ve verilere dayalıdır

Mahkemece bilirkişilerce cevaplandırılması istenilen hususlar kapsamında yöneltilen 2. soru olan “Ülkemizdeki diğer tüm alternatif enerji kaynaklarının devreye sokulması ile orta ve uzun vadede enerji ihtiyacının karşılanıp karşılanamayacağı, ortaya çıkan enerji ihtiyacının nükleer santrallar aracılığıyla karşılanmasının zorunlu olup olmadığı” sorusuna verilen ve Raporun 82-102. sayfalarında yer alan yanıtlar, gerçeği bulmayı amaçlayan ve güncel verileri analiz ederek, yöneltilen soruya yanıt vermek için değil, Akkuyu NES’e neden ihtiyaç olduğunu kanıtlamak amacıyla kaleme alınmış, geçerliliği kalmayan verilere dayalı yanlış ifadeler ve bilgiler içermektedir.

Bilirkişi Heyeti, beş yıl önce hazırlanan raporları kaynak gösterirken, güncel ve gerçekçi bir çalışmayı, TEİAŞ’ın Aralık 2016 tarihi ve 2017-2026 dönemini içeren 10 Yıllık Talep Tahmin Raporunu yok saymış ve dikkate almamıştır. TEİAŞ, bu çalışmasında gerçekçi çözümleme ve kabullerle, yıllık talep artışlarının giderek azalan bir eğilimde gerçekleşeceğini ve düşük senaryoda yüzde 2.7-2 aralığında, baz senaryoda yüzde 3.6-2.7 aralığında ve yüksek senaryoda yüzde 4.3-3.4 aralığında olacağını tahmin etmektedir.

3) ÇEDraporunun göz ardı ettiği, bilirkişi heyetinin de görmezden geldiği sorunlar, yakıcı önem taşımaktadır ve yok sayılamaz

Elektrik üretiminde mevcut durumu analiz eden, geleceğe yönelik ciddi değerlendirmeler içeren görüşler de Bilirkişi Heyetince dikkate alınmamıştır. Güncel veriler hakkında bilgisi olmayan, bilgi düzeyi, geçerliliğini yıllar önce yitirmiş sorunlu verilerden öteye geçmemiş bir heyetin görüşlerinin vasıfsızlığı da açıktır.

Bilirkişi Heyeti, asli vazifesinin, mahkemenin sorularına bilimsel yanıtlar getirmek, içinde yer aldığımız davacı kuruluş ve kişilerin savlarını tarafsız bir gözle incelemek ve değerlendirmek olduğunu yok saymış ve tarafsızlığını yitirmiş; iptali istenen ÇED raporunu savunmak için; güncelliğini yitirmiş rakamlara dayalı analizlerle ve Akkuyu NES’e ihtiyaç olduğunu kanıtlamak misyonuyla davranarak yanlışlarla dolu bir rapor yazmıştır.

Rapordaki değerlendirmeler, raporu hazırlayanların konu hakkında uzman olmadıklarını göstermiş olup, bilirkişiliği kabul etmeleri ve değerlendirme yapmaları sorunludur. Etik yönden kabul edilemez.

Bugün için bile, ülkemizin yedek elektrik enerjisi kurulu güç kapasitesi MW olarak yüzde 75’in üzerindedir ve nükleer santrallar olmazsa ülkemizin elektrik enerji ihtiyacını karşılamanın mümkün olmayacağı tezi temelsiz bir yaklaşımdır.

4) Akkuyu nükleer santralının yapılmasında kamu yararı yoktur

Devlet bu santralda üretilecek elektriğin yüzde 50’sini, yasayla belirlenmiş bir bedelle satın alacağını taahhüt etmiştir. Bu nükleer santralda üretilecek elektriğin bedeli vatandaşların verdikleri vergilerden ve vatandaşların ödedikleri elektrik faturalardan karşılanacağı için Akkuyu Nükleer Santralında kamu yararı olması zorunluluğu vardır.

Ayrıca kamu yararı açısından; tüm nükleer santrallarda ne kadar üst derecede güvenlik önlemi alınsa da; bir arıza halinde radyasyon yayılması riski vardır ve bu riskin meydana getireceği felaket çok büyük can ve mal kaybına neden olmaktadır.

Çernobil ve Fukuşima nükleer santrallarında meydana gelen arızalar sonrası meydana gelen büyük felaketlerin insani ve ekonomik sonuçları çok büyüktür ve aradan geçen uzun sürelere karşın henüz tam olarak tespit edilememiştir.

Bugüne kadar dünyada işletmede olan ve kapatılan nükleer reaktörlerin toplamı 600 adet civarındadır. Bunlardan 5 adedi patlayarak radyasyon yayılmasına ve büyük insan ve çevre felaketlerine sebep olmuşlardır. Bu risk çok yüksek bir orandır. Herhangi başka bir tip elektrik santralında böyle yüksek risk yoktur

5) ÇED raporu ve bilirkişi raporunu görmezden geldiği veya görmek istemediği hususlar

ÇED ve Bilirkişi raporlarına egemen olan ve Türkiye’nin elektrik ihtiyacını hatalı kabul ve rakamlarla çarpıtarak yüksek gösteren bilimsel ve etik olmayan yaklaşım, özel olarak Akkuyu NES, genel olarak tüm nükleer santrallarla ilgili teknik sorunları da gözardı edince, yok olacağını düşünmektedir.

TMMOB tarafından saha keşfi esnasında sunulan dilekçede ifade edilen ve nükleer mühendislik alanında doktoralı ve deneyimli uzmanların görüşlerini içeren, Akkuyu NES projesinin kurgusuna, tasarımına ve içeriğine yönelik değerlendirmeler ve kamu idaresi tarafından verilen Akkuyu NES için “uygundur” kararının dayandığı ve esas alınan dava konusu ÇED raporunda hatalı şekilde ele alınan noktaları, baştan savma bir şekilde değinilen konuları ve göz ardı edilen hususları irdeleyen davacı görüşleri, Bilirkişi Heyeti tarafından yok sayılmış, okunmamış ve raporda ele alınmamıştır. Oysa, ifade edilen hususlar göz ardı edilmeyecek ciddi sorunlara işaret etmektedir.