"Sinan'ı Anmak Kamu Anlayışına Sahip Çıkmak Demektir"
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından ölümünün 421. yılında Mimar Sinan’ın mezarı başında gerçekleştirilen anma toplantısında Tarihi Kentler Birliği adına konuşan Oktay Ekinci, kamuya vurgu yaparak mimarlığın kamu hizmeti olduğunun altını çizdi. Ekinci, "Kamu yararı ile mimarlık ve şehircilik arasında doğru bir orantı vardır. Eğer
ktay Ekinci, Mimar Sinan’ı anmanın ancak kamu kavramının dışlandığı bu
modernist süreçte Sinan’ı yaratan "kamu" anlayışının kutsanarak,
özelleştirmelere karşı çıkmakla mümkün olabileceğini söyledi. |
-
-
Koca Sinan sadece mimar değil. Bir ilim adamı ve bilge kişi. Sinan sadece teknik eleman ve kuru kuruya bir teknisyen de değil. Yetiştiği müslüman toplumunun bütün özelliklerini üzerinde taşıyor. Bunları yaşamış ve uygulamış. Sinan'ı yetiştiren ortam, sistem, değerler manzumesi iyi bilinmeden günümüze irca edilmeden biz daha yıllarca boşa konuşur, yerli ve küresel krizleri yaşar, çözüm bulamayız. Aslında çözüm; vahşi kapitalizmde, batının (kötü Avrupa) kokuşmuş değerleri ve sistemlerinde değil. Bu değerler 1450 senedir ortadalar ve müşterilerini bekliyorlar. YANITLA
İş Sinan'ın büyüklüğünü konuşmaya geldiğinde ülkemizde fikir beyan etmeye gönüllü pek çok akademisyen bulmak mümkün, hepsinin de görüşlerine saygımız var. Ancak ne yazık ki Sinan'a sahip çıkmak bilgi ve duyarlılığın yanısıra, biraz da kötü kişi olmayı gözealma cesareti gerektirdiğinden olacak ki, bu konuda kimse harekete geçmiyor. Sözün burasında konunun abartıldığını düşünecekleri anma gününü beklemeden Sinan'ın mezarını ziyarete davet ediyor ve o gün gördüğümüz manzarayı kısaca özetlemek istiyorum.
Öncelikle Sinan'ın mezarının anma günü dışında ziyarete kapalı olduğunu hatırlatmakla başlayayım. İçeri girmeyi başardığınız takdirde sizi karşılayacak manzara ise, Sinan'ı, mimarlığı, sanatı seven, geçmişine sahip çıkmak isteyen herkese, utanç duyuracak cinsten. Solmuş, yazıları zor okunmakta olan panolar, köşede belli ki estetik herhangi bir kaygı güdülmeden ve nereye konulacağı düşünülmeksizin yapılmış, herhangi bir parka dahi yakışmayacak kadar çirkin, ağır, beton-ahşap karışımı bir bank, bir yanda bir şehirlerarası benzincide wc'yi kullananlardan para alma kulübesi olarak dahi gözü rahatsız edecek kadar zevksiz, paslı, camları çatlak boş bir bekçi kulübesi..Boş, zira artık burada görevli bir bekçi de yok.
Törene Mimarlar Odası, MSGSÜ öğretim üyeleri, Ağırnas Belediye Başkanı ve basının katılımları yüreğimize su serpmiş, bize ilgili kişi ve kurumların konuya çözüm arayacaklarını ve basının durumu halka yansıtacağını düşündürmüştü. Ancak Sayın Oktay Ekinci'nin konuşmasının satıraraları dışında ne o günkü konuşmalarda, ne de o günden beri izlediğim yorumlarda "paylaşılamayan" Sinan'ın mezarına karşı gösterilen ve huzurunda utanca kapılmamıza neden olan, bu ihmalkârlık vurgulandı. Aynı şekilde o gün çekilmiş karelerin hiçbirine bu çirkin görüntüler yansıtılmadı.
Burada belirtmek gerekir ki, tören sırasında karşı binanın üst katından "hocam, senede bir gün gelmeyin" diye vargücüyle seslenmekte olan bir vatandaş da ne muhatab görüldü, ne herkesin pekâlâ ne kastettiğini anladığı bu uyarı konusunda bir yorum yapıldı, ne de medyanın ilgisini çekti. Tören bitiminde konuştuğumuz bu kişi "geçen seneki törenden kalan çiçekler daha dün atıldı" diyerek durumu çok güzel özetledi ve bakımsızlıktan, ziyarete kapalı oluşundan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Sevgi ve sorumluluğun her zaman eğitim ve bilgiden geçmediğini kanıtlayan Ramazan Bey'e duyarlılığı için şükran borçluyuz. Ve darısı yetkililerin, akademisyenlerin, hepimizin başına diyoruz. YANITLA