İstanbul’un en genç ve yenilikçi sanat arenalarından garajistanbul Cumartesi
akşamı, (20.09.2008) her anı şaşkınlık verici bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Kosmopolis ve garajistanbul işbirliğinde gerçekleştirilen “Kosmopolistanbul –1
KentDuyusu” adlı karma performans etkinliği; kentin tadı, kokusu ve sesine dair
algıları en keskin haliyle ortaya koydu.
“Kent sakinlerinin 19. yüzyıl gezginleri gibi bir yerden
diğerine dolaşıp, kalabalık içinde kayboldukları günler çoktan geride kaldı.
Nasıl hareket ettiğimiz, ne gördüğümüz, ne duyduğumuz, ne tattığımız ve
kokladığımız gitgide daha fazla izleniyor ve kontrol ediliyor.” Etkinlik
açıklama metni bu cümleler ile başlayan Kosmopolistanbul, küçük bir evren
yaratmak iddiasıyla yola çıkarak metropolün nesnel deneyimlerini harmanlayan bir
‘sanat şovu’ ortaya koydu. garajistanbul’un etkinlik mekanından içeri adım atar
atmaz sizi karşılayan ağır esanslar ve yorucu tınılar da bu deneyimlerin ana
güzergahını tanımlar nitelikteydi.
Kosmopolistanbul’un
en iddialı gösterileri, hiç şüphesiz koku ve tat enstalasyonları oldu. Gösteri
mekanından siyah bir perde ile ayrılan arka fuayede konumlanan, Japon asıllı
Hollandalı sanatçı Maki Ueda’ya ait koku enstalasyonu “Body Odor No:5”, etkinlik
boyunca tüm mekanı sıra dışı ve hatta çoğu zaman rahatsızlık veren bir dizi nota
ile doldurdu. İnsanın vücut kokusunun parmak izi kadar belirleyici oluşundan
yola çıkan Ueda, her yeni kokunun yeni bir ortam oluşturduğu ön kabulünden yola
çıkarak parfümün yaratılma işlemini canlandırdı. “Kendi kokunuzdan sıkıldınız
mı? O halde Hollanda’nın dağlarından keçi peyniri kokusu veya Japon balık
derilerinden kokular tam size göre olabilir” şeklinde başlayan bir açıklama
metni ile sunulan bu yerleştirme, yan yana dizilmiş çok sayıda bitki, hayvan ve
yan üründen üretilen esansları katılımcılara sundu. Farklı karışımları dilediği
gibi oluşturan katılımcılar, etkinliğin başında ‘sipariş ettikleri’ kokulara
gecenin geç saatlerine doğru kavuştular.
Etkinliğin diğer bir
ilgi çekici bileşeni “Urbanopathic Confection”, ‘kentsel rahatsızlığa karşı ilaç
şekerlemesi’ alt başlığı ile gerçekleşti. Bir yiyecek performansı olan
Hollandalı Wietske Maas imzalı bu performansta, İstanbul ve Amsterdam’a özgü
malzemelerden yapılan ve az miktarda kentsel maddeler de içeren karamelize bir
karışım katılımcılara sunuldu. Elbette hiçbir duyu tekil bir etki alanına sahip
olmadığı için bu performansın da kendine has kokuları mekana karıştı ve ortaya
çok etkileşimli bir performans çıktı. Oracıkta damıtılarak, karıştırılarak ve
pişirilerek elde edilen bu esansların gösteri alanına, ön fuayeye ve hatta dış
mekana kadar yayılması, katılımcılara zaman zaman zor anlar yaşattı. Ağır
kokulardan kaçarcasına gösteri aralarında garajistanbul’un çıkışında istiflenen
katılımcıların bu ‘kaçışı’, metropol üzerine kurgulanan bir etkinlik için
oldukça manidardı da... Nasıl karmaşık ve tahammülü zor kent yaşantısından
kaçanlar kadar onun kaotik çekiciliğine kapılanlar da varsa, ‘Kosmopolistanbul 1
– KentDuyusu’ için kapılara yığılan izleyiciler etkinlik alanını da boş
bırakmadılar.
Etkinlik boyunca gerçekleştirilen çok sayıda video gösteriminden,
MediaShed’in iki askere Celine Dion’un ‘My Heart Will Go On’unu Amerikan
marşının sözleriyle söylettiği ‘The Duelists’ ve ‘Heat’ten replikleri ve
görüntüleri ile ağır Michael Mann göndermeleri bulunan Nicolas Provost imzalı
‘Plot Point’ adlı kısa film dikkat çekenlerdendi.
Sonrasında Edwin van
der Heide, etkileyici lazer ve ses performansı ile ‘küçük evren’ mottosunu
sürdüren isimdi. LSP, ses ve üç boyutlu görüntü arasındaki ilişkiyi lazer
projeksiyon aracılığı ile araştıran gösteri, ses ve görüntünün eş zamanlı
kaynaklardan geldiği yeni, etkileşimli ve değişken bir mekan tanımladı. Koray
Tahiroğlu’nun hemen sonrasındaki LivemprovS performansı ise, analog ve sayısal
ortamda üretilen sesler ile sıradışı video görüntülerini birleştiren gerçek
zamanlı bir doğaçlama ortaya koydu. ‘Kosmopolistanbul 1 – KentDuyusu’ ‘Not At
Home’ isimli dj seti ile sona erdi.
|