Artvin, dışarıya en çok göç veren illerden biri. Bu durum verilen mücadeleye nasıl yansıyor?
İlçeleriyle birlikte Artvin’in toplam nüfusu 168 bin civarında; il merkezinde ise 23 bin kişi yaşıyor. Artvin dışında ise 1 milyon Artvinli var. Ben de Ankara’da yaşıyorum; oradaki Artvinlileri buradaki harekete destek vermek için hareketlendirmeye çalışıyoruz. Artvin’i hiç dert etmeyen insanlar bile, umursamaya başladılar. Bu mücadeleyi kuvvetlendirebilirsek, bu işin altından kalkabiliriz.
Bu büyük göçün insan hayatları üzerindeki etkisi nasıl oldu?
Göçün en önemli nedenlerinden biri toprağın yetersizliği. Hoş, toprak olsa da göç ederdik gibi geliyor bana; çünkü böyle yerlerin de durumunun pek parlak olmadığını görüyorum. Bu ülkede tarım da, hayvancılık da öldürülmüş durumda. Geçim kaynakları bitirilen köylü, büyükşehirlere gitmek zorunda kalıyor. Orada da sudan çıkmış balığa dönüyor; ne köylülüğünden kurtulabiliyor, ne de şehirlileşebiliyor. Sokaklarımızda böyle garip bir yaratık dolaşıyor. Bunu, onları aşağılamak için söylemiyorum; ama sistem onları bu hale getiriyor. Ankara’da caddenin ortasında salça yapan, yün döven kadınlar görüyorum. Göç eden insan, yeni durumuna kolay alışamıyor. Nitekim bizim köyden göç eden yaşlılarımızı, hem de çok kısa sürelerde, peşi sıra kaybettik. Bunun nedeni herhangi bir hastalık değil; ama siz insanları şu yeşilin, bağ bahçenin içinden çıkarıp sarıya, griye götürürseniz; ölürler. Yaşlı nüfusumuz kalmadı.
Sizin köyünüz olan Sirya yani Zeytinlik Köyü, Deriner Barajı'nın yuttuğu köylerden biriydi. Süreç nasıl gelişti, kaç kişi etkilendi, size bir alternatif gösterildi mi?
120 haneden oluşan Sirya'da hane başına düşen nüfus ortalaması 4 kişiydi. Bu hesapla köyden, 500 kişi göç etmek zorunda kaldı. Bildiğim kadarıyla şu ana kadar Deriner Barajı'ndan yaklaşık 5000 kişi etkilendi ve göç etmek zorunda kaldı. Ama esas büyük tahribatı yapacak olan proje, Yusufeli Barajı. Ben, o barajla birlikte bu sayının yaklaşık 15 bin kişiye ulaşacağını tahmin ediyorum. Yusufeli’ni taşımak için bir yer gösterdiler, ama o gösterdikleri yerde ilçe kurulması mümkün değil. Bize ise, "Gelin şuraya yerleşin" diyen olmadı. Kamulaştırma paralarını verdiler ve belli bir tarihe kadar köyü terk etmemizi istediler. Bu tarihe kadar evlerini boşaltamayanlardan kira istediler. Çok acı bir durumdur bu; insanlar kendi evlerinde kirayla oturdular. Tamam devlet bir tüzel yapıdır; ama onun da bir utanma duygusu olmalıdır. Projelerde insan yok diyorum; ama bu projeleri uygulayanların içinde de insan yok. Devletin böyle bir yaklaşımı var.
Ben bir mühendis değilim, bu konuda teknik bilgim yok. Ticari İlimler Akademisi mezunu bir adamım; biraz maliyet hesaplarından, muhasebeden anlarım. Ancak okuduğum analizlerden sonra, barajların bir felaket olduğunu iyice anladım. Bu barajların elektrik üretip, kara geçebileceklerini düşünmüyorum. Barajın açılışı 2012’de yapıldı; ama daha yeni doldurabiliyorlar. Bir santrali çalıştırdık dediler, ama o da doğru mu bilemiyorum. Borçka Barajı’nda 6 yıldır üretim yapıldığı söyleniyor; Ak Parti Artvin milletvekiline hesaplanan enerjiyi alıp almadıklarını sordum, cevap veremediler. Oysa daha küçük, değirmen tipi projeler gerçekleştirilebilirdi. Bunu önerenler de oldu; ama kendilerini dinletemediler.
|