6. Uluslararası İnşaat Zirvesi...
“Mimar ve Mühendis Odaları...
Türkiye İMSAD’dan ‘Deprem...
Atlantic Group ile Ortaklığı...
Avrupa Isı Yalıtım Sektörü...
"Gündem Üretim, Yatırım, İş...
İnşaat Malzemesinde İlk Sanayi...
Ev Alırken İlk Bakmanız Gereken Yer!
İnşaatı 2014'te Özel Sektör Sürükleyecek
Binanın Üst Katı Çökerken,...
Enerji Tasarrufu Yatırımları...
İnşaat Sektörü Sürdürülebilir...
İnşaat Sektörü İnovasyonu...
Türkiye İMSAD 2014'te İnşaat...
Türkiye Alubond USA'nın Merkez...
TSE'den Avrupa'ya 'Kalite...
Danfoss Türkiye’de Yeni Yatırımlarla...
Türkiye İMSAD ve Türkiye Deprem...
Türkiye İMSAD: "Sert, Acı Bir İniş Oldu"
İMSAD'da Arif Dündar Yetişener Dönemi
İMSAD 2013'ten Umutlu
Acil Olarak “Ulusal Bina Yönetmeliği”ne İhtiyaç Var!
Türkiye İMSAD, 5. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi için hazırlanan “Güvenli Yapılar Yol Haritası-1” raporunun içeriğini açıkladı. Rapora göre; binanın tasarım ve yapımını ilgilendiren tüm münferit yönetmelikleri bünyesinde toplayan Ulusal Bina Yönetmeliği’nin acil olarak hazırlanması gerekiyor.
Şartnameler, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne uygun değil Raporda, dünyadaki büyük proje ve müşavirlik firmalarınca hazırlanan ve standartların nasıl uygulanacağını gösteren Tip Şartnameleri’nin olduğu, Türkiye’de ise bu konuda bir karışıklık yaşandığı belirtiliyor. Ayrıca şartnamelerin Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne uygun olmadığı kaydedilerek, güvenli yapının teknik gereklilikleri şöyle belirtiliyor: “Hâlihazırda kamu ve özel şartnameleri, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne uygun görünmemektedir. Sistemler üzerinden tanımlar yapılması iyi bir çalışma olacaktır.” Standartların geliştirilmesinde TSE’nin rolü ve eksikler Standartların geliştirilmesinde TSE’nin rolüne ilişkin olarak da raporda şu değerlendirmeye yer veriliyor: “Yapı malzemelerinin uyumlaştırılması konusunda 1 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe giren Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’nin standartlar yönünden çok eksiklikleri bulunmaktadır. Hala bu standartlar içinde çevirileri tamamlanmayan, bilgisine ulaşılması sorunlu gibi çeşitli eksik standartlar bulunmaktadır. CE ve G dışında hiçbir yapı malzemesinde başka işaret taşımaması zorunluluğu varken hala TSE’li malzemeler dolaşımdadır. TSE, AB ve standart geliştiren diğer kuruluşların çalışmalarına katkıda bulunmak üzere çalışmalar başlatmıştır. Ancak bu çalışmaların sonuçlarından sektör henüz yeterli bilgiye sahip değildir.” TSE hem uygunluk veren hem kontrol yapan kurum olmamalı TSE’nin hem standartları hazırlayan ve geliştiren hem de hazırladığı standartların uygulanmasını kontrol eden bir kurum olmaması gerektiği, raporda üzerinde durulan bir konu ve şu noktaya dikkat çekiliyor: “TSE’nin, kendi hazırladığı standartlara göre laboratuvar ve denetim hizmetleri vermesi, standart hazırlama ve geliştirme çalışmalarını olumsuz yönde etkileyebilmekte, bazı sakıncalar yaratmaktadır. Bu nedenle, TSE’nin, tüm alanlarda hem standartlara uygunluk belgesi vermesi hem de kontrolünün sahada başarılı olması için, bağımsız bir denetim şirketi oluşturularak, kuvvetler ayrılığı prensibine uygun yapılanması gerekliliği bulunmaktadır.” Yenilikçi ürünlerin kullanılmasında kota önerisi Hem kamu hem de özel yapım işlerinde yenilikçi ürünler için kota ve kullanım kolaylıkları getirilmesi önerilen raporda, bu yaklaşımın uluslararası alanda rekabet edebilecek ürünlerin geliştirilebilmesinde yerli sanayiyi teşvik edeceği belirtiliyor. Rapora göre, standartlarda karşılığı olmayan tüm yenilikçi ürünler için ATO (Avrupa Teknik Onayı) veya UTO (Ulusal Teknik Onay) alınması gerekiyor. Yenilikçi ürünler konusunda ulusal standartların geliştirilmesi ve Avrupa için geçerliliğinin olması konusunda TSE’ye büyük görevler düşüyor. Bizim ülke olarak yenilikçi ürünler için geliştirilen standartların da Avrupa’da kullanılır hale getirilmesi gerekiyor. Su yalıtımı zorunluluğu ile gelen bina güvenliği Raporda, yapıların temelinde su yalıtımının ihmali halinde telafisi mümkün olmayan sonuçların yaşanabildiğine dikkat çekiliyor. Türkiye genelinde 19 milyon konutun yüzde 85’inin su yalıtımsız olduğu kaydedilen raporda, “korozyon tehdidinden uzak tutulması için yeniden yapılacak binalara su yalıtımı ile başlanması gerekir. Bakanlığın bu konuda çalışmalarının devam ettiğini biliyoruz. Kamu otoritesi ve ilgili STK’larımız birlikte çalışarak en kısa zamanda doğru mevzuat ve doğru yöntemlerle su yalıtımının zorunluluk haline getirilmesi doğru olacaktır” görüşü yer alıyor. Isı, su, ses ve yangın yalıtımında Türkiye standartların neresinde? Raporun önemli bir bölümü ise ısı, su, ses ve yangın yalıtımı konusuna ayrılmış bulunuyor. Bu dört başlıktaki yalıtım konusunun, sürdürülebilir bir yapının temel unsurlarını oluşturduğunu hatırlatılan raporda, konu şöyle değerlendiriliyor: “Günümüzün koşullarında artık sadece ısı kayıplarına yönelik sınırlamaların getirilmesi yeterli olmamakta, Binaların Enerji Performansı Direktifi’nde belirtildiği gibi; ısıtma, soğutma, havalandırma, aydınlatma, sıcak su temini gibi enerji tüketimine neden olan tüm kullanım alanlarında kümülatif sınırlamalara gidilmelidir. Enerji verimliliği konsepti, tasarım aşamasında, yalıtım ve binanın konumu gibi pasif önlemlerle başlamalı, tüm sistemlerin verimleri otomatik kontrol önlemleriyle güçlendirilmelidir.” Haksız rekabete CE ve G işaretli üretimin denetlenmesi önlemi Malzeme ve yapıların katalog ve bilgilendirme dokümanlarında gerçeğin olduğundan farklı yazılarak tüketicinin yanıltıldığı ve haksız kazanca neden olduğu, raporda irdelenen bir diğer konu olarak dikkati çekiyor. Raporda, G işareti mevzuatının da kalite düzeyini sağlayacak şekilde geliştirmesi, CE ve G işareti prosedürlerine uygun üretimin denetlenmesiyle de haksız rekabetin önlenebileceği dile getiriliyor.
|