“Globalleşme” rüzgarı ile birlikte Türkiye’de alıcı bulan kalitesiz
mallara dikkat çeken Çuhadaroğlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Çuhadaroğlu
“ Devlet, bize hiç yardımcı olmuyor. Devlet bırakın bizi korumayı, yabancı
firmalara ithalat için her tür kolaylığı sağlıyor. Yani, Türkiye pazarını
yabancı firmalara altın tepside sunuyor. İthalata karşı değilim, kalitesiz,
hiçbir standarda uymayan ürünlerin ithal edilmesine karşıyım. Fakat Türkiye'ye
şartnameye uymayan o kadar çok mal giriyor ki onlarla rekabet etme şansımız yok.
Çünkü aynı kalitede değiliz” dedi.
Çuhadaroğlu ile Uluslararası Yapı 2008 İstanbul Fuarı’nda
konuştuk.
Kriz
söylentilerinin olduğu bu dönemde inşaat sektörünü nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Öncesinde
inşaat sektörü dibe vurmuştu. Her inişin bir çıkışı vardır; depremden sonraki
yıllarda inşaat sektöründe kıpırdanmalar oluyordu, ama son iki-üç yılda
özellikle konut alanında patlama yaşandı. Herkes son derece plansız bir biçimde
ev aldı, sattı. Bunun sonucunda da doğal süreç gerçekleşti ve sektör yine
durgunluğa girdi.
Elbette
cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçim ve türban meselesi gibi siyasi sorunlar ve
Amerika'da yaşanan mortgage krizi bu süreci olumsuz yönde etkiledi. Açıkçası bundan sonda ne olacağını kimse kestiremiyor.
Peki, inşaat sektörüne
hizmet veren firmaların bu durumda ne yapması gerek?
Firmaların, bizim gibi ihracata ağırlık
vermesi lazım. Fakat, yabancı ülkelerde de Türk firmalarına karşı peşin hükümlü
davranılıyor. Yabancı devletler bizlere karşı kotalar koyuyor, ikinci planda
tutulmamız için ciddi politikalar uyguluyorlar.
Devlet yerli
sanayiciyi korumuyor mu?
Bu konuda da devletin, bize hiçbir
yardımı olmuyor. Devlet bırakın bizi korumayı, yabancı firmalara ithalat için
her tür kolaylığı sağlıyor. Yani, Türkiye pazarını yabancı firmalara altın
tepside sunuyor. İthalata karşı değilim, kalitesiz, hiçbir standarda uymayan
ürünlerin ithal edilmesine karşıyım. Fakat Türkiye'ye şartnameye uymayan o kadar
çok mal giriyor ki onlarla rekabet etme şansımız yok. Çünkü aynı kalitede
değiliz. Dünyanın çöp malları Türkiye'ye geliyor ve bir şekilde alıcı buluyor.
Çinliler kaliteden ödün vererek ucuz işçilik ve devlet teşviğiyle dünyaya
yayıldılar.
Onun için devletin çok ciddi bir politika
gütmesi gerek. Devlet yetkililerinin ve sanayicilerin bir araya gelip görüşme
yapması ve Türkiye sanayisinin geleceği ile ilgili ciddi kararlar alması gerek.
Alınan bu kararlar da bir eylem planı çerçevesinde bir an önce uygulanmalı.
Devlet,
yerli sanayiciyi korumak zorunda. Çünkü, sanayisi kötü olan ülkelerin
ekonomileri dekötü
olur. Ekonomi kötü olursa krizlerden başımızı kaldıramayız ve işsizlik
artar.Devlet desteği derken, devletin kredi dağıtmasından ya da
KDV indiriminden bahsetmiyorum, yanlış anlaşılmasın.
Ben birinci dünya ülkelerine ihracat yapan 54 yıllık bir
firma iken, enerji açığımın karşılanması için başvurduğum devlet bana “kendi
elektriğini kendin çek” diyor. O zaman ben devletten ne bekliyorum? Suyu da ben
getireyim, yolu da ben yapayım o zaman. Devlete ihtiyacım yok, vergi ödemeyim…
Yurtdışında firmalara enerji indirimlerinden tutun da istihdama kadar pek
çok teşviği verilirken, ben “globalleşen” dünyada yabancı rakiplerle nasıl
rekabet edeceğim? Bütün zorluklara karşın rekabet etmeye çalışıyoruz, ama bunun
da bir limiti var.
Sektördeki herkes bu konudan muzdarip. Ülke olarak enerji darlığı
çekiyoruz diye dünyanın en pahalı enerjisini kullanmak zorunda kalıyoruz. İşin
enerji tarafı bir yana işçilik de artık Türkiye de ucuz ve rekabetçi değil.
Teknolojimiz yok, pek çok konuda hammaddemiz yok. İşçilik pahalı, enerji pahalı.
Peki, bu koşullarda biz neyimizle rekabet edeceğiz? Nasıl ayakta
duracağız?Bütün
bunların bir an önce irdelenmesi gerek.
Çuhadaroğlu”na dönecek
olursak kısa vadeli hedefleriniz nelerdir?
Türkiye”nin ilk ve tek en büyük dikey tesisinin kurulmasıyla
birlikte kapasitemizi üç katına çıkardık. Böylece ciromuzu çok üst seviyelere
taşımış olduk.Biz
Avrupa'dan tutun da Rusya'ya ve Türki Cumhuriyetleri'ne kadar pek çok ülkeye
ihracat yapıyoruz. Şimdiki hedefimiz de önümüzdeki sene içinde yüzde 35'lerde
olan ihracat oranımızı yüzde 50'lere çıkarmak.
Çuhadaroğlu, yüzde yüz yerli teknoloji kullanan bir sistem teknoloji
firması. Bu teknolojileri ihraç ettiğimiz ülkeler ise Almanya, Fransa, Hollanda
gibi ülkeler. Tereciye tere satıyoruz yani. Bu çok gurur verici bir
durum.
Fuarda hangi
ürünleri tanıtıyorsunuz?
Türkiye'nin ilk ve tek yangına, kurşuna ve bombaya dayanıklı
doğramalarını ürettik ve bunların hem yurtiçinde hem de yurtdışında satışına
başladık.
Daha çok
kullanıcıya hitap eden hırsıza dayanıklı, ısıya ve sese dayanıklı pek çok
doğrama sistemi ürettik.
Ayrıca
Çuhadaroğlu Türkiye'de ilk ve tek olan test kulesine sahip. Ürünlerimizi
fabrikamızda test edebiliyoruz, müşterilerimizin istediği bir takım denemeleri
fabrikada yapabiliyoruz.
Fuar nasıl gidiyor
peki?
Geçtiğimiz yıllara göre fuarın ziyaretçileri daha kaliteli. Fuardaki
stantlar daha profesyonel.Fuara
neredeyse 30 senedir katılıyoruz. Bu sene ilk defa dört tarafı kapalı bir fuar
standı seçtik. Böylelikle de konuya hakim olan kişiler standa girebiliyor.
|