"Şehir ve Medeniyet Tasavvurumuz"
"Nükleer Enerji ve Türkiye Süreci"
MMG Zonguldak'ta Ölen İşçiler...
Kentsel Dönüşüm Sonrası İnşaat...
Afet Yasası TBMM Genel Kurulu'nda...
"Tartışılması Gereken 'Nasıl...
Değerleme Sektöründe İstihdam...
Afet ve Dönüşüm Atölyesi Sonuç Metni
Konut Sertifikası Çek gibi...
MMG: Konu Sadece Depreme Dayanıklı Binalar Yapmak Değil
Afet yasasını değerlendiren MMG, "Artık ciddi bir dönüm noktasına geldik konu depreme dayanıklı binalar yapmak değil önümüzdeki 100 yılın konut politikalarının ve 3 neslin yaşayacağı yaşama alanlarının imarını sağlayacak şehirlerimizi dönüştürmek eksenine oturmuş bulunmaktadır" dedi..
Bunu yaparken halkımıza büyük ekonomik yükler getirmeyecek şekilde kentsel dönüşümü veya yeni şehirleşme alanları oluşturmayı sağlamalıyız. Ülkemizin sosyal barışını sağlayacak, ekonomimizi çalıştıracak, daha sağlıklı, sürdürülebilir ve yaşanabilir bir şehircilik için deprem ve afet gerçeğini bir fırsata çevirmeliyiz. Bu konuda toplumun bütün kesimlerinin katılımıyla yeni düzenlemeler yapılmalıdır. İnsanların yaşam alanlarıyla ilgili yapılacak değişimlere katılma hakkı sağlanmalıdır. Bunu yaparken kendi şehircilik mirasımız ve dünyanın geldiği şehircilik anlayışından yararlanmalıyız. Sosyolog, psikolog, şehir tarihçisi, kamu idarecisi, iktisatçı, mimar, mühendis ve şehir plancılarının katkılarıyla demokrasimizi yükseltecek, toplumsal uzlaşıyı sağlayacak şekilde şehirlerimiz tasarlamalıyız. Çevre, insan ve ekonominin iyi harmanlandığı bizi bugünden geleceğe taşıyacak daha sürdürülebilir ve yaşanabilir şehirler için birlikte çalışmalıyız. TOKİ'nin birbirini tekrar eden, mimari ve estetikten yoksun aynılaştırılmış binaları şehirlerimiz için hiç de uygun değildir. Bütün şehirlerimiz kimliksiz, birbirinin kopyası ve birbirini tekrar eden mekânlar oluşmaya başlamıştır. Toplum olarak adeta akıl tutulması yaşadığımız şehirlerimizi tekrar inşa ederken mimarimizi ve şehirciliğimizi tekrar ihya etmeliyiz. Şehirlerimizi gelecek nesillere daha nezih, daha estetik, daha az katlı, sosyal donatı alanları daha büyük ve erişilebilir, geniş yeşil alanların kent dokusu içinde yer aldığı, bulunduğu coğrafyanın sunduğu imkanların iyi kullanıldığı, fiziksel topografyaya saygılı mekânlara çevirmeliyiz. Belediyeler bugün geldiği noktadan daha geriye getirilmemelidir. Demokrasimizin yerel ayağı olan belediyeciğimiz geliştirecek uygulamalar arttırılırken katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla şehirlinin karar süreçlerini katılımı sağlanmalıdır. Yıkıp daha iyi ve sağlamını yapacağız anlayışla insanların yaşadığı kültürel çevrenin inşasında merkezci ben bilirim anlayışından uzak durulmalıdır. Odalar, üniversiteler ve STK’ lardan daha fazla yararlanarak toplumu ve demokrasimizi oluşturan bütün kurumların süreçte daha işlevsel rol almasına imkan sağlanmalıdır. 'Önce insanlar şehirleri inşa eder, sonra şehirler de insanı inşa eder' gerçeğini aklımızdan çıkarmayarak hırsa ve tamaha şehirlerimizi teslim etmemeliyiz. Bilimsel, kültürel ve insani değerler üzerine medeniyet taşıyıcısı şehirleri inşa etmede bu yasal düzenlemeyi bütün kesimler olarak fırsata çevirmeliyiz.
|