"Müstesna Şehrin İstisna Hali"
"Siyasetin Merkezinde Artık Kent Var"
Kamuya Hitap Ederken Protesto
Mamak'ta Kentsel Dönüşüm Başlıyor
Kentsel Dönüşüme Avrupalı İlgisi!
“Kentsel Dönüşüm Toplumsal...
Derbent'te 'Riskli Alan' Apartmanları...
Devlet Afet, Sarıyerli Rant Diyor
"Şehri Kamusallaştırmak"
Taksim Platformu Mimarlık...
Kentsel Dönüşüme “Ne Yapmalı?”
13. İstanbul Bienali, kentsel dönüşümü konu edinen “Şehri Kamusallaştırmak” etkinliğiyle başladı. Kentsel dönüşümün muhalefet pratiklerinin yürütücüleri ve teorisyenler “Agorafobi: İstanbul’da kentsel dönüşüm” panelinde bir araya gelerek, müzakere alanlarını ve “ortak imgelem” yaratmanın olanaklarını tartıştılar.
“Taksim Projesi, yeni anayasanın izdüşümüdür” Yaşar Adanalı’dan sonra söz alan Taksim Platformu üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Betül Tanbay, kendi uzmanlık alanına gönderme yaparak, esas yaşananların hakikatiyle siyasi iradenin türevlerinin tutmadığını anlattı ve “siyasetçiler hep üçüncü türevden konuşuyorlar” dedi. Yürütülen Taksim mücadelesinde, söyleme çok dikkat edildiğini vurgulayan Tanbay, “Taksim Hepimizin” diyerek ideolojik bir yargılamaya takılmadan birlikte bir söz oluşturmanın önemini aktardı. Taksim Projesi’nin yeni anayasanın yapılmasıyla aynı zamana denk geldiğini söyleyen Tanbay, projenin simgeselliğinin yeni anayasanın izdüşümü olarak görülmesi gerektiğini belirtti.
1 sene içerisinde Taksim’de yaşanan değişimleri aktaran Tanbay, İstanbul Belediye Başkanı’nın “Topçu Kışlası’nda AVM olmayacak” sözünün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından tanınmadığını, iktidarın kendi içinde dahi bir tutarlılığı olmadığını dile getirdi. Taksim’de sürecin hukuksuz işletildiğine dikkat çeken Tanbay, bir sene içerisinde proje görsellerinin bile büyük oranda değiştiğini ifade etti. Yaratılan muhalefetle politik olarak aynı görüşte olmayan insanların bir araya geldiğini anlatan Tanbay, böyle süreçlerde farklı kesimlerle birlikte söz üretmenin öneminden bahsederek konuşmasını sonlandırdı. Oturumun son konuşmacısı; Bir Umut Derneği üyesi ve hukuk danışmanı Erbay Yucak, dönüşüm sürecinin yalnızca son zamanlarda yaşanan olaylara bakılarak anlaşılamayacağını aktardı. “Dün neyse bugün de o” diyen Yucak, sürecin içine dahil olunan noktada başladığı algısının esasın vahametini anlatamadığını dile getirdi. Konuşmasında mekanda yaşayanların mekanla kurduğu ilişki üzerinde duran Yucak; dönüştürülecek alana, mahallenin gıyabında yüklenen anlamla hareket etmenin kendisinden sağlıklı bir müzakere sürecinin doğup doğmayacağının sorgulanması gerektiğini ifade etti. İnsan ilişkiselliğinin önemine değinen Yucak, kişinin kendisini demokratik ve dayanışmacı bir toplum içerisinde bir özne olarak görememesini toplumsal yapının tarihinden miras aldığını belirtti. Kentsel dönüşümü bir sistem sorunu olarak tarif eden Yucak, yalnızca merkezi hükümetin değil akademinin de mekanı metalaştırdığı zamanların yaşandığını ifade etti. Kentsel dönüşüm konusuna odaklanırken yalnızca gerçekleştirme biçiminin şiddetini eleştirmenin sakıncalı yanları olduğunu vurgulayan Yucak, süreç böyle okunduğu zaman biçimi dışında her şey demokratikmiş gibi bir algının ortaya çıkabileceğini söyledi ve “Eğer bu dönüşüm böyle bir biçimde değil de atölye çalışmalarıyla workshoplarla yürütülseydi evet mi diyecektik” şeklinde konuştu. Taksim tartışmalarına da değinen Yucak, Taksim’i sembolleştirerek tanımlamanın tehlikeli olduğunu söyledi. Anlattıklarını 1 Mayıs-Taksim ilişkisi üzerinden örnekleyen Yucak, 1 Mayıs’ı kutlamak için Taksim’e gelen binlerin Taksim Projesi’ne itiraz edilirken neden mekana sahip çıkmadıklarının üzerine düşünülmesi gerektiğini ifade etti. 1999 depreminden sonra köyde yapılan İMECE Evleri’ni örnek gösteren Yucak, bu projede mekanı sahiplenme ve birlikte yaşama ihtiyacından yola çıkıldığını belirtti ve politik olanla olmayan tasnifinin bu noktada yeniden yapılması gerektiğine dikkat çekti. Bu tarz pratiklerin devamlılığının önemini ifade eden Yucak, devamsızlık halinde pratiğin toplumsal inandırıcılığını yitirdiğinin altını çizdi. Kentsel dönüşüm, HES projeleri, meydan projeleri gibi müdahalelerin kırda ve kentte mekana yönelik müdahale pratikleri olarak bütüncül bir şekilde ve mekanla kurulan ilişki bağlamında ele alınması gerektiğini söyleyen Yucak, etkinliğin başlığına atıfta bulunarak; “Ancak o zaman şehrin kamusallığı üzerine hakkıyla konuşabiliriz” dedi. Yucak; “soylulaştırma”, “nezihleştirme” gibi kentsel dönüşüm kavramsallaştırmalarının insanların nezdinde olayın vahametini anlatamadığını dile getirerek konuşmasını bitirdi. Tüm konuşmacılara katkılarından dolayı teşekkür eden Fulya Erdemci, anlatılanlar üzerine Lenin’in bilinen sorusunu anarak oturumu kapattı; “Ne yapmalı?”.
|