AR-GE
İnovasyon ve ar-ge sizin için ne kadar önemli; bunun için ne kadar pay ayırıyorsunuz?
Aslında ar-ge, Türkiye’nin en büyük ihtiyaçlarından biri. Ama, ‘arakla getir’ diye tabiri bile değiştirmişler; o kadar saçma bir düzen ki… Hem pazarın gelişimine ön ayak olmuyorsun; hem de bir başkasının ayaklarına dolaşmaya çalışıyorsun. Eğer sektörde liderliğe oynamak istiyorsan, pazar payını büyütmenin yolu ar-ge’den geçiyor. AGT, mutlaka kendi ar-ge çalışmalarını yapıyor; bu, üretim teknolojisine yönelik örneğin bıçak çalışması olabiliyor, ya da ürün geliştirme olabiliyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK; ATIK; GERİ DÖNÜŞÜM
Sürdürülebilirlik artık, hammadde tedariğinden üretim süreçlerine ve ortaya çıkan nihai ürünün yaşam döngüsüne kadar geniş bir döngüye işaret ediyor. Bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyor AGT?
Türkiye, bu konuda öncesine göre büyük bir gelişim gösterdi. Devlet, sattığım paketin bile karşılığını istiyor; çünkü onun bir yerde bir şekilde çöpe dönüşeceğini biliyor. Benden, o çöpü dönüştürmek için gereken desteği sağlamamı istiyor. Biz, çevreyle ilgili tüm anlaşmalarımızı yaptık; geri dönüşüm için gerekli adımları attık. Örneğin kendi talaşımızdan enerji üretimi için yeni bir proje başlattık; buradaki firmalarla yakma odaları kurduk. Talaşı onlara vererek, oradan enerji elde edebiliyoruz. MDF’lerde özellikle E1, E1/2 ürünlerimizi tercih ettik, son kullanımda bir sıkıntı çıkarmasın diye. Ayrıca çıkan talaşla plastiği karıştırıp çok güzel bir ürün olan Kompozit ‘yer döşemesi’ni ürettik. Üç yıldır da piyasada.
Verdiğimiz fireyi minimalize etmek için optimizasyon planlamasını genel planlama içine oturtturduk. Tedarikçiye gittik, bu doğrultuda malzemeler ürettirdik; tedarik biçimimizi yeniden planladık. Çünkü planlamanın bölemediği bir levha veya folyoda, istediğin kadar düzenli çalış, mutlaka bir pay bırakmak zorundasın. Ama amacına uygun bir üretim yapılmış bir levha veya folyo gelirse, daha az pay bırakıyorsun. Aldığımız önlemlerle, çok başarılı olduk; toplamda yüzde 60’ları geçen tasarruf sağladık.
İŞ GÜVENLİĞİ
İş güvenliği ülkemizin en önemli sorunlarından biri ve siz, öyle görünüyor ki bu konuda oldukça hassassınız…
Biz, bu konuda kendi filmimizi bile çektik; ‘tehlikeli çalışma’yla ilgili bir ekip kurduk. Biraz da komik bir film oldu. İş güvenliği gerçekten çok önemli. Çalışan bir arkadaşımın başına bir şey gelmesindense, üretimin durması daha iyi. Gerekli tedbirleri alabilmek için danışman arkadaşlardan faydalandık; en ufak detayına kadar ele aldık. Bizde ölümcül bir iş kazası olmadı hiç; ama ufak tefek (falçata kesiği gibi) kazalar oluyor.
YALIN ÜRETİM
‘Yalın üretim’ diye bir kavram var; siz ne anlıyorsunuz yalın üretimden?
Bizim ‘yalın üretim’imiz, ‘fazlalıklar’ımızı azaltmak için oluşturduğumuz bir proje ekibiyle başladı. Sonrasında ise, Bülent Durmuşoğlu’ndan danışmanlık aldık. Ekiple birlikte çok güzel çalışmalar yaptık; ki hala bir yalın ekibimiz var. Yalın ekibi, olası riskleri, fazlalıkları, göze batan uygulamaları bize gösteriyor. Eskiden iş merkezleri dağınıkken ve her biri kendine ait hammadde veya stokla çalışıyorken; daha yalın bir üretim için hatları birleştirme yoluna gittik. Böylece bir süreklilik sağladık, israfın ve potansiyel çöplerin önüne geçtik.
|