Sular özelleştirilemez
/P> Peki, bu durum bu ülkeler için tehdit ve tehlike oluşturmuyor mu? Siz kendi ulusal kaynaklarınızı geliştirebilecek bir politikayı, bu politikayı da uygulama aracı olarak bir kurumsal yapıyı kurduysanız çok fazla etkilenmeyebilirsiniz. Ama hâlâ bir arayış içindeyseniz ve bu arayışta kendi içinizden birtakım modeller üretmekte zorlanıyorsanız, işte tehdit burada başlıyor. Bizim kendi içimizde su yönetimi kurumsal yapımızın nasıl olması gerektiğine dair bir model çıkarabilmemiz çok zor değil. Ama biraz önce dediğim o düşünsel kısırlık ve çerçevelenmiş bakış açısı bizi engelliyor. Bunu kesinlikle aşmamız gerekiyor. Şu anda su bir ticari meta olarak değerlendirilebilecek bir sürece girdi. Oysa su son derece yaşamsal ve stratejik bir madde değil mi? Burada iki ana yaklaşım var. Birincisi şöyle diyor: Su bir insan hakkıdır. Bu anlamda hiçbir zaman ticarete konu edilemez. Öbürü ise su kaynaklarının çok hızlı tükendiğini ve kirlendiğini ve ticarete konu edilmesi gereken bir meta olduğunu ifade ediyor. O noktada, su kaynakları nasıl yönetilmelidir, şeklindeki yaklaşım yeniden gündeme geliyor. Su kaynaklarının nasıl yönetilmesi gerektiğini anlatır mısınız? O noktada arz ve talep yönetimi biçiminde ortaya teknik kavramlar çıkıyor. Biz bir anlamda şunu söylüyoruz: Bugüne kadar Türkiye'nin su kaynakları yönetimi, var olan ihtiyaçları her koşul altında karşılayabilecek bir biçimde kurulmuştur. Biz su kaynaklarımızı, bu talepleri karşılayabilmek için sürekli geliştirdik. DSİ ve diğer kurum ve kuruluşlar bu altyapıyı oluşturdular ve bu hizmetleri ulaştırdılar. Ancak şimdi yeni yaklaşımlar, arzın yerine talebin yönetilmesi gerektiğini, bunun da en uygun yönetim şekli olduğunu öngörüyor. Talebin yönetilmesi gerektiğini söyleyenler, suyun küresel ticarete konu olması gerektiğini savunuyorlar. Onlara göre talep yönetilmeden su kaynakları verimsiz olur, kullanılamaz. Su insan hakkıdır Peki siz bu görüşe katılıyor musunuz? Ben böyle düşünmüyorum. Çünkü su bizatihi bir insan hakkıdır. Su yaşamsal, doğal bir kaynak. Zaten o nedenle insan hakkı olarak kabul edilmesi gerekiyor. Su kaynaklarına ulaşım hakkının kısıtlandığı bir dünya düşünebiliyor musunuz? Bence bu politikalar bir de sosyal bir parametre içeriyor. Su kaynaklarının
geliştirilmesi politikalarının içinde mutlaka sosyal boyutun ele alınarak buna
göre düşünülmesi gerekiyor. O sosyal parametre, su kaynaklarının
geliştirilmesini, kamusal yönetim bakış açısıyla ele alınmasını da gerekli
kılıyor. Su kaynakları yönetiminin bir kamu hizmeti olarak ele alınması gerekir.
Tabii ki su kaynaklarının geliştirilmesi için harcanan paranın geriye
döndürülmesi biçiminde bir finans modeli
oluşturulabilir. |