Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.

Neden 'Bağzı' İnsanlar Çevresi için Mücadele Eder ve Neden 'Bağzıları' Etmez?

Önce evlerini, tarlalarını baraja verdiler; mezarlarını, yollarını, kümbetlerini, köprülerini. Göç ettiler. Sonra da sıla hasretine yenik düşen yaşlılarını. Artvin Çevre Platformu'ndan Tekin Üstündağ ile daha çok iktisadi yönüyle mevzu olan barajların insan hayatını, yerel kültürü nasıl etkilediğini konuştuk.

Neden 'Bağzı' İnsanlar Çevresi için Mücadele Eder ve Neden 'Bağzıları' Etmez?

Baraj sadece köyleri yutmakla kalmadı; kaybedilen bir sivil mimari, kültürel miras da söz konusu. Siz, bölgenin kültürel mirası için de çok çaba gösteren isimlerden birisiniz. Neleri kaybettik, son durum nedir?

Bizim evin çok özellikli bir yapı olduğunu tahmin ederdim; ancak bir mimari harika olduğunu düşünmemiştim. Mimar arkadaşlar geldiler, incelediler ve bu konuda ‘zeytinlik mimarisi’ diye bir makale yazıldı. Öyle kapılar yapmışlardı ki, oturup seyrediyordunuz. Baktım, üç katlı ahşap bir bina olan benim ev, aslında bir yarı fabrika. Arkasını taş bir duvara dayamış binanın çatısı da şimdiye kadar görmediğim bir sistemle yapılmıştı. Alt katlarda ebeveynlerin, üst katlarda ise çocukların odaları vardı. Avluda zeytin depolamak için bir alan ve en alt katta soğuk hava deposu işlevi gören, şarap da yapılan bir mahzen vardı. Ayrıca üretilen zeytinyağını saklamak için büyük küpler yerleştirilmişti. Mahsul, ambarda korunurdu. Üzümleri tavana asardık ve kışın taze üzümmüş gibi yerdik. Yani yarı atölye, tamamen üretime dönük evlerdi.

Foto:Foto: Tekin ÜstündağÇoruh havzasında ne kadar tarihi eser varsa, hepsi suyun altında kaldı; bir tanesini bile kurtarmadılar. Şaşırtıcı açıklamalar yaptılar; örneğin “Bunları suyun altında koruyacağız” dediler. Taş köprüler için, 21. yüzyılın teknolojisiyle “Biz bu köprüleri taşıyamayız” diyen mühendis arkadaşlarımız çıktı. Yalan da söylediler. Benim için örneğin kümbetler çok önemliydi. Yaklaşık bin 1000 yaşındadır onlar ve birçok efsaneye de konu olmuşlardır. Kurtarılmalarını çok isterdim; çünkü bu bölgede, Doğu Anadolu’da başka örneği yoktur. Platform olarak kurtarılmaları için Trabzon Tarihi Eser Koruma Müdürlüğü’ne dilekçeler verdik. Önce korunacakları sözünü verdiler; sonra da korunmaya gerek olmadığını, suyun altında muhafaza edileceklerini, baraj ömrünü (50 yıl) tamamladıktan sonra yeniden gün yüzüne çıkarılacaklarını söylediler. Suyun altında korunabilmeleri için de bazı önlemler alınması gerekirmiş; ancak ilk kümbeti hiçbir koruma yapmadan suya gömdüler. İkinci kümbetin ise dışını sıvamsı bir şeyle kapladılar, içine direkler diktiler ve kum doldurdular; suya öyle gömdüler. Neden böyle yaptıklarını sorduğumuzda, “korunması gerekiyor” dediler. Ferhatlı köyünde çok güzel, Osmanlı yapısı bir kemerli köprümüz vardı; onu da suyun altında bıraktılar. Yine fil ayaklar üzerine kurulu Berta köprüsü bir harikadır, onu da suyun altında bıraktılar. Üzerine kocaman beton bir viyadük yaptılar; ama yine yaparken öncekine bakıp utanmadılar. İnsan o alttakinin güzelliğinden, estetiğinden utanır da, bir iki nakış yapar… Su altında kalan o tarihi yapıların, örneğin ilk kümbetin o basınca dayanabileceğini düşünmüyorum. Baraj ömrünü tamamladıktan sonra yeniden ortaya çıkarılırlar mı, onu da bilemiyorum. Keşke bunu yapsalar ve benim gömdüğüm sandıklardaki bilgileri okuyarak bu akılsız, vahşi insanların halini bir görseler.

Artvin’in çok yakınında da kiliseler vardı; hatta benim okuduğum okul eski bir kiliseydi. Şimdi onun yerine bir lise yaptılar; bakamıyorum bile. Tekel deposu olarak kullanılan başka bir kilise hatırlıyorum. Mimarisiyle çok güzel evler vardı; ama başka bir ırk (Ermeniler) onları inşa ettiği için hepsi yıkıldı. Hükümet Konağı da keza çok güzeldi. Ama şu anda onların izlerini taşıyan ancak birkaç bina sayabiliriz. Merkezin dışındaki kiliselerin hepsi Gürcü kiliseleridir. Çoğu kendiliğinden yıkılmaya terk edildi; bazıları da cami yapıldı. Son yıllarda Gürcistan’dan kiliseleri görmek için birçok insan geliyor, ama pek çoğu kapalı.

TaşınanTaşınan camiiArtvin 1990'lı yıllardan bu yana doğası için mücadele ediyor; ancak neden sesini duyuramıyor, gündem yaratamıyor?

Yeşil Artvin Derneği, madenlerle mücadele etmek üzere kurulmuştu. Ama madenlerle birlikte aşağıda da baraj çalışmaları başladı. Biz, onları baraj mücadelesinin içine çekemedik. Çünkü barajların faydalı bir şey olduğunu düşünüyorlardı. Artvin bir deniz kazanacak, orada su sporları yapılacak, şehir müthiş bir gelir elde edecek düşüncesi hakimdi. Biz, bir başbakan ziyaretinde sesimizi duyurabilmek ve televizyonlarda görünür olmak için bir pankart açtık, sonra korumalardan dayak yedik; ama sadece köylüler vardı. Artvinliler de bize kınadı; ama bütün televizyonlar da bizi göstermek zorunda kaldı ‘köylüler pankart açtı’ diye. Yeşil Artvin Derneği, Bergamalıların aksine hukuki yönden mücadele etmeyi tercih etti; Artvin halkı da dava masrafları, ki çok büyük bir külfettir, vs konusunda destek vermekten geri durmadı. Bergama Kışladağ mücadelesi bambaşka bir şeydir; benim için bir okuldur mesela. Onların nasıl baltalandığını da biliyoruz. Kazanamamış olsalar da başarılı bir mücadeledir; dünya çevre mücadelesi literatüründe de önemli bir yeri vardır. Artvinliler de sokak gösterileri, Meclis önünde protestolar yaptı; ama kamuoyu bunu çok bilmez. Kendi içine kapalı, ufak şeylerdi. Ama bu sefer öyle değil; bambaşka bir şey var burada. Bütün silahlarıyla yükleniyorlar Artvin’e ve Artvin halkı da buna karşı hazırlanmaya çalışıyor.

Büyük çevre örgütleri, sivil insiyatifler çevre mücadelesinde nerede duruyor, beklentileri karşılayabiliyorlar mı?

Büyük dernekler, mücadeleye gerekli katkıyı sağlayamıyorlar. Ama yerelde örgütlenen platformlarda durum biraz farklı. Örneğin Derelerin Kardeşliği, önce yerelde örgütlenmiştir; dolayısıyla Fındıklı derelerinde, Fırtına Vadisi'nde oldukça başarılı olmuşlardır. Bizim Artvin Çevre Platformu'nu Ankara’da kurma nedenimiz, buradaki mücadeleye lojistik destek sağlamaktı. Amacımız, yerelde yaşanan bürokratik problemleri Ankara’da halledebilmek, hukuksal yardım sağlayabilmek, üniversitelerden ve meslek odalarından teknik destek alabilmekti.

TÜMÜNÜ GÖSTER HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3
http://www.yapi.com.tr/haberler/neden-bagzi-insanlar-cevresi-icin-mucadele-eder-ve-neden-bagzilari-etmez_112019.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!