Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!

Türkiye çevre / ekoloji mücadelesi açısından ayrıcalıklı bir yeri olan Karadeniz, başardıkları (ve başaramadıklarıyla) ilham vermeye devam ediyor. Nükleer / termik santral, HES, baraj, maden ve taş ocakları, plansız ve altyapısız kentleşme cenderesindeki bölge; kimi yerde 20 yılı deviren mücadeleden yorgun düşmüş, ama direncini kaybetmemiş.

  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!
  • Doğal Direniş; Saldırı da Çok Sert, Mücadele de!

Dışarda deli dalgalar ve nükleer santral

Sinop'u diğer yerleşimlerden ayıran özellik ise yapılmak istenen enerji yatırımlarının çeşitliliği. Türkiye'nin en çok göç veren illerinden biri olan Sinop'ta sadece 90 kilometre yarıçaplı bir alan için planlanan enerji yatırımları, 1 nükleer santral, 4 termik santral, 7-8 HES projesinden oluşuyor. 10,5 kilometrelik bir alanda çalışmaların sürdüğü nükleer santral projesi için şimdiye kadar 225 bin ağaç kesildi; Abalı Köyü'nün İnceburun'daki mahallelerinin de içinde olduğu 8 mahallenin de proje nedeniyle kamulaştarılması bekleniyor. Nükleer santrale karşı yapılan en önemli eleştirilerden biri Sinop'u insansızlaştıracak ve kendisi için lojistik bir üsse, lojmana dönüştürecek olması.

Foto: Türkiye'nin en kuzey noktası olan ve 1863 yılında inşa edilen İnceburun Feneri de nükleer santral bölgesinde

60 kadar sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Sinop Nükleer Karşıtı Platform'un (NKP) Dönem Sözcüsü Zeki Karataş, bir sanayi kenti olmayan Sinop'ta kurulacak bir nükleer santral, termik santral ya da mikro HES ile ülke ekonomisine katkı sağlanacağına inanmadıklarını söylüyor. Sinop’ta yapılması öngörülen nükleer santralin toplamda 4800 MW kapasitesinde olacağını ve bunun da Türkiye'nin toplam enerji üretiminin ancak yüzde 5'ine karşılık geleceğine işaret eden Karataş; "Bu ülkede enerji krizi değil, enerji yönetim krizi var" şeklinde konuşuyor. Türkiye’de resmi rakamlara göre yüzde 18, ancak kendi hesaplamalarına göre ise yüzde 20-22 seviyelerinde bir kayıp enerji olduğunun altını çizen Karataş, şöyle devam ediyor:

ZekiFoto: Zeki Karataş

"Bir nükleer santral projesi için harcanacak yaklaşık 22 milyar dolarlık bütçenin yarısı kadar bir bedelle, Türkiye’deki mevcut enerji nakil hatlarının rehabilite edilmesi sonrasında, üretilecek enerjiden çok daha fazlası bir tasarruf yapmak mümkün. Çünkü Türkiye’de resmi rakamlara göre yüzde 18, ancak bize göre yüzde 20-22 seviyelerinde bir kayıp enerji var. Dünya ortalaması ise yüzde 6-8 seviyelerinde. Biz zaten enerjiyi hor kullanan, tasarruflu kullanmayan, nasıl kullanılacağını bilmeyen bir toplumuz. Aslında Enerji Bakanlığı’nın ENVER projesi uygulanmış olsa bile nükleer santrale gerek kalmayacak. Türkiye’de enerji arz/talep dengesi hiçbir zaman bozulmaz. Enerji analizcileri, Türkiye’de her yıl enerji talebi ve arzında yüzde 10’luk bir artış olacağı varsayımı üzerinden bir hesap yaparlar ve yeni projeler üretmeye çalışırlar. Ancak yıl sonuna baktığınızda Türkiye, hiçbir zaman yüzde 2’yi aşan bir talep artışıyla karşılaşmıyor. Bu nükleer belasına bulaşmanın hiç gereğinin olmadığı ortada. Bunun yerine yenilenebilir enerji kaynaklarınızı aktif hale getirebilirsiniz".

Foto: Nükleer santral çalışmaları kapsamında bugüne kadar 225 bin ağaç kesildi

Durum böyleyken neden nükleer santralde ısrar ediliyor? Karataş bunun sebebini, "Buradaki amaç Avrupa’nın enerji deposu olmak ve dünyanın nükleer konusunda çözemediği atık sorunlarını bu bölgede aşmak" diyerek açıklıyor ve şöyle devam ediyor:

"İnceburun'da 10,5 kilometrekarelik bir alan nükleer santral sahası olarak tahsis edildi. 60 kilometrekarelik daha geniş çaplı bir alanı ise bu konudaki teknolojik parkları yaratmak için kullanacaklar. Aklımıza gelen bu; yani atık depolarını buraya aktarmak. Ama biz istiyoruz ki, sadece Türkiye değil; bütün dünya halkları daha temiz bir çevrede, rahat yaşasınlar. Bu nedenle ne nükleer, ne de termik santral; ne de suyun ticarileşmesini ortaya koyan mikro hesler olmasın".   

Karataş'ın dikkat çektiği bir diğer nokta da TMMOB'un mücadeleye sağladığı maddi destek. "TMMOB'un maddi desteği olmaksızın bunu sürdürmemiz olanaksızdı" diyen Karataş, TMMOB çatısı altındaki odaların idari ve mali açıdan Bakanlıkların denetimi altına alma girişimlerini bir de bu açıdan okumak gerektiğini sözlerine ekliyor.


KESK Dönem Sözcüsü, Sinop NKP üyesi, Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) İl Temsilcisi Metin Gürbüz de 29 Nisan 2006’da, Çernobil’in yıldönümünde Türkiye’nin en büyük çevre mitinglerinden birini yapan Sinop’taki mücadelenin dinamikleri hakkında şu bilgileri veriyor:

"Böyle uzun soluklu mücadelelerde, kimi zamanlar bazı kırılma noktaları oluyor; insanların direngenliğinde kayıplar yaşanıyor. Gerze örneğinde olduğu gibi, yerel unsurları, yerel yöneticileri mücadeleye katmadığınız, onlara görev vermediğiniz zaman istediğiniz bazı imkanlara kavuşamıyorsunuz. Geçtiğimiz yıllarda Sinop’ta bu sıkıntılarla karşılaşmıştık; yerel yöneticilerimiz nükleer santral yanlısıydı. Ama 20 yıllık deneyim bize, Sinop merkezde yerel yönetime gelmek isteyen siyasi partiler üzerinde nükleer karşıtı olmanız gerektiği baskısını oluşturmamızı sağladı. Gerze’de de böyle. Dönemsel bakmıyoruz; bazen insanlar ekonomik sebeplerle bu mücadeleyi daha tali düşünebiliyor. Çünkü ekonomik sorunlar, işsizlik var. Abalı bölgesi ve Sinop, Osmanlı'nın bir bakiyesi gibi. Galiçya’dan Arnavutluk’a, Kafkasya’dan Arap yarımadasına, Kırım’dan Anadolu’nun birçok yerine kadar göç almış. İnsanların direnç noktalarında, etnik altyapılarına göre öne çıkan farklı şeyler olabiliyor. En büyük dinamiklerimizden biri, meslek odalarının, emek örgütlerinin, çeşitli siyasi partilerin, Balıkçılar Kooperatifi gibi yapıların  mücadelenin içinde olması".

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3
http://www.yapi.com.tr/haberler/dogal-direnis-saldiri-da-cok-sert-mucadele-de_124997.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!