Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü tarafından güncellenen Türkiye Diri Fay Haritası'nı, MTA Genel Müdürlüğü'nde düzenlediği basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı.
Depremin jeolojik süreçlerden kaynaklanan önlenemez doğal bir afet olduğunu vurgulayan Yıldız, Türkiye'nin jeolojik konumu nedeniyle dünyada deprem tehlikesi en yüksek olan ülkelerden biri olduğunu söyledi.
MTA'nin en son 1992 yılında hazırlamış olduğu Türkiye Diri Fay Haritası'nın son teknolojik ve bilimsel yenilikler kullanılarak 8 yılda tamamlandığını kaydeden Yıldız, 780 bin kilometrekarelik bütün kara parçasının tamamının incelendiğini ve yeni haritanın oluşturulduğunu bildirdi. Yıldız, söz konusu haritanın şeffaf biçimde web sayfası üzerinden herkesle paylaşılacağını da vurguladı.
Hazırlanan harita ile diri fayların, dolayısıyla riskin yüksek olduğu yerlerin belirlendiğini, fakat depremin ne zaman olacağının söylenebilir bir gerçek olmadığını ifade eden Yıldız, şöyle konuştu:
''Deprem konusunda spekülatif, zaman zaman manipülatif yorumlar görüyoruz. Bazı hocalarımızı ben bu vesile ile sorumluluğa davet ediyorum. Okumuş, yazmış iki profesör deprem konusunda iki farklı görüşü, birbirine taban tabana zıt görüşü konuşabiliyor. Bunların, özellikle vatandaşlarımız tarafından ilgiyle izlendiğini, ama bilgi karmaşası karşısında sükut'u hayale uğradığını söylemek zorundayım. O yüzden biz burada tek resmi ve güvenilir kaynak olan Diri Fay Haritası'nı sizlerle paylaşacağız.
Bilimsel manada bütün diri fay alanlarının bir fotoğrafı çekildi ve çok iyi bir çalışma ortaya konuldu. Riskin nerelerde çok, nerelerde az olduğunu görebileceğimiz, ama depremin zamanını söyleyemeyeceğiz. Güncellenen Diri Fay Haritası ile Türkiye'deki diri fay sayısının 150 değil, 326 olduğu anlaşıldı.''
20 yılda yeni fayların oluşmadığını, fakat daha önceki haritalarda tespit edilemeyen veya tespit edilip aktif olduğu anlaşılamayan yeni fayların, son teknolojinin kullanıldığı çalışma ile tespit edildiğini anlatan Yıldız, ''Milyonlarca yıl önce oluşmuş olan bu diri faylar bu çalışmayla beraber ortaya konulmuş oldu'' dedi.
Bakan Yıldız, yeni haritanın depremin zararlarının azıltılması, yönünde, kentsel ve sanayi alanları için planlama ve yer seçimleri açısından, sanayiden inşaatı, ulaştırmadan enerjiye varıncaya kadar birçok temel sektörün başvuru kaynağı olacağını söyledi.
Foto: Rıza Özel (AA)Deprem segmenti 485 adet
Koordinatör Tamer Duman'ın verdiği bilgiye göre, yer aldığı jeolojik kuşağa göre Türkiye dünyada deprem riski en yüksek ülkelerden biri durumunda bulunuyor. Türkiye Diri Fay Haritası ile deprem tehlikesinin belirlenmesi açısından önemli teknik bilgilere yer verildi.
Harita ile olası bir depremin nerelerde olacağı belirlendi ve ''deprem ne zaman olacak?'' sorusuna yanıt vermenin mümkün olmadığı vurgulandı.
Yenilenen Türkiye Diri Fay Haritası, daha önce meydana gelen 5,5 ve üzerindeki depremlerin bıraktığı 82 depremin izleri kullanılarak hazırlandı. Buna göre 1-25.000, 1/250.000 ve 1/1.250.000 (duvar haritası) olmak üzere 3 ölçek kademesinde harita hazırlandı.
1992 yılında hazırlanan haritaya göre kıyaslandığı zaman yeni diri fay haritasında İç Anadolu Bölgesi, Güney Marmara ve Batı Marmara'da önemli değişikler görüldü. Doğu Anadolu fayları ise yeniden yorumlandı.
Eski haritada 150 fay zonu belirlenmişken, yeni çalışmada Türkiye'de 326 adet diri fay zonu ortaya konuldu. Bunun 485 segmente karşılık geldiği belirtildi.
Haritada Türkiye ana karasının tamamı ile Marmara Denizi ve Saroz Körfezi'nde yer alan diri faylar gösterildi. Diğer deniz alanlarına yer verilmedi. Harita ile Türkiye ana karasında büyüklüğü 5,5 ve üzeri deprem üretebilecek segment sayısı 485 olarak belirlendi.
''Marmara Denizi'nde olabilecek bir depremin tsunami tesiri anladığımız manada görülmüyor''
Basın mensuplarının soruları üzerine, ellerindeki verilere göre Marmara Denizi'nde olabilecek bir depremin tsunami tesirinin bulunmadığını kaydeden Yıldız, 3'üncü boğaz köprüsüyle alakalı da yer seçiminin diri fay üzerinde olmadığını, dolayısıyla orada da deprem açısından bir risk görülmediğini söyledi.
Köprü, yol, demiryolu, doğalgaz veya petrol boru hattı gibi yapıların diri fay hatlarının üzerinde bulunmaması gerektiğini anlatan Yıldız, ''Bu yüzdendir ki diri fay hatlarının bir koruma alanı bulunmakta. O alan içerisinde siz stratejik bir bina, baraj veya gölet yapamazsınız'' dedi.
Marmara Bölgesi'nde 1766, 1894 yıllarında depremlerle aktif hale gelmiş diri fay hatları bulunduğunu kaydeden Yıldız, şöyle konuştu:
''Akademik çevrelerde bile tarihi belli olmamakla beraber 'bakın 1754 yılında önceden oldu, 1999 yılında Adapazarı ve Düzce depremleriyle yenilendi' denilebiliyor... Aritmetik olarak, matematiksel olarak, çarpma, bölme yaparak 'bugün de şurada şu deprem olur' diye tahminde bulunmak bilimsel dayanağı olmayan konulardır. Yani (bundan 3 yıl sonra deprem olacak, 2,5 yıl sonra şöyle olacak) demek yanlıştır. Bunların zaman eğrileri farklılık göstermektedir. Altını kalın çizgilerle çizerek söylüyorum, deprem konusunda herhangi bir tarih vermemiz söz konusu değildir, bunu yapmak da doğru değildir.''
Depremin nükleer santrale etkisi
''Yapılan ve yapılması planlanan nükleer santraller açısından fay haritası nasıl bir tablo ortaya koyuyor-'' şeklindeki soru üzerine Yıldız, nükleer santral tesisinin yapılacağı alanın yüzeyinde deformasyon oluşturacak, depremden etkilenecek bir yerde olmaması gerektiğini ve Türkiye'de yapılacak santrallerin de bu hususa dikkat edilerek dizayn edileceğini vurguladı.
Akkuyu'da kurulacak santralin herhangi bir fay üzerinde bulunmadığını ifade eden Yıldız, ''İkincisi de uzakta olabilecek bir depremin merkezi nerede olursa olsun, 100 kilometre, 500 kilometre ileride olabilecek bir depremin o santral merkezinde oluşturacağı yer hareketleri önceden tespit edilerek, belli bir emniyet katsayısı ile bunlar dizayn edilmektedir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Allah vermesin Türkiye'de 9 büyüklüğünde herhangi bir deprem olmamıştır ama 9 büyüklüğünde bir deprem olacakmış gibi dizayn edilecektir ve hiç tereddütsüz Türkiye'nin en sağlam yapısı olma iddiasında olacaktır'' dedi.
''Bize şu yapılmak isteniyor, (siz bu fay kırığının üzerine bir tane bina yapıyorsunuz, bu binayı yapanlar da 20-25 milyar doları görmeden yapıyor)'' diyen Yıldız, böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını, Akkuyu'nun onlarca rapor dikkate alınarak seçildiğini bildirdi.
Ermenistan sınırında bulunan Metsamor Nükleer Güç Santrali'nin bulunduğu bölgede herhangi bir risk olup olmadığının sorulması üzerine Yıldız, Metsamor'un Türkiye sınırına 16 kilometre, Iğdır'a da 30 kilometre uzaklıkta bulunduğunu, santralin depremsellik dışında da tehlikeli olduğunu söyledi. Yıldız, ''Yeni bir fay hattı orada oluşmuş değil ama bu oranın riskini azaltmış olmuyor. O santral işletmecilik açısından da güvenirliğini yitirmiş bir santraldir'' dedi.
Bakan Yıldız, söz konusu santralin kapatılması yönünde uluslararası arenadaki gayretlerinin devam edeceğini de bildirdi.
Foto: Rıza Özel (AA)
İstanbul merkezde diri fay hattı yok
İstanbul'da yeni bir diri fay hattı olup olmadığının sorulması üzerine Enerji Bakanı, İstanbul'un merkezinde, Beyoğlu'nda, Bakırköy'de diri fay hattı bulunmadığını söyledi.
Taner Yıldız, ''Diri fay ne şimdi ne de önceden vardı. Tekrar söylüyorum, diri fay hatlarını biz yeni ortaya çıkarmış değiliz. Bunlar önceden beri ortaya çıkan hatlar, biz bilimsel olarak görünürlüğünü ortaya çıkarmış oluyoruz. İstanbul'un merkezinde herhangi bir diri fay hattı bulunmamaktadır'' diye konuştu.
Türkiye'nin dünyadaki en önemli deprem hatları üzerinde bulunan ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Yıldız, ''Bu harita şu gerçeği söylüyor, biz depreme mutlaka hazırlıklı olmalıyız. Ama bu deprem yarın olacak anlamında söyleniyorsa, bu kısmı yanlış diyorum'' dedi.
Denizlerdeki depremsellik de araştırılıyor
Yeni yaptıkları gemiyle beraber denizlerde de depremsellik çalışmaları yapılacağını kaydeden Yıldız, önümüzdeki 4-5 yıl yoğun bir çalışmanın kendilerini beklediğini söyledi.
''Bu haritaya bakarak vatandaşlar nereden ev almaması gerektiğini öğrenebilir mi?'' şeklindeki soru üzerine Yıldız, isim olarak cevap vermesinin şu anda doğru olmadığını, fakat vatandaşların depreme dayanıklı binalarda oturmalarını tavsiye ettiğini kaydetti.
|